"Ceren" diye bir ses işittim. "Ceren kalk artık kızım" yine aynı ses. Annem. Her sabah olduğu gibi yine beni uyandırmaya çalışıyor. Aaah ama ben uyanmak istemiyorum ki. Evet yine de başarmış beni uyandırmıştı. Saatin kaç olduğunu bilmiyorum fakat güneş çoktan doğmuştu. Gözlerimi açmaya çalıştım, güneş sayesinde gözlerimi zorla açmayı başardım. "Ceren kızım kalksana bugün abin bırakacak seni okula." Annemin bu dediğine gözlerimi devirdim. Ben çocuk muyum? Anlamıyorum ki neden biri beni bırakmak zorunda. "Sürmeli Cadı kalksana be!" Düşüncelerimden sıyıran bu sefer Çınar'ın sesiydi ve yakından geliyor. "Tamam hemen geliyorum." Dedim aceleyle. Çünkü Çınar odama girerse yine benimle dalga geçecekti. Üzerimde pijama takımım var gri ve Hello Kittyli idi. Ben genel olarak hep siyah giyinirim o geceden beri. Kapkaranlık o geceden beri. Siyah Giyinmediğim çok az zaman vardır. Bu zamanlar da kendimi güvende Hissettiğim zamanlar. Çok fazla renkli giyinen bir kız değilim abim de beni genel olarak siyahlarla berelenmiş gördüğünden dolayı da benimle hep dalga geçer ben de buna sabah sabah katlanacak durumda değilim. Hemen yataktan kalktım ve Odamdan çıkarak koridorun sonundaki banyoya girdim. Her sabahki gibi yine siyah ama uçları beyaz renk olan uzun saçlarım birbirine girmişti. Üzerimdeki pijamalardan kurtularak hemen hızlıca bir duş aldım ve üzerime havluyu geçirerek banyodan çıktım ve odama ilerledim. Çok büyük bir odam ya da fazla küçük bir odam da yoktu benim için ideal bir boyutu vardı. Aşağıdan abim ve annemin homurtularını işiterek odama girdim ve hemen dolabıma doğru ilerledim. Kapaklarını açtım ve Siyah kıyafetlerimin arasından siyah bir t-shirt ile siyah bir kot çıkararak yatağın üzerine fırlattım, dolabımın kapaklarını kapattım. Aşağıya doğru hafif eğilerek çekmeceleri açtım, içinden siyah bir iç çamaşır takımı çıkararak yatağa fırlattım. Tabi ki de iç çamaşırlarımın hepsi de siyah yani çoğunluğu. Havluyu yatağa atarak hızlıca üzerimi giyindim.
Aynanın önündeki pufa oturarak saçlarımı taradım ve saç kurutma makinasını da alarak prize doğru ilerledim. Saçlarımı güzelce kuruttuktan sonra tekrar aynaya doğru ilerledim ve saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yaptım. Elimi aynanın yanındaki göz kalemine uzattım ve göz kalemimi kavrayarak her zamanki sürmelerimi çektim. Ayağa kalktım, dolabın önüne geçerek kendimi bir kez süzdüm. Daha sonra deri ceketimi alarak odadan çıktım.
Merdivenlere doğru yöneldim. Trabzanlara tutunarak aşağı inmeye başladım. Annem ve abim muhtemelen kahvaltıya başlamışlardı. Alt kata inip mutfak kapısına dayanarak onları izlemeye başladım. Abim kahvaltısını yapıyor anneme de bişeyler yedirmeye çalışıyordu ama annem kahvaltı etmek istemiyordu, muhtemelen kahvaltı için beni bekliyor. Daha fazla bekletmeden kahvaltı masasına doğru ilerledim ve abimin karşısına oturdum. Hepimiz kahvaltı ederken abime baktım büyük bir iştahla kahvaltısını ediyordu. Kesin bugün mekana gideceğimizi unutmuştu. "Çınar peyniri versene" diye konuştum bana bakmasını sağlayarak ve kaş göz işareti yaparak ona hatırlatmaya çalıştım. Bana peyniri uzatırken "Anne bugün biz eve geç geleceğiz merak etme Olur mu? " diyerek annemin dikkatini çekti. Annem bir abime bir bana baktı "Ne işler çeviriyorsunuz yine!? " diye sordu ben konuşmaya dahil olmak istemediğim için abimin konuşmasına izin verdim.
-"Ne işi çevireceğiz anne sadece takılacağız biraz. "
-"Ne işler çevirdiğinizi biliyorum. Gidin takılın ama çok içmeyin kardeşine de sahip çık! "
-"Tamam anne! Ayrıca neden sahip çıkayım ki kocaman kız oldu. "
-" Oğluşum anne sözü dinle kardeşine sahip çık"dedi annem abimin yanağını okşarken. Abim hemen başını çekti. "Yapma anne şöyle şeyler sevmiyorum bunları biliyorsun ve ben sürmeli bi cadıyla uğraşamam. 19 yaşına gelmiş üniversite 2 ye gidiyor hala bekçi gibi peşine mi takılayım" dedi. Yürü be abim ben küçük çocuk muyum? Tabi ki buna gerek yok. Abim ne kadar anneme böyle dese de benim arkamda olduğunu biliyorum sadece benim güçsüz olmadığımı bilmemi sağlamaya çalışıyor. Ben güçsüz değilim. Bir çok acı çekmiş olsamda güçsüz değilim. Kahvaltı bi süre bu tarz konuşmalarla devam etse de kısa sürmüştü. Masadan kalktım ve ellerimi yıkadım. Abime kısa bir bakış atarak mutfaktan çıktım. Abimin arkamdan geldiğini farkettiğimde kapıyı açarak dışarı çıktım. Garaja vardığımda abimin arabasına binerek kapıyı hızlıca kapadım. "Ne çarpıyorsun kapıyı be! Prensesimin canı yanacak sonra sürmeli cadı" diye homurdanmaya başladı. Yolculuğumuz bir süre bu şekilde geçti. Araba durduğunda etrafı inceledim. Okulun önünde durmuştuk.
"Çıkışta seni alırım dayıma gitmemiz gerekiyor ondan sonra da mekana geçeriz. " dedi sakin bir sesle ona sadece başımı sallayarak onay verdim. Çok konuşkan bir kız değilim gerek duymadıkça konuşmayı tercih etmem. Kapının kulpuna uzanarak açtım ve dışarıya çıktım. Okulun önü çok fazla kalabalık değildi muhtemelen çoğu öğrenci dersteydi. Benim ilk iki dersim boş olduğu için de bir sıkıntım yoktu. Etrafı süzmem bittikten sonra abime baktım ve sırıtarak kapıyı çarptım. Arkamdan homurdanmalarını duymazlıktan gelerek kantine doğru ilerlemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uçurumda Bilinmezlik
Teen FictionUçsuz Bucaksız Bir uçurum; Uçurumun Ucunde Acı Çekmeye Alışmış Ve Her an Pes Etmeye Meilli Fakat Pes Etmek istemeyen bir kız. Peki bu kız pes edecek mi? Yoksa Biri,bir anda kızın elinden tutup kurtaracak mı? Ya da Biri, bir anda kızı itecek mi? ...