Cemal, önündeki büyük binaya adımlarken, aklındaki soruların esiri olan zihnini az da olsa silkeleyebilmişti. Düşünceleri birbirine girmişti ve aralarından mantıklı hiçbir şey seçemiyordu. Öyle ki ne ara resepsiyona ulaştığını bile anlayamamıştı.
Resepsiyondaki kadın ona sorarcasına bakarken kendini tekrardan silkelemiş ve boğazını temizleyerek " Barış Murat Yağcı ile görüşecektim. " diyebilmişti. Kadın ise gülümseyerek " Randevunuz var mı efendim? " diye sordu. Cemal başıyla hafifçe onaylarken kadın " İsminizi rica etsem? " dedi ve Cemal ismini kadına söyledi. " Sizi biraz bekleteceğim. " dedi kadın, önündeki bilgisayara yönelirken. Cemal ise sorun olmadığına dair birkaç mırıltı çıkardı ve kısa süreliğine etrafa göz gezdirdi. Buradaki çoğu kişiye göre -hatta herkese göre- daha spor bir görünüme sahipti. Özellikle çiçekli gömleği ile odak noktası haline gelmişti ya da bu sadece Cemal'in kuruntularından ibaretti.
Kadın kısa bir süre sonra Cemal'e seslendiğinde, Cemal tüm dikkatini ona verdi ve kadın gülümseyerek " Barış Bey sizi bekliyor efendim. Odası en üst katta. " dedi. Cemal gülümseyerek teşekkür etti ve küçük bir arayışın ardından asansörleri bulabildi. Takım elbiseli birkaç adam ile asansöre binerken kendini buraya ait hissetmemişti ama bunu pek umursamak da istemedi. Onun yerine asansöre odaklandı ve bu onu biraz da olsa rahatlattı. En üst kata gelene kadar herkes tek tek inmiş ve Cemal asansörde yalnız kalmıştı. Ne zaman bu kadar gerildiğini anlamamış olsa da kasları gevşemiş ve derin bir nefes almıştı. Barış'ın odasını bulmanın çok zor olmamasını umut ediyordu ki asansör kısa bir sesin ardından açıldı ve eş zamanlı olarak Cemal'in gözleri de kocaman açıldı.
Bu kat ilk katın aksine çok daha farklıydı ve sadece kocaman bir odadan ibaretti. Tıpkı filmlerdeki gibi cam kenarında bir masa olsa da odanın diğer köşesinde değişik dizayn edilmiş bir toplantı masası, diğer köşe de ise nereye açıldığı belli olmayan bir kapı vardı. Cemal'in gözleri geç de olsa masada çalışmakta olan adama ilişmiş ve onu geç fark etmiş olmak biraz garip hissettirmişti. Yavaş adımlarla adama doğru ilerlerken tok adımlarının sesi odayı doldurmuştu ve Cemal'in kalbinin gümbürtüsü kulaklarını uğuldatıyordu.
Barış yorgun gözlerini Cemal'in üzerine diktiğinde Cemal yerinde donakalmıştı. Sonrasında ise Barış yüzünde bir gülümseme ile ayağa kalkıp Cemal'in önüne kadar gelmişti. " Sen Cemal olmalısın. " demişti ve gülümsemeye devam ederken ona elini uzattı. Cemal elini çiçekli gömleğine silip gülümseyerek karşılık verdi ve " Siz de..." Barış onun sözünü keserek " Barış, Barış Murat Yağcı. Ama sen bana Barış de. " dedi ve ekledi: " Sözünüzü kesmek durumunda kaldığım için de affet, lütfen. " Cemal gülümsedi ve Barış elini geri çekerken gülümsemesine karşılık verdi.
Barış masanın önündeki koltuğu işaret ederek "Otur, lütfen. " dediğinde, Cemal bacaklarını hareket ettirmek için çaba sarf etmek zorunda kaldı. Çünkü bu adam onun başını döndürmüş, etkisi altına almıştı bile.
Cemal rahat koltuğa yerleşirken, Barış kendi yerine yerleşti. Cemal ellerini önünde birleştirmiş bir şekilde otururken güç de olsa ona bakabilmişti. " Beni buraya çağırma sebebiniz nedir Barış Bey? " " Barış demeni rica etmiştim. " diye karşılık verdi, Barış ve arkasına yaslandı. Cemal boğazını temizleyerek " Pekala, beni buraya çağırma sebebin nedir Barış? " diye yineledi sorusunu. Barış güldü. "Hakkımda çıkan haberleri bildiğini sanıyorum. " Cemal başını aşağı yukarı salladı ve " Evet, biraz biliyorum. " dedi. " Tüm dünya beni homofobik sanıyor. Bu yüzden sana ihtiyacım var. " dedi Barış masasında ellerini birbirine kavuştururken. Cemal meraklı gözlerle " Ne yapabilirim ki? " diye sordu. Barış'ın yüzünde muzip bir gülümseme belirirken yükünü öne vererek Cemal'e yaklaştı. " Sevgilim olmanı istiyorum." Cemal bu beklenmedik cümle karşısında gözlerini kocaman açtı ve " Bir kız arkadaşım var. " dedi her kelimenin üstünde durarak. Barış güldü ve " Gerçekten sevgilim olmanı istemiyorum. Tek istediğim medyanın ve dünyanın bunu böyle bilmesi. " dedi. Cemal ise düşünceli bir şekilde " Karşılığında ne alacağım? " diye sordu. " Ne istersen. " diye yanıtladı Barış ama Cemal'in tatmin olmadığını gösteren yüz ifadesi ile başka bir şey söylemeye ihtiyaç duydu. Kısa bir düşünme süresinin ardından ekledi: " Kendine ait bir klinik istediğini biliyorum ve bunu gerçekleştirmeni sağlarım? Ama sana kalmış, Cemal. Seni seçiminde özgür bırakıyorum. " Ancak sonra olanlar yüzünden Barış şok içinde kalakaldı çünkü Cemal bir hışımla kalkıp orayı terk etti.
Çok eskiden ziam için yazmışım bunu umarım isimleri falan düzeltebilmişimdirr
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bad liar // cembar
عشوائي"Tüm dünya beni homofobik sanıyor. Bu yüzden sana ihtiyacım var. " dedi Barış ellerini birbirine kavuştururken. Cemal meraklı gözlerle "Ne yapabilirim ki?" diye sordu. Barış'ın yüzünde muzip bir gülümseme belirirken, yükünü öne vererek Cemal'e yakla...