"Uğruna öldüğümüz vezirlere..."
🎼Ruelle: Live Like Legends
Kaan YERAL
Bazı insanlar bir şeyleri zorunda kalmadan yaparlardı. Hiçbir beklentileri olmadan, sırf canları istiyor diye. Ama benim, bizim öyle bir şansımız yoktu. Kimsenin dikkatini çekmeden yaşamak için yapmak zorunda olduğumuz her şeyi yapardık.
Bir leke gibi bize yapışıp çıkmayan şeyler vardı. Belki annemizden, belki babamızdan bize emanet edilen güçler.
İlk başta böyle bir şeye sahip olduğum için kendimi yüce bir varlık zannederdim. Okuldaki her çocuğun hatta öğretmenlerin bile her istediğimi yapması muhteşem bir güce sahip olduğumu düşündürürdü.
Ama aksine gün geçtikçe ilmek ilmek örülen bir ip olup boynuma geçirilmek için hazırlanıyordu.
Bazılarına hiç ilahi güçler işlemezdi. Sebebi ne daha güçlü olmaları ne de yaşamımın ufacık bir işaretine bağlı olması değildi.
Tek sebebi korkularımdı. Doğduğum andan beri benimle olan saf çocukluk korkularım.
Kendimi bildim bileli Rıza'nın yanındaydım. Bir şekilde her şeyi halledip beni yetimhaneden almıştı. Annemin doğumuna giren hemşirelerin bile korkudan kucaklarına alamadığı beni bir haftanın sonunda bıraktığı yetimhaneden almıştı.
İlk başlarda onun gözünde değerli elmaslardan bile daha kıymetliydim. Zeytin yeşili gözlerimi rastgele birine saplar, istediğim her şeyi yaptırabilirdim. Bunlar genellikle Rıza'nın istediği şeyler olurdu. Bir çeşit hipnoz gibi bir şeydi.
Kendim isteyerek yaptıklarımdan ayrı olarak her türlü şeyde ona yardım ederdim. Bir gün hiçbir şey olmamış gibi elini kolunu sallayarak nezarethaneden çıkar, başka bir gün emniyetin sistemindeki bütün kayıtlarını silerdi. Herkese hasta oğlu olarak tanıttığı, bir dakika bile yanından ayırmadığı benim sayemde.
Zamanla kendine yeni çocuklar buldu, yeni güçler. Nasıl olduğunu anlamadan bir anda gözündeki değerimi kaybettim. Sahip olduğum güç ilk başlarda açlıktan ölümüne sadece saatler kalan bir hayvanın önüne konulan bir tabak yemekten ibaretti. Normal bir hayvan için belki suratına bakmayacağı bir yemek bile olsa aç bir hayvan için sırf biraz daha fazla nefes alabilmek için uğruna kalan son gücünü harcayabileceği bir yemekti.
Rıza beni yanına aldığı zaman en aç hayvandan bile daha açtı. Derisi iyice içine çökmüş, kemikleri rahatlıkla sayılabilen bir aslan gibiydi. Bir aslan bile olsa ölüme bu kadar yakın olması diğerlerinin gözünde onu açık bir hedef haline getirmişti.
O gün Rıza son gücünü de harcayarak sırf ölmemek için beni yedi. Sonra çevreyi dolaşmaya başladı. Koskoca ormanı ilk defa gören bir aslan gibi müthiş bir açlıkla her yeri gezdi. Etrafta benim gibilerin olduğunu öğrendi. Bu seferde sırf zevkine onların tadına bakmaya başladı.
İlk başta tanıdığı birkaç kişi sayesinde iki kardeş buldu. Görkem ve Gizem Kızılkan. Anneleri farklıydı. Babaları Görkem'in annesi ölünce Gizem'in annesiyle evlenmişti. İkisininde gücü annelerinden geliyordu. Bazen babalarının güçlerden haberi olduğu için anneleriyle evlendiğini düşünürdüm. Sonra ise bana saçma gelirdi. Sonuçta herkesin anne babası benimkiler gibi olacak diye bir şey yoktu. Belki de sadece basit bir tesadüftü.
Onların gelmesiyle Rıza'nın gözündeki değerim yavaş yavaş düştü. Herkesin gözünde tahtının veliahtı olan ben, sadece gücü olan sıradan bir çocuk oldum. Aslında bunun beni üzmemesi, aksine sevindirmesi gerekirdi. Ama sevinecek gücüm bile yoktu. Çocuklarla aramızda dağlar kadar bir farkın olduğundan bahsederdi. Tabi herkeste buna göre davranırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİZLER
Ficção Científicaİçimizdeki masumiyeti yok eden her şeye karşı çıktık. Koyulan kurallara uymadık. Yapılan tehditlerin hepsini hiçe saydık. Hepsiyle başa çıktık ama birbirimize sahip çıkamadık. Ruhlarımızın birleşmesine izin vermedik. İçimizdeki iyiyi kötüyü ayırt ed...