Ateş , Robin Hood'un yüzüne vuruyordu. Arkadaşlarıyla ateşin başına geçmiş oturuyorlardı." Peki onun hakkında başka ne biliyorsunuz , onu hiç gördünüz mü ?" Diye sordu çetesine...
George başını kaldırdı ve Robin Hood'un gözlerinin içine baktı. George 60 yaşında biriydi ama yaşına rağmen güçlü ve çevikti . İyi avlanır dı. " Ben gördüm " dedi . Bütün herkez ona bakıyordu ." Beş yıl önce, şefkatli kralın öldüğünün haber alındığı günün gecesiydi , gökyüzünde kocaman bir dolunay vardı . Avlanmak için ormana gitmiştim. Ağaçların arasına gizlenmiş ,av bekliyordum. Birinin koştuğunu duydum . O tarafa baktım. Bana doğru koşuyordu.
Koşan 14 -15 yaşlarında bir kızdı . Onu net bir şekilde görebiliyordum . Üstünde beyaz bir elbise vardi . Delicesine koşuyordu . Sonunda koşamayacağını anlayınca yere diz çöktü, tamda benim önüme. Ay ışığı yüzüne vuruyordu, bu yüzden onun yüzünü çok net görebiliyordum .Göz yaşları sessizce gözlerinden akıyordu . Bu haliyle insana hüzün ve acı veriyordu . Gözlerinden yaşlar akarken ağzından şu sözler döküldü " Babacım beni niye bırakıp gittin , şimdi ben tek başıma ne yapıcam , bu ülkeyi nasıl yöneticem" . Bu hali insana acı veriyordu , o ağlarken bende ağlıyordum. Yerimden de kalkıp gitmedim çünkü onu izlemek istiyordum. Çevreye yaydığı bir asaleti vardı. O asalet sanki beni kolları altına almıştı . O kızın yaydığı asaletle sarmalanmıştım.
Gözünden yaş akmayana kadar ağladı . Acısını sonuna kadar yaşadı . Tek başına . Göz yaşları durunca ayağa kalktı ve belinden bir hançer çıkardı.
Hançeri gökyüzüne kaldırdı ve dolunay a bakarak yemin etmeye başladı " Yemin ederim ki bundan sonra hep adaletli olucam , halkımı adaletle yöneticem , onları hep sevicem. Güçlü bir lider olucam ve halkımı koricam. Kararlı olucam asla ama asla vazgeçmicem , yılmicam , bu hayata karşı dik durucam. "
Sanki o hüzünlü , ruhu Paramparça olmuş kız gitmiş , yerine güçlü , cesur bir kız gelmişti.
Kahveler gelmişti . Hepimizin elinde birer fincan kahve vardı. Sözü hemen Robin Hood'da getirmeyi düşünüyordum. Çünkü onu merak ediyordum . " Bu Robin Hood denilen adamı hiç gördünüz mü? "
Sally onu sanki daha önce görmüş gibi gülümsedi ama ondan önce söze Teressa söze başladı " hani 3 ay kadar önce hizmetçi Olive hastalanmıştı , siz benden onun için nehirden su getirmemi istemiştiniz . Çünkü o nehrin suyunun şifalı olduğunu duymuştunuz"
Başımı evet anlamında salladım " hatta o suyu içtikten sonra hizmetçi Olive gerçekten iyilermiş ti " dedim . Sonra sustum ve onun konuşmasını bekledim.
" Nehre gitmiştim . Geceydi. Gökyüzünde dolunay vardı . Dolunayın etrafında da bulutlar ama buna rağmen her yer net gözüküyordu. Robin Hood nehrin içindeydi. Şelalenin önünde durmuştu , dolunay a doğru bakıyordu. Elindeki yayını gökyüzüne kaldırdı " Ben Robin Hood , bu halkın oğluyum hepte öyle kalıcam. Bu halka hizmet edicem . Onlara adaletle yaklaşıcam . Lord Edward ' ın zulmune karşı sessiz kalmicam. Zenginin malını hak edene yani fakire vericem yemin ederim. Dedi ve gitti ..."