Yine bir sabaha uyanmıştım işte ama keşke uyanmasaydım keşke hep uyusaydım ama işte hayaller-hayatlar yaşıyorum napalım. Kalkıp üstümü giydim lanet olsun her sabah kalkıp yaşadığıma pişman oluyorum acaba ben ne zaman ölücem merak ediyorum. Artık ölsem de kurtulsam. Bazen oturup düşünüyorum ben ne ara böyle oldum. Daha geçen seneye kadar yaşamayı seven bir insandım
Şimdi ise sadece ölmeyi bekleyen bir yaşayan ölüyüm sadece insanları dinyelen fakat insanlara kendini anlatamayan bir yaşayan ölü...neyse bukadar depresyon yeter bence üstümü giydikten sonra aşağı indim. Annem babam ve abim sofrada oturuyordu. Aslında bakarsanız bu durumdan sadece abimin haberi vardı o da zaten zorla öğrendi. Neyse burdan çıkardığımız sonuç anne, babam ve diğerlerinin yanında normal davranıp sadece abimin yanında ağlıyordum***********************
Okula gelmiştim evet ve ilk ders ne biliyormusunuz. ingilizce. bir tiksindim sanki. sınıfa girdiğimde yine geç kaldığımı fark ettim. ve geç kaldı kağıdı almaya gittim. tam merdivenlerden çıktığımda bir çoçukla çarpıştık ve anında yere yapıştık. korku anıyla gözlerimi kapattım. biri seslenince gözlerimi açtım ve seslenen kişinin çarptığım çocuk olduğunu fark ettim. hemen üstünden kalktım merdivenlerden inenler hemen çocuğun yanına geldiler. ikisi kız biri erkekdi. yanına geldiklerini söylemişmiydim he doğru söylemiştim. çocuğu yerden kaldırdılar ben çocuğa bakarken çocuk yanıma gelip bir şeyin varmı diye sordu. allahım konuşamıyorum lanet olsun. ' hı hı ' diyip hemen müdürün odasına girdim. tenefüs olmuştu ceren ve ben zeynişanı sınıfta bırakıp lavabonun yolunu tutmuştuk. ceren beni güldürmeye çalışıyordu ve bende dayanamayıp gülüyordum. taaki o çocuk yanıma gelip beni çağırınya kadar. mecbur gitmek zorunda kaldım. bahçeye çıktığımızda konuşmasını bekledim. konuşmaya başladığında kulaklarımı dört açtım. 'özür dilemek için çağırmıştım seni ' dedi ve devam etti. ' aslında tek neden o değil, ben tanışırız diye düşünmüştüm. ben rüzgar. ' durdu ve benim konuşmamı bekledi. zar zor ağzımı açıp konuştum. ' çicek ben '************************************
Kantinde Zeyno ben ve ceren oturup güya kahvaltı ediyorduk. Sabahın altısında bizi yataktan kaldırıp okula getiren MEB e buradan saygılar. Biz konuşup yemek yerken rüzgar ve arkadaşları birer sandalye çekip yanımıza oturdular. Biz üçümüz şaşkınlıkla onlara bakarken yanımdaki kız bana elini uzatıp " tanışalım" dedi. Bende elimi uzatıp
"çiçek" dedim. Gülümseyip "Sudenaz"
Dedi ve devam etti " ne güzel ismin var" deyip kocaman bir gülümseme daha bıraktı. Hayır ben böyle çete halinde gezenleri iyi insanlar olarak bilmiyordum. Biraz daha konuşup diğerleri ile de tanıştıktan sonra ders zili çaldı ve herkes sınıflara dağıldı. Ha bu arada onlar dil okuyorlarmış tek bu yönlerini sevmedim sayısalcıyım ben kardeşim.************************************
Şükürler olsun yine okul bitmiş ve eve doğru yürümeye başlamıştım.
Kulaklığım kulağımda müzik dinleyip yavaş yavaş yürürken. Arkamdan biri omzuma dokununca yerimden sıçradım ve birazcık bağırmış da olabilirim. Arkamı döndüğümde rüzgarı gördüm " sakin ol çiçek benim" biraz daha durduktan sonra " özür dilerim" dedi ve yürümeye başladık.************************************
Annemi arayıp biraz geç kalacağımı söyledim. Çünkü rüzgarla biraz cafe de oturup öyle gidecektik. " Annen merak etmesin ara istersen." Dedim.
"Arıyacak bir anne olsa emin ol arardım. Ama büyük ihtimalle yukarıdan mutlu bir şekilde beni izliyordur. Çünkü güzel bir kız ile şuan bir cafede oturuyorum." Başımı öne eğmiştim. Gerçekten kötü bir durum. "Özür dilerim" bir müddet yüzüme baktıktan sonra çayına eline alıp bir yudum içtikten sonra tekrar bana baktı. " Sıkıntı yok alıştım ben "
Biraz daha sohbet ettikten sonra yola tekrar koyulduk beni eve bıraktı ve gün böylece bitti.