Hergün birbirinden farksız geçiyordu buna canım biraz sıkılsada torplanmaya ihtiyacım vardı, bahanelerin arkasına sığınıp kaçtım herşeyden herkesten yeni bir yaşam alanı oluşturdum kendimi başka şehirde,doğup büyüdüğüm yeri ailemi arkadaşlarımı bıraktım. İstanbul'a yerleştim havası güzel aslında bunu sağlayan sanırım denizin güzelliği iki ay önce buraya gelmiştim ve küçük şirin bi ev tutmuştum birikmiş paramla bi kaç eşya almıştımfazla eşyaya gerek yoktu zaten benim için yeterliydi kendi zevkimle döşenmişsarı kırmızı yoğunluklu oturma odam küçük bir televizyon ve yatak odam ise oturma odamın aksine sadelik içindeydi beyaz ve pudranın hakkim olduğu tek kişilik baza, dolap ve ufak bir çalışma masası yeterliydi benim için banaait benim zevkime göreydi pek misafirim olmazdı hatta hiç olmazdı insanları yok saydım resmen herkesi arkamda bırakıp gelmem bunu kanıtıydı sanırım havalar soğumaya başlamıştı ve ben genelde sonbaharı severdim ama kış için aynı şeyi düşündüğüm söylenemez okula gitmek işkence olabilirdi benim evet buraya okul bahanesiyle geldim yoksa böyle elimi kolumu sallayarak buraya gelmem bu kadar kolay olamazdı okul okurkende çalışıyordum.Çevremdeki insanlar bana soğuk nevale lakabını takması umurumda değildi doğrusu onlarla koyu sohbet etmeyip konuşmamam bunu düşündürmüştü beninsanlardan soyutlanmak istediğim için pek kimseyle uğraşmadıinsanlara kendimi anlatmak zorunda değilim onları istediğini düşünmekte özgür, insanların düşüncesine saygım varyaklaşık iki aydır buradayım kimseyle diyalog kurmuyordum derslere girip not tutup okul çıkışları part time olarak çalıştığım mağazaya gidip akşam mesai saatti dolana kadar kasada oturup işlem alıyordum satış danışmanı olarak çalışmamam büyük şanstı daha önceden tecrübe edindiğim için kasiyerlik yapıyordum satış danışmanı olmak fazlasıyla insanla uğraşmam demekti ve bu istiyeceğim en son şey olabilirdi ancak işyerindeki insanlarlada fazla konuşmazdım işle alakalı olmadığı sürece kimse benimle kolaylıkla diyaloğa girmezdim bu işe başladığımdan beri böyleydi sadece iş verin olan mustafa abiyle diyaloğum olurdu tabi oda her fırsatta suratsızlığıma şakayla karışık kızardı hep 'Benan sen bu suratsızlıkla evde kalırsın seni alan yandı ' derdi bende buna tepki olarak kızıyorum gibi yapıp ardından gülerdim mustafa abi çok iyi bir insandı kırk beş yaşlarında uzun boylu
çok az kırlaşmış olan saçları iki çocuk babası olan birine göre fazla yakışıklıydı tabiriicazi onsekizlik gençlere taş çıkarırdı beni çok severdi suratsız oluşum onu kızdırsada bana takılmadan edemezdi zaten başkası bunlara cesaret edemezdi bazen iş yerindekiler bile bana birşey sormak için karşımda baya kıvranırdı suratsız oluşum onları korkuttuğunu düşünüyorum bu şekilde olması beni memnun ederdi en azından gereksiz diyaloglara girmek zorunda kalmıyorum saattin on olması dört gözle bekliyordum nede olsa gözlüklerim bunu sağlıyordu bu sırada telefonum çalmasıyla telefonuma baktım arayan tabi ki annem hergün arar nasıl olduğumu sorar bende iyi olduğumu söyler herkesi sorduktan sonra kaptırdım arada babamın onu aramamdan şikayet ettiğinide söylemeden geçmezdi kardeşler içinde en küçüğü olmak bir ayrıcalıktı tabi herkes üstüme titrer benden büyük iki abim ve üç ablam var bazen işler karışırdı bu yüzden ama hepsiyle iyi anlaşmaya çalışırdım hepsini sever sayardım hepsi evliydi yeğenlerimin olması kaçınılmaz yeğenlerim benim için çok farklı hepsinin yeri ayrı onlarla oynamayı ilgilenmeyi çok severdim uzun süredirhiç birini göremiyorum hepsi burnumda tütüyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KENDİNDEN KAÇIŞ
Teen FictionGeçmişte yaptığı hata... Herşeyden kaçarken aslında kaçtığı kendisiydi Gerçekler, acılar olmadık zamanda önüne çıkarsa Koca bir bilinmezlikte sürüklenir olaylar fazlasıyla ilginçleşmeye başlar Ve bu olaylara beklenmedik bir şekilde Benan'ın hayatı...