2.Bölüm:VAKİT GELDİ

37 11 3
                                    

Duyduğum bir sesle kalbimdeki burukluk çoğaldı,acı bir bakış attım Rıfkıya.
-Alarm sesi
Sinirle komidinin üstündeki saati susturmaya çalışıyordum ki kolun yetişmedi ve o tiz sesle birlikte kendimi yerde bulmam bir oldu.Ve yine o soruyu sordum :
-Neden ben?:(
Homurdanarak tekrar yatağa çıktım ki annenin o bülbül sesi(!) odamı kapladı:
-Kız saat kaç oldu hâlâ yatıyor musun sen?
Kendime lanetler okuyarak yorganıma yapıştım ve Rıfkıya  destek ister gibi baktım.Annemin merdivenlerden çıkarken homurdandığını ve oldukça sinirli olduğunu duyabiliyordum:
-Ben sana kalk demiyormuyum, uğraştırıp sinirlerini bozma benim sabah sabah!

Hem söyleniyor, hem çimdikliyordu. Ama bu savaşı kaybedemezdim. Eğer kalkarsam yastığım bana küser, yorganım sıcaklığını kaybederdi.
Ben buna dayanamammm:(
-Anne n'olur beş dakika, sadece beş?
-Cinlerimi tepeme çıkarma benim, bak geliyorlar bana alttan alttan, delirtmede kalk!
Acı bir bakış atarak kalktım sonunda:
-Birgün de rahat yok ki kardeşim ya!
-Sus bağırma,Açelya hala uyuyor!
-Uyusun o.Ben daha güneş güne merhaba demeden kalkıyım, ama o uyusun:(
Tamam,biraz abartmış olabilirim.
Açelya benim altı yaşında gıcık mı gıcık bilmiş mi bilmiş yerden bitme yer cücesi olan kardeşim.Kavga etmediğimiz bir gün yok!

Tıkınmaya uğraşırken annem kaşlarını çatmış beni izliyordu. Bende üstüme bakıp anlamayan gözlerle ona döndüm.
-Kız sen ütüsüz şey ne giyiyorsun, görmüyor musun buruş buruş!
-Ya anne sanki bayılıyorum şu yeni okula gitmeye de bide süslenicem.
-Kalk,kalk çabuk değiştir o üstünü.
Ayy ayy herşey de beni bulur. Söylene söylene yukarı çıktım ve siyah dar paça pantalon,üstüme ise ütülenmiş(! ) beyaz bir üstlük geçirdim. Anneme görünmeden çıkmalıydım yoksa yine bir kusur bulurdu o.
Derin bir nefes aldım ve hızlı adımlarla hedefim olan dış kapıya yöneldim.
-Ben kaçtımmm!

Sonunda çıkabildim(!) Hava yağmurluydu. Aslında yağmurlu günleri gökgürlemediği sürece her zaman sevmişimdir ve ıslanmak veya saçımın bozulması hiç umrumda olmamıştır.
O yüzden yavaş adımlarla yürümeye başladım ki o kadar şanssızım ki kaldırımın kenarında biriken çamurlu su bir arabanın hızlı geçmesiyle üstüme sıçradı:
-Kahretsin yaa, sorunlu musun olum!
Yavaş gitsene öküz.Böyle köpekleri varya bulmak lazım,sıkıştırmak lazım sonr-
Ben yummuş gözlerimi saydırıyorken bir ses sözümü kesti:
-Pardon ya biraz hızlı gidiyormuşum.
-Daha sözüm bitmedi! Ne dedin?
-Duymadın mı?
-Pardon demekle olmuyor şu üstüme başıma baksana sen!
-Ne bağırıyorsun kızım ya, adam gibi durduk özür diliyoruz işte!
-Hem suçlu hem güçlü, şuna bak ya!
Üstüm battı diyorum?
-Tamam,tamam gel nereye gidiyorsanız bırakayım.
-Ne kadar kolay deme üstüm ne olacak zengin zübbesi, oksijen israfı bey?
-Bana bak kızım sen benim kim olduğumu biliyormusun? Ben Mete Karahan!
-Hala tanımıyorum ve adını sorduğumu hatırlamıyorum?
-Oksijen israfı demeyi kes diye söyledim! Yeter ama ya ne halin varsa gör.İyilikte yaramıyor, ne gıcık kızsın sen öyle!

Size sinirlenince çok gıcık olabildiğimi söylemiştim:) Ama tamamen haklıyım!
Dil çıkartarak onuda çamura attım.Sonrada sırıtarak baktım:
-Pardon ya biraz hızlı itmişim:)
Onu taklit ederek aynı cümleyi kullanmıştım. Ateş saçan kahverenginin en koyu tonlu gözleri beni boğacakmış gibi bakarken aklıma saat geldi ve bir çığlık attım:
Bugün okulun ilk günü ve ben  GEÇ KALDIM!
Koşar adım ilerlerken arkamdaki odunun beni izlediğini hissedebiliyordum.

-Bu ne hâl kızım!Sen hiç disiplin diye birşeyden haberdar oldun mu evladım?
-Hocam anlattım ya, gerçekten özür dilerim.Küçük bir kaza oldu sadece.
-Sus,cevap verme!Hem geç kal,hem cevap ver.Terbiyesiz!
-Hocam-
Tam kendimi savunmaya geçerken tanıdık bir ses işittim:
-Kusura bakmayın Müdüre Hanım. Gıcı- yani bu kız biraz da benim yüzümden geç kaldı. Gördüğünüz gibi bende onunla aynı durumdayım. Kusura bakmayın...
-Peki madem,bu seferlik affettim Miray. Çıkabilirsiniz.
"Vay arkadaş kaç saattir dil döküyoruz Nuh diyor peygamber demiyor çocuğu görür görmez tavrını hemen değiştiriyor.Paranın gücüne bak!"
Sen sus iç ses diyerek bir iç savaş savaşı da atlattım ve oksijen israfına döndüm:
-Yine mi sen yaa!
-Rica ederim...Adın Miraydı galiba?
-Teşekkür edeceğimimi sanıyorsun?!Sen olmasaydın bunların hiç biri başıma gelmiyecekti!
-Sen olmasan da ben böyle bir konuşma yapmak zorunda kalmazdım .
-Yap diyen mi oldu?

ISLAK GÖZLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin