1'

22 3 1
                                    

Şafak vaktinden, gün batımına kadar şiir yazmaktan gözleri ağrımıştı gece gözlü gencin. Çalışma masasının üstünde duran bir fincan kahveyi eline aldı ve pencereye doğru yöneldi.

-Hayatın bu kadar güzel ilerlemesi garip değil mi?

...

Günlerdir kurtulamadığı baş ağrısının hiddetiyle kendini koltuğa bıraktı genç kız. Tek çare olarak şakaklarını ovuşturuyordu. Rahatlaması gerekiyordu. Başına geçirdiği buz mavi beresi, turuncu saçları ile hoş bir uyum sağlamıştı. Telefonunu ve kulaklığını da eline alarak çıktı evden.

Uzun bir yürüyüş sonrası çocukluk anılarının geçtiği marangozhaneye varmıştı. İçeriye adımını atar atmaz içine çekti tahta kokusunu. Sonrasında gözleri kavanoz içinde duran mor tokaya ilişti.

-Hafızam silinse de, hala aklımdasın tarçın kokulu çocuk.

Bu tokayı ona simasını hatırlamadığı, geçmişinden hatırladığı tek kişi olan kahverengi saçlı çocuk vermişti

Eline rafta duran çakmağı aldı ve maziden kalmış tek fotoğrafa doğrulttu.

-Hoşçakal. Ama şunu bil ki, kaderlerimiz bizi tekrar buluşturacak.

L0SS | RoséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin