Güneş gözlerimi yakmaya başladığı sıralarda kampüsün önünde Emre'yi bekliyordum.Yaklaşık 10 dakika önce 5 dakikaya oradayım demişti ama ben hâla ortalıkta bir Emre göremiyordum,ama kural böyle değildi ki kızlar erkekleri beklemezdi erkekler kızları beklerdi ama bizim ilişkimizde kesinlikle bu kurala saygı duyulmuyor,arkadaş ben sürekli bekliyorum benimkini ya...
İçimden Emreyi azarlamak için kelimeleri toparlayıp cümle oluşturmaya başladığım sırada eğer Emre burada olsa yerden organlarını toplamaya başlayacaktı diye düşündüm çünkü buraya geldiğinde sağlam bir yumruk onu bekliyor olacaktı.Ve iste majesteleri sonunda teşrif ettiler-.-
"Neredeydin sen bakalim?”
"Çok bekletmedim dimi?” dedi ve sırıttı bense dayanamayarak 5 kardeş ile suratını tanıştırdım.
"Yok canım hiç bekletirmisin ya"
"Kusura bakma hayatım ya benim liseden bir arkadaşım vardı onunla yolda karşılaştık banada süpriz oldu öyle ayak üstü muhabbet ettik numarasini falan aldım,o yüzden birazCIK geç kaldım...Özür dilerim.Elinde amma ağırmış hee" ve suratına yine yavru köpek maskesini takındı.Bu maske garip bir şekilde ona kızmamı engelliyordu.
"Kimmiş bakalım bu arkadaş?Kızmı?Adı ne?Kaç yaşında?Sevgilisi varmı?Kimin nesi?Neyin fesi?" yüzüne baktiğımda kahkaha attığını görünce sinirlendim tam diğer kardeşlerle onu tanıştıracaktım ki elimi tuttu ve çarpık bir gülüsle
"Yoksa sen beni kıskandınmı bakiyiim” dedi.
"Ne kıskancam yaa,sadece merak ettim" Aslında feci kıskanmıştım.
"Evet kızdı ne olacak ki :)"
"Ne mi olacak o yellozun saçını alır vileda niyetine tüm kampüsü temizlerim.Hatta sana temizlettiririm.Kimmiş bu kız bakiyim güzelmi?”
"Aşkım saçmalama ya dalga geliyorum,ayrıca senden daha güzel kız daha anasının karnından doğmadı,hem benim gözüm senden başkasıni görmez ki." diyerek yine o meşhur yavru köpek maskesini takındı.
"Yavaş gel,sana hâla kızgınım kendini affettirmek için biraz çaba göstermelisin."
"Mesela?”
Alaycı bir tavırla "Onu da mı ben söyliyim Emre beyy" dedim.
Emre evet anlamında başını salladı ve yine o yavru köpek maskesini takındı.
Uyarıcı bir şekilde parmağını salladım ve "Emreee" dedim.
"Tamam tamam ben buldum galiba ama süpriz..." elini omzuma attı ve kampüsten çıkmak için yola koyulduk.
Tam kampüsten çıkacaktıkkı Hüsnü abinin sesi duraksamamızı sağladı.
"Ooo selam çifte kumrular."
İkimizde hep bir ağızdan "Selam Hüsnü abi." dedik.
"Nereye bakiyim böyle?"
Emreye doğru bakıp gülümsedim ve "Valla Hüsnü abicim bende bilmiyorum,Emre bey beni bi yere götürecekmişte söylemiyor hayırlısı bakalım" dedim ve sırıttım.Hüsnü abi bir kahkaha patlatti ve "Hadi bakalım iyi eğlenceler gençler." dedi.
Nihayet kampüsten çıkabilmiştik,kampüsten çıkar çıkmaz sorguma kaldığım yerden devam ettim.
"Ee madem kimmiş bakalım bu beni yarım saat boyunca kampüsün önünde ağaca çeviren arkadaş?"
"Okan ya sen tanımassın aşkım eski bayaa, ve bu konu için senden özür dilediğim sanıyordum..."
"Tamam ya tamam hadi aç şu arabayı." Okan gülümseyerek arabanın kapısını açtı ve bana dönerek
"Buyurun prenses" dedi.
"Merak" deyip koltuğa oturdum,Emre kapıyı benim yerime kapattı ve o da arabaya bindi.Ben merakıma yenik düşerek tatlı bir ses tonuyla
"Nereye gidiyoruz hayatıım" dedim. Emre gülerek "Hiç şirinlik yapmaya çalışma söylemiyeceğim küçük hanım, süp-riz." dedi.
"Offff, iyi tamam ama eğer güzel bir sürpriz değilse elimden çekeceğin var ona göre." dedim ve haince sırıttım.
"Seçimimden eminim küçük hanım." dedi. Nihayet araba durduğu sırada çevreme baktım, boğazda küçük bir barakanın yakınlarında durmustuk.Emre denizi çok sevdiğimi biliyordu ve bunu bana karşı kullanmıştı. Arabadan inip denize doğru hızlı adımlarla yürüdüm ve kollarını açıp boğazın kokusunu içime çektim.Arkamda beni saran Emre'de bana katıldı ve bir süre orda öylece durdum ve denizi seyrettik.Denizi görmek bile içinin huzurla kaplamasına yetiyordu da artıyordu bile.Emre yanağıma bir öpücük kondurdu ve
"Hadi bir şeyler yiyelim." dedi ve barakaya doğru ilerledi. Bende sesimi çıkarmadan onu takip ettim ve oturduğu sandalyenin karşısına oturdum.
"Denizi sevdiğimi biliyordum ve bunu bana karşı kullandım seni hain..." dedim ve gülümsedim bana baktı ve kıkırdayarak başını salladı.Bi sonra siparisleri vermek üzere bir adama seslendi.
"Kaptaaaan"
"Efendim yavrum" dedi yaşlı ama dinç bir adam.
"Bize iki balık ekmek ama Ceren domates sevmez onunki domatessiz olsun." dedi.Bunu hatırlaması hoşuma gitmişti ama hic bir şey soylemedim ve denizi seyretmeye devam ettim.Kısa süre sonra yaşlı adam siparişleri getirdi ve afiyet olsun diyerek yanimizdan uzaklaştı.
"Hadi ye bakalım pirenses,beğeneceğinden eminim." dedi iddiali bir şekilde muhtemelen begenecektim de çünkü deniz,balik ekmek ve Emre üclüsü icimin huzurla kaplanmasina yetiyordu.Gulerek ekmeğe kocaman bir ısırık attım,gerçektende tadı harkuladeydi ağızda dağılan bir tadı vardı ve benimde tam istedigim gibi kılçıksızdı ağzımdaki lokma biter bitmez elimi ileri geri sallayarak
"Mmm enfesss" dedim ve sırıttım.Emre gülerek "Sana kendime güveniyorum demiştim dimi prenses." "begendigine sevindim" dedi.Tam o sırada Emrenin telefonun sesi kulaklarımızı doldurdu,Emre cebine doğru yönelerek telefonu çıkardı,ekranda kocaman bir şekilde Okan yazıyordu.Hemen telefonu açti ve kulağına koydu.
"Alo,Okan."
sesleri dinledi ve
"İyi abicim yengeyle oturuyoruz."
yine sesleri dinledi ve
"Olur müsaitiz gel.'' dedi
yine mırıltılar geldi ve emre "tamam" diyerek telefonu kapattı.Hemen "Kimmiş bakayım bu Okan bey?" Emre bıkkın bir ifadeyle "Dedim ya eski bir arkadas , yanimiza gelmek istedi bende tamam dedim sorun olmaz dimi?"
"Olmaz olmaz hem bende merak ettim şu Okan'ı bi görelim bakalım."
"Bakalım umarim gözün tutar prenses ."dedi sırıtttım. "Umarım."