Kötülük tohumu
Yaşlı marangoz elindeki küçük tahta parçasını biraz daha zımparaladı. Kenardaki bıçağı alıp ince detay işine girişti. Kaba taslak hazırladığı kurdun gözlerini daha da belirginleştirdi. Önünde duran diğer tahta kurda bakıp aynı kesikleri elindeki tahta parçasına işledi. Torunu için hazırladığı oyuncaklardan birisiydi bunlar. Diğer bütün oyuncaklardan ayrı bir özen göstermişti bunlara. İşin sonuna yaklaşırken bulunduğu barakanın kapısı aralandı. Kapının önündeki minik çocuk elinde bir bardak suyla içeri girdi. Dedesinin ne yaptığını anlamaya çalışan meraklı gözlerle masaya yaklaştı. Küçük elleriyle tuttuğu büyük bardağı masanın üstüne bırakıp dedesine yanaştı. Açık mavi gözleri dedesinin ellerinde şekillenen tahta kurttaydı. İçindeki merak duygusunu bastırmaya çalıştığı belli oluyordu.
"Sor hadi."
Dedesine baktı. Nasıl anlamıştı soru soracağını. Küçük elleri masanın üstündeki kurda giderken dedesinin kucağına zıpladı. Tahta parçasını elinde evirip çevirdi. Her ayrıntısını dikkatle inceledi.
"Kim için bunlar?"
"Bunlar artık senin."
"Nasıl yani?"
Yaşadığı şaşkınlık sesine yansıyordu. Gözlerini bir saniye bile elindeki kurttan ayırmadı.
"Sana söz vermiştim. Hikayesi olan bir hediye hazırlayacağımı söylediğim zamanı hatırlıyor musun?"
Çocuğun yavaşça sallanan başını görünce gülümsedi. Onu biraz daha kucağına çekip kendi de arkasına yaslandı.
"Kalbimizde yaşayan iki tane kurt vardır."
Yeni bitirdiği kurdu çocuğun önüne bırakıp devam etti.
"Biri kötülüğü temsil eder. Kıskançlığımızı, öfkemizi, kinimizi, nefretimizi taşır içinde. Diğeri ise iyiliğin temsilcisidir."
Çocuğun elindeki kurdu da masada diğerinin yanına yerleştirdi.
"Sevgimizin, şefkatimizin, umudumuzun kaynağıdır."
İki kurdu birbirlerine bakacak şekilde çevirdi.
"Bu iki kurt sürekli savaşırlar içimizde. Birbirlerini öldürmek pahasına kavga ederler."
Küçük çocuk kafasını kaldırıp dedesine baktı. Mavi gözleri korku ve üzüntüyle titriyordu. Ölüm oldum olası korkutuyordu onu. Cümle içinde geçmesi bile yeterliydi gözlerinin dolmasına.
"Peki hangisi kazanıyor?" diye sordu titreyen sesiyle.
Yaşlı adam torununu kendine çekip sıkıca sarıldı. Küçük çocuk hissettiği güvenle olduğu yere biraz daha sindi. Dedesi kurtları kendilerine bakacak şekilde çevirdi. Daha boyanmamış olmalarına rağmen şimdiden korkunç görünüyorlardı. Küçük çocuk saçları arasında gezinen parmaklarla biraz daha rahatladı. Başını kaldırıp tekrar soran gözlerle baktı dedesine.
"Hangisinin kazandığını söylemedin."
Adam derin bir nefes alıp masadaki kurtlardan gözlerini ayırmadan konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİZLER
Science Fictionİçimizdeki masumiyeti yok eden her şeye karşı çıktık. Koyulan kurallara uymadık. Yapılan tehditlerin hepsini hiçe saydık. Hepsiyle başa çıktık ama birbirimize sahip çıkamadık. Ruhlarımızın birleşmesine izin vermedik. İçimizdeki iyiyi kötüyü ayırt ed...