İki

429 58 9
                                    

SM Akademisi Jongin'in kaybolacağı büyüklükteydi. Erkek kardeşiyle buluşacakları yeri arıyor, kafenin nerede olduğunu bulmaya çalışıyordu. Okul üç-dört katlı binalardan oluşuyordu, her biri farklı bir konuda hizmet ediyordu. İlk bina, Ana Bina inci beyazına boyanmıştı, tüm tesisler buradaydı. İkinci bina, Blok A, pastel pembe rengine boyanmıştı. Kızlar yurdu buradaydı. Sonuncusu, Blok B, gri renkteydi ve bütün oğlanlar burada kalıyordu. 

''Bakar mısınız, kafenin nerede olduğunu biliyor musunuz?'' Jongin ona son derece yabancı olan adama sordu. 

''Pardon?''

Jongin onun yabancı olduğunu anlamıştı.

''Kafe...Kafenin nerede olduğunu biliyor musun?'' Jongin, İngilizce olarak yavaşça tekrar etmişti.

''Merkezde. İkinci kısım. Kafeteryanın yanında.''

''Oh, teşekkürler.''

''Yeni misin?'' Genç adam sordu. 

''Evet.''

''Merhaba öyleyse, ben Jungkook.''

Jongin, Jungkook'a el sallamadan önce merkez bölgeye kadar eşlik etti. Dediği gibi, ikinci kısma, kafeteryanın yanına ilerledi. Kafe iki kısma ayrılmıştı. Kafe, kafeteryanın yarısı kadardı ve kafeterya tüm ikinci bölgeyi işgal etmiş haldeydi. İçeriye girdi, tezgahta duran ekmeklerin kokusu hala canlıydı. Köşeye oturdu, ellerini kavuşturdu ve kardeşini beklemeye başladı. 

''Merhaba, seni daha önce görmemiştim.'' Saçları ela renginde ve kedi gözlere sahip genç adam Jongin'in yanına yürüdü. ''Yeni misin?''

''Evet, nasıl bilebildin?'' Jongin yanıtladı. 

''Akademideki herkesi tanırım. Ben Minseok, kafenin baş çalışanıyım.'' Dedi genç adam. 

''Jongin.'' 

''Oh, Jongdae senden bahsetmişti Jongin. Pekala... Bir şeyler ister misin? İlk sefer için her şey bedavadır.''

''Elindeki her şeyi. Teşekkürler.''

Minseok yürüyerek uzaklaştı, tezgahın arkasına gitmeden önce birkaç boş bardak toplamıştı. Jongin telefonundan oyun oynuyor ve aynı zamanda kardeşine onu beklediğini söyleyen bir mesaj atıyordu. Bir fincan taze papatya çayı, yanında yeni bir çikolatalı kek parçasıyla birlikte geldi. Minseok yüzündeki gülümsemeyle tekrar istasyonuna ilerledi. Jongin bedava yemeğe dalmıştı, tatlı çikolata tadı her ağzına geldiğinde mırıldanıyordu. Kardeşi yemeğin yarısında gelebilmişti ve Jongin pastasında kaybolmuştu.

''Selam, ufaklık.'' Jongdae selamladı, boş sandalyeye oturdu.

Jongin kardeşinin mavi-siyah izlerle dolu boynuna baktı. ''Seviştin mi?'' Fısıldadı.

Jongdae sırıttı. ''Yah, biliyorsun ki bir erkek arkadaşım var.''

''Gay.'' Jongin mırıldandı. 

''Kapa çeneni. Yurdunda kız yok, yani sen de gaysin.''

''Her neyse.''

Jongdae kafe çalışanlarından biriydi,pozisyonu Minseok'dan biraz aşağıdaydı. Daima tezgahın arka kısmındaydı, içkiler yapar ve kesilmiş kekleri mutfaktan gönderirdi. O, SM Akademisinin kampüsünde, okula gönlünü veren Zhang Yixing ile tanışıncaya kadar tanınmıyordu.

Konuşma normaldi, kardeşler arasındaki genel muhabbetti. Jongdae SM mezunuydu ve SM tesislerinde herhangi bir iş için başvurabilirdi. Vokaliyle diğer vokal öğretmenler kadar çekici olduğundan şu anda yarı zamanlı vokal bir öğretmendi. Bu Zhang Yixing ile olan programlarındaki her şeyi berbat olmaz tek yolu olduğu için kafede tam zamanlı işçi olarak çalışıyordu.

''Pekala...Yurttaki arkadaşların ile nasıl gidiyor?'' Jongdae sordu, Jongin'in verdiği papatya çayını yudumluyordu.

''İyi görünüyor.'' Jongin omuz silkti.

''Onlar kim?''

"Yifan-ge, Junmyeon hyung, Sehun hyung."

Jongdae sessiz kaldı. Sehun. ''Senin oda arkadaşın kim?'' Sordu, sesinde bir soğukluk vardı.

"Sehun hyung."

Jongin, Jongdae'nin aniden değişen moduna şaşırmıştı. Kardeşi kafedeki mermer zemine bakıyordu, yüzünde hiçbir tepki yoktu.

''Yurt danışmanına odanı değiştirebilir misin diye soracağım.'' Jongdae aniden söyledi. 

''N-Ne? Neden?'' Jongin sordu, telaşlanmıştı.

''Görüyorsun, uzun süredir buradayım. Sehun'la arkadaşlık yaptım. Onu uzun süre gözlemledim. Ona güvenmiyorum.'' 

''Neden? Bana iyi gelmişti.''

''Bu önemli değil, Jongin. Odanı değiştireceğim. Bu en iyisi.''

''Sehun hyung bana zarar vermek istiyor gibi görünmüyor.''

''Jongin, Sehun hakkında bilgim var ve sana herhangi bir şey olmasını istemiyorum.'' Jongdae açıkladı, sesi sert ve kararlıydı.

''Ama Hyung...Yifan-geye, Junmyeon hyunga, Sehun hyunga öylece güle güle deyip gidemem. Başka bir yurda gidiyorum çünkü ağabeyim Sehun'a güvenmiyor. Bu ne saçmalık, hyung!'' Jongin bahane ederek konuştu.

Jongdae başını salladı. ''Jongin hala on altı yaşındasın, eğitimde çok ilerlemiş olabilirsin ama çalışmaların dışında hiçbir şeye hazır değilsin.'' Dedi. 

''Her neyse, hyung, hiçbir yere gitmiyorum. Onlar kibar ve iyiler. Sehun hyung ilk sefer beni gördüğünde mutlu görünmüyor olabilirdi ama, ben her şeyin yolunda gittiğine eminim.''

"Jong-"

''Ben hiçbir yere gitmiyorum ve konu kilit.''

Jongin ayağa kalktı, sandalyesini itti ve oradan ayrıldı. Jongdae iç çekti ve siyah ipeksi saçlarının üzerinde elini gezdirdi. Zihni Sehun, Sehun, Sehun diye tekrar tekrar haykırıyordu. Jongin ve onun gibi bir şerefsiz aynı odada mı kalıyordu? Bu iyi değildi. Jongdae şokla kafasını salladı ve onun için kalan çikolatalı keki bitirdi.

''Hiçbir fikrin yok, Jongin.''

- ninislover

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 07, 2017 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

'Just' Roommates || Sekai (Çeviri)Where stories live. Discover now