Bölüm 2

126 3 0
                                    


Halit hoca 1.80 boylarında 140 kilo geldiğini düşündüğüm altmışyedi yaşında , sert mizaçlı, donuk bakışlı birisiydi altı yıldır birkez bile güldüğünü hatırlamıyorum. Ama bize bakarken pis bir gülümseme oluşmuştu suratında.

-Gelin bakayım şöyle.

Diye hönkürerek bize büyük sığınağın arka tarafındaki boş araziyi gösterdi. O önde biz arkada yürüyorduk. Halit hoca her on adımdan sonra arkasına dönüp göz ucuyla bize bakıp sonra tekrar önüne dönüyordu. Kürşatla göz göze geldiğimde dudaklarını ısırarak kafasını bir sağa bir sola salladığını fark ettim. Kısık bir ses tonuyla.

-İkimizde boku avuçladık Kürşat

Dedim. Yaklaşık yüz metre yürüdükten sonra eğitim alanına ulaşmıştık bütün sınıf arkadaşlarımız eğitim alanında toplanmış resmen bizi beklermiş gibi gözlerimizin içine bakıyorlardı. Hele o Birgül ve Cansu ikilisi gene yılan gibi birbirlerine birşeyler fısıldayıp fısıldayıp gülüyorlar dönüp ikisi bir Kürşatla bana bakıyorlardı. Halit haca herzamanki sertliğiyle

-Evet arkadaşlar bugün sizin eğitim alanındaki son dersiniz olacak geçebilen arkadaşlar önümüzdeki hafta verilecek karnelerinde ekstra puanı alacak geçemeyen arkadaşlarınız ise kura yöntemi ile birbirleriyle eşleştirilecek ve en az puanı alan 4 kişi sığınaklardan uzaklaştırılacak.

O kadar çok yorulmuş hissediyordum ki kendimi dersi kaynatmak için herzamanki taktiğimi kullanayım diye düşündüm.

-Hocam savaş ne zaman bitecek ve biz kiminle savaşıyoruz?

Diye sordum. Halit hoca herzamanki gibi sert bir tavırla bana dönüp

-Biz bunları size defalarca anlattık buna rağmen hala bu soruları soran embesiller görüyorum!

Cansuyla Birgül ikilisi tekrardan birbirlerine bakıp kıkır kıkır gülmeye başladılar.

-Ben kendim için sormuyorum hocam malumunuz önümüzdeki hafta karneler verilecek ve bu hafta içinde puanlamalar yapılacak. Arkadaşlarımında öğrenmesini ve tekrar etmeleri için soruyorum.

-Peki o zaman, iyi dinleyin bir daha anlatılmayacak! Bundan 48 sene önce milenyum heyecanı başlamış herkes bilimsel ve teknolojik gelişmeleri yakından takip eder olmuştu. İkibinlerin başları öyle bir atılım gerçekleştiki teknoloji alanında bir yıl içerisinde kat edilinen yol zamanın başlangıcından bu yana kat edilen yoldan daha fazlaydı en azından bizler öyle düşünüyorduk. Tabi ki bu gelişmelere karşı çıkanlarda oldu. İnsan bilmediği şeyden korkar ama bir kere öğrendiğinde bilinmeyene kafa tutar. O zamanın uzayı incelemeyi kendine görev edinen Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Araştırmaları Merkezi yani nasa Uzay görevlerinde Mars projesi adı altında bir görev daha üstlenmişti. Herkeste bir heyecan Marsı yaşanabilir kılıp kolonileşmeyi hayal ediyorduk. Ama herkesin içinde bir soru işareti de yok değildi. Hazır dünyamızı daha yaşanılabilir bir yer yapmak dururken neden Marsı yaşanılabilir kılmak istiyorlardı? Bu bir gövde gösterisi gibi her yıl yeni haberlerle gündeme gelmeye başlamıştı. Nasa'nın gerçekleştirdiği bu proje Marsa ulaşıldığında yirmidört saat naklen yayın şeklinde Dünyaya aktarıldı herkes işini gücünü bırakıp yayınları takip eder oldu. Karbon Dioksit Süblimleştirme, Amonyak gönderme , Hidrojen reaksiyonu ile mars yüzeyinde su elde edilebilmesi, Atmosfere yerleştirilen aynalarla Mars yüzeyi ısıtılabilecek gibi detaylar canlı şekilde Dünyaya yanyınlanıyordu.Her soru cevap buldukça yeni sorular ve sorunlar ortaya çıkıyordu. Karbon Dioksit Süblimleştirme özellikle sanayi devriminden sonra fabrikaların, taşıtların ve hatta insanların kullandığı buzdolapları, deodoratlar, parfümler gibi bir çok eşyanın dünyaya yaptığı şeydir.

Yukarıyı göstererek.

Biz bundan çok kısa zaman önce gökyüzündeki yıldızları Dünya atmosferi dışına çıkmadan inceleyebiliyorduk. Birde gelin şu geldiğimiz duruma bir bakın nefes almakta bile zorlanır olduk. Dönemin bilim adamlarından Stephen Hawking Mars projesi gerçekleşmeden önce şöyle demişti; "Uzaya mesaj gönderdik. Evrende bizim gibi zeki varlıkların olup olmadığını anlamamız için. Uzaya radyo dalgaları ile mesajlar gönderdik. Bu zamana kadar cevap alamamış olmamız ya henüz bizim kadar gelişmiş bir zekaya sahip canlıların yok ya da bizden o kadar zeki varlıklar varki bizi umursamıyorlar. Sizin yürürken ayağınızı altındaki börtü böcekleri umursamadığınız gibi."

Bir kısım İnsanığın kaderini ellerimizle teslim ettiğini söylesede bir kısımda gelişmek için bu atılımların şart olduğunu savunuyordu. Mars projesi oldukça verimli geçiyordu henüz 1 yıl dolmamıştı ki koloni içerisindeki ilk sebze ve meyve hasatı gerçekleşmişti. Bir sabah uyandığımızda bütün kanalların, gazetelerin, internet sitelerinin gündeminde uzaydan alınan mesaj başlıklı bir konu bulunuyordu. Mesajın içeriğinin henüz çözülemediğini ve kim tarafından yollandığı hakkında bir bilgi bulunmadığı söyleniyordu. Tartışma programlarında ve arkadaş ortamlarında sürekli mesajın içeriği ve kimden geldiğinin aslında biliniyor olduğunu ama biz açıklamadıkları konuşuluyordu. Komplo teorileri üretiliyor sürekli mesajın kaynağının Andromeda galaksisinden geldiği konuşuluyordu. Bu olay 1 yıl kadar gizemini korudu ve artık halk bu olayı unutmuş medya siyasi konulara tekrar el atmaya başlamıştı. Taki o güne kadar. 2028in Haziran ayıydı günlerden Çarşambayı Perşembeye bağlayan gece saat 2.48 de Kuzey kutbunun tam merkezinde Dünya dışı dev yapılar ortaya çıkana kadar. Herkes işini gücünü bırakmış eşini dostunu arayarak televizyonlarını açmalarını söylüyor hiç kimseden çıt bile çıkmıyordu sokaklar bomboş herkes nefesini tutmuş, televizyolarına kitlenmiş şekilde olayı takip ediyordu.Olaydan 2 gün sonra Marstan gelen yayında durdurulmuştu. 2 gün geçmesine rağmen hiç kimseden ses çıkmıyordu. Ne onlardan, Ne de bizden. Yapıların çevresine askeri birlikler kurulmuştu hemde her devletten her milletten. Dünya hiç bir zaman bu kadar kenetlenmemişti. Seçilen bilim insanları yapıları araştırmak için görevlenirilip yapı yakınlarına bir ekip ile birlikte gönderiliyor çeşitli araştırmalar yapılıyor fakat hiçbir sonuç çıkmıyordu. Sanki onlarda bizi ölçüp tartıyor, bizi analiz etmeye çalışıyorlarmış gibi sessiz sedasız oldukları yerde bekliyorlardı. İlk bomba 2028 Eylül ayının 8. Gününde bizim tarafımızdan ateşlenmişti. O günden bu günü ne radyo ne telefon ne de televizyon yayınları yapılıyor. Kısa mesafe telsizlerle iletişim kuruluyor ve sığınakların hepsi birbiriyle aynı mesafede bir sığınaktan diğerine mesaj iletiliyor ve mesajı alan sığınak başka bir sığınağa mesajı iletiyor bu şekilde durum hakkında bilgi sahibi olabiliyoruz ama sığınaklara kabul edilmeyen insanlara bilgi aktarılamıyor. Ve sizlerden seçeceğimiz 4 kişi bu dışarıda kalan insanlara bilgi sağlamak ve sığınaklardan kovulan diğer 4 arkadaşınızı bu dışarıda kalan insanların yanına ulaştırmakla sorumlu tutulacak!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 08, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SığınakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin