Akşam olmuştu, iki saattir yoldaydık, ve burada bizden başka hiç araba yoktu. Bunun nedenini ilk başta merak ettim, çünkü buradan çok kişinin geçmesini bekliyordum.
Birden önümüze çıkan ayıyla burada neden kimsenin olmadığını anlamış oldum. Yolun yan tarafında orman vardı, insanlar oradan çıkabilecek hayvanlardan kormuştular.
Bir kaç ayı daha arabanın önüne çıktığında gaza bastım, aynının çekilmesini umuyordum. Onur, "Ne yapıyorsun!" diye bağırdığında onu duymazdan gelip arabayı ayıların üstüne sürdüm.
Ayılardan en iri olanına çarptığımda kontrolü kaybettim ve araba ön camı tamamen parçalamış olan ayıyla birlikte yolun dışına çıkıp ormana devrildi, ters döndüğünde anca durabilmişti.
Yan tarafta Onur, yüzü yarılmış yarı baygın şekilde baş aşağı duruyordu. Ölü gibiydi. Elimi kırık camın altından uzatarak zar zor arabanın altından çıktığımda başım dönüyordu, ama bu kısa sürdü ve ayının kafasının arabanın altına sıkışarak kopmuş olduğunu fark ettim.
Topallayarak ayıya doğru gittim ve kafasını kaldırıp ormana doğru fırlattım, ardından arabanın kırık dikiz aynasından yansıyan suratım dikkatimi çekti. Kafamda ve özellikle yanaklarımda derin yarıklar vardı, yüzümün yarısı ve kıyafetlerim kan olmuştu.
Kendime bakmayı bırakıp, uzun süredir arabanın altında mahsur kalmış olan Onur aklıma geldiğinde bir yanım onu orada ölüme terk edip gitmemi söylüyordu. Ama bu gün iyi günümdeydim, bu yüzden kolundan tutup onu arabanın altından çıkardım.
Durumu benimkinden daha kötüydü, yüzü kanla kaplıydı, bir cam parçası karnına saplanmıştı. Hala sağlam olan telefonumu çıkarıp ambulansı aradım. Şansı varsa bundan sağ çıkardı.
Umarım beğenirsiniz🖤