Afişi gösteren kız kardeşime gözlerimi devirdim. "Bu grup aptalca." Emma bana sanki suçluymuşum gibi baktı. İşaret parmağını sertçe afişe bastırdı.
"Eğer gelmezsen annem beni göndermeyecek. Onlar benim hayatımın aşkı Summer. Lütfen bir kere gıcık, pislik, sürtük bir abla olma ve bana bir iyilik yap. Lütfen Summer." Kararsızdım, bir yanda Emma için gitmek istiyordum ama bir yandan da o kadar gürültüyü kaldıramazdım. Pek konser kızı sayılmam da.
Ama iyilik sever müthiş yanım ağır bastı.
"Peki, tamam. Ama içeri girmem seni arabada beklerim. Bana verilen bilet parasını da cebe atarım. Nasıl fikir?" Emma çığlık atıp sarıldı. Gözlerimi devirip bende ona sarıldım. "Tamam şimdi konser için giyecek bir şeylere ihtiyacım var. Michael'a iyi görünmem lazım." Kahkaha atıp arabaya bindi. Somurttum, Michael da onu bekliyordu zaten.
🌵
2 saat sonra alısverişimiz bitmişti. Bende bitmiştim. Sürücü koltuğuna oturup arabayı çalıştırdım. "Bu konser saat kaçtaydı?" Dedim gözlerimi yoldan ayırmayarak. "22:00'da" dedi heycanla. Mırıltılar çıkardım.
Eve geldiğimiz de saat 21:34'tü Emma eve gelir gelmez hazırlanmaya başlamıştı. Bende yatakta telefona bakıyordum. "Kalk hadi gidelim hemen. Aman tanrım daha giyinmemişsin!?" Omuzlarımı silktim, üzerimde buz mavisi bir jean ve beyaz bir body vardı. Emma'nın üzerinde ise bordo kısa -baya kısa- bir elbise vardı. Yüzüne bolca makyaj yapmış ve saçını yandan örmüştü.
O anda onun benden daha güzel ve daha seksi olduğunu fark ettim. Yüzüm asıldı, makyaj masasının üzerinde ki tarağı alıp aşırı dolaşık saçlarımı taradım. Aynaya bakıp dudak büktüm.
"Hadi çıkalım." Spor ayakkabılarımı giydim o da topuklu ayakkabılarını giydi. Anneme seslenip evden çıktık. Arabaya bindim ve sürmeye başladım.
Konserin yapılacağı yerin önünde park edecek bir yer bile bulamamıştım. Konserin arka tarafında bir yere arabayı park ettim. Emma arabadan inip bana öpücük attı. Kafamı koltuğa iyice yasladım ve gözlerimi uyumak için kapattım.
Telefonumun melodisiyle aniden uyandım. Aramayı cevapladım.
Emma: Konser bitti ama ben şimdi eve gitmeyeceğim. Arkadaşlarla eğleneceğiz, arabayı bana bırak sen taksiyle gidersin. Anahtarı bana getir konser alanının önündeyim.
Ben bir şey demeden telefonu yüzüme kapattı. Sinirle soluyup arabadan indim, Konserin arka tarafı olmasına rağmen çok ıssız ve korkutucuydu. Arabanın kapısını kapatıp, yürümeye başladım. Konser alanın arkasında bir kapı vardı, belki oradan konsere girip Emma'ya anahtarı veririm diye düşündüm. Sonuçta konser bitti, bir sakıncası olmaz değil mi? Kapıyı tam açacaktım ki kapı bana doğru açıldı ve kafamı deşti.
"Ağh kafam." Biri beni tuttu "Sikeyim, ah özür dilerim gerçekten." Kafamı kaldırıp yüzüne baktığımda onun 5sos'ta ki Calum Hood olduğunu fark ettim. "Bak şuan da bana böyle bakma zamanımız yok, şu minibüse bin." beni kollarımdan tutarak siyah lüks minibüse bindirdi. Bindiğim de bana gözlerini pörtleterek bakan diğer üyelerden bahsetmiyorum bile. Elimi kafamdan çektim ve bende onlara aynı şekilde baktım. Calum Hood arkamdan arabaya bindi ve başıma baktı. "Buz ister misin?" başımı aşağı yukarı salladım. Calum Hood'a değil de hala öbürlerine bakıyordum, onlar da bana.
"Birbirinize şöyle bakmayı kesin amına koyayım." Calum Hood'un uyarısıyla başımı önüme eğdim. "Bu kızı niye buraya getirdin siktiğimin Hood'u" dedi Michael Clifford. "Çünkü siktiğinin Hood'u benim kafamda kapı parçaladı." dedim somurtarak "Ve sizin hayranınız falan da değilim merak etmeyin." deyip Calum'ın elindeki buzu aldım ve kafama tuttum. Ashton Irwin ve Luke Hemmings hiç konuşmamıştı. Benim araba anahtarını Emma'ya vermem gerekiyordu lanet. Elimi alnıma vurdum. Luke fısırdadı "Sanırım kafasına iyi vurmuşsun kızın kafa gitmiş. Bizim konserimizde bize hayran olmadığını söyledi şimdi de kendini dövüyor." Kaşlarımı çattım "Konsere kardeşim için geldim." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the worst - hood
Fanfiction"İyi ki o gün, kapıyı kafana çarpmışım." Calum Hood fanfic