- ha-neul dur ! beni bekle
- öf jae-hwa neden bu kadar yavaşsın ?
- ben yavaş değilim, sen hızlısın
- yeni lisemize başlayacağız ve sen hiç heyecanlı değilsin.
- neden heyecanlı olayım ki ? biliyorsun bu bizim için kötü bir şey.
- öf jae-hwa kim nereden bilecek bizim garip sihrimizi
- çok dikkatli olmalıyız. eğer yok olmak istemiyorsan okulda güçlerini kullanma.
- ayh tamam be üç gündür aynı şey ' sihrini kullanma, yok olursun seni öğrenirlerse, seni öğrenirlerse hepimizin başı derde girer ' ve daha bir sürü şey. sıkıldım artık ya !
- öyle mi küçük hanım ! bizi ormana götür sonra kelebek tarafından ısırılalım diye ben mi dedim !
- ben ne bileyim böyle bir sihir olduğunu. ben sadece kelebeği merak etmiştim
- senin merakın yüzünden iki senedir kelebek kızız. normal insanlar gibi olsan olmaz mı ?
- yeter ! olan olmuş geri çeviremem ya !
- başımız derde girerse ben senin beynini çevireceğim. feleğin şaşacak !
ha-neul ve jae-hwa tartışa tartışa okula gelmişlerdi. birbirlerine baktılar ve yan yana içeri girdiler. ardından müdürün odasını aramaya başladılar. o sırada karşılarına bir erkek çıktı ve ona sormaya karar verdiler.
- hey bakar mısınız ? bir şey sorabilir miyiz ?
- evet buyurun
- şey müdür odası nerede acaba ?
- isterseniz ben sizi götüreyim. anlatsam anlamazsınız biraz karışık.
- peki
ha-neul ve jae-hwa yakışıklı çocuğun yanında yürümeye başladılar. ha-neul merakına yenik düştü ve çocuğa sordu ;
- adınız nedir ?
- ah benim adım taehyung ama siz kısaca tae diyin.
- memnun oldum tae ben de ha-neul ve bu yanımdaki de arkadaşım jae-hwa.
- sizi tanıdığıma mutlu oldum. aaa.. müdürün odası şurası birazdan zil çalacak ben gideyim.
- tamam biz gideriz, teşekkürler
- tekrar görüşmek dileğiyle, görüşürüz
- görüşürüz tae
ha-neul ve jae-hwa müdürün odasına gittiler ve sınıflarını sordular. şanssız oldukları ayrı sınıflara düşmelerinden belli oluyordu. suratlarını astılar ve sınıflarına doğru giderken el salladılar.
JAE-HWA' NIN ANLATIMINDAN
Sınıfın kapısını iki kerecik tıklattım ve ' gel ' diye bir ses gelince kapıyı yavaşça açtım ve ucundan kafamı çıkarttım. evet utanıyordum. hoca bana döndü ve " içeri gel " dedi.
- kendini tanıt kızım.
- ııı... adım kim jae-hwa, umarım iyi anlaşırız.
- bakalım boş sıra var mıııı... bir tek jungkook' un yanı boş.
- ...
- oraya geç yani.
- peki.
boş olan sıraya doğru ilerledim ve çantamı koydum. yanımda oturan çocuk yüzüme bile bakmadı. şimdiden gıcık kapmaya başladım. insan bir ' merhaba ' der. adını söyler ve tanışır.
- hey sen !
- hı ? ne ? kim ? ben mi ?
- evet. ayağını sallamayı kes !
- ah bunu nazikçe de söyleyebilirdin.
- tısh.. nazik olup olmamayı sana soracak değilim.
- neden böyle gıcıksın ?
- gıcık olan sensin !
- hı hı ! tbi tbi !
- ne dedin duyamadım.
- bir şey demedim.
tanrım neden bu kadar şanssızım ? ( tanrı değil o Allah la kafir )
karşıma çıka çıka bu hödük çıktı. öff isyan edeceğim ya !
----------
ders sonunda bitti ve zil çaldı.
- çekil önümden.
yan tarafa döndüm ve 5 metre yukarıdan bana bakan hödüğü gördüm.
- iyi be tamam çıkıyoruz.
kenara çekildim ama koluma çarpıp öyle gitti. hödük işte bilerek yaptı.
- jae-hwa nasıl geçti dersin ?
- iyi denemez.
- niye ki ?
- ya boş ver ha-neul, gel kantine gidelim.
ha-neul un kolundan tuttum ve sınıftan çıktık. ardından karşımıza tae çıktı.
- nereye gidiyorsunuz ?
- kantine gidecektik ama yolu bilmiyoruz.
- yardım edeyim mi ?
gülümseyerek tae ye baktık ve onun peşinden yürümeye başladık.
BUTTERFLY AND WOLF . ŞURAYA BİR TAECİK KOYALUM
ÖLDÜM TAE ÖLDÜM. ELLERİM YAZIYOR... BU NASIL KARİZMA YAW
YOU ARE READING
Magic Of Your Butterfly - Wolf And Butterfly
FanfictionWolf boy ve Butterfly girl birbirlerine aşık olurlar. sihirleri onların birleşmesine engel olur. eğer sihri olmayan birisi onları öğrenirse yok olacaklar. peki birbirlerine nasıl kavuşacaklar ? sanırım bunun cevabı sadece kitapta saklı. bu sihirli a...