''YETER ARTIK BANA BAĞIRMA''

33 3 0
                                    



Yine o gıcık gülümseyişini yaptı ve yüzüme bakıp "bağıran sensin." Dedi. Bunu neden yaptığını bir türlü anlayamıyordum onu deli gibi sevmeme rağmen o bana sevgisini bir türlü gösteremiyordu ya da ben göremiyordum. Son günlerde tartışmalarımız ayyuka çıkmıştı. Olur olmadık yerde ansısın tartışmaya başlıyorduk yer ve mekan seçmiyorduk. Sanki gittikçe ona benzemeye başlıyordum. Bu sabah yine öyle olmuştu ona kahvaltısını hazırladım balkonda her şey hazır olduktan sonra gidip onu uyandırmak istedim aslında uykusu hiç o kadar derin değildi bunu biliyordum bu kez benden olsun diyerek onu öperek uyandırmak istemiştim yüzünü yeni traş etmişti ve onun bu hali çok hoşuma gidiyordu dudağım yüzüne dokunduğunda birden irkildi gözlerini bana dikti o an gözlerinin bir vampirin gözlerine benzediğini fark ettim ya da bana öyle geldi. Eliyle beni itekleyerek ne yapıyorsun sen be diyerek bana bağırdı. Bir şey yapmıyordum sadece onu öperek uyandırmaya çalışıyordum bütün mesele bu ve bu tartışmayı bu noktaya getiren sebep onu öpmek istemem. Neden bu kadar abartıyordu oysa onunla tanışma hikayem bir romandaki gibiydi. Arkadaşlarımla denize gittiğim bir gün girdiğim bir iddia yüzünden başımı derde sokmuştum. Kayalık bir bölgede kimsenin atlamaya dahi cesaret edemediği o kayanın üzerinden atlayabileceğimi söylemiştim, bu iş kısa sürede bir gaz havasına büründü ve ben bir anda kendimi kayalığın tepesinde buldum. Arkadaşlarıma son bir kez bakıp kendimi boşluğa bıraktım. Aslında bu çok güzeldi kısa süreliğine de olsa bu çok güzeldi, gökyüzünde süzülen bir kuştan farksızdım fakat güzellik kısa sürdü ve kendimi suyun derinliklerine doğru inerken buldum belli bir mesafeden atladığım için su beton etkisi yapmıştı, suyun derinliklerine indiğimde aşağıdaki kayaların korkutucu görüntüsü ve bedenimin yanması bana gerçek dünyayı hatırlattı, gerçek dünyada en korkunç olan da ölmekti. Aşağı doğru süzülürken o kayalıkların arasında öleceğimi ve bir daha yüzeye çıkamayacağımı düşünmek korkumun şiddetinin dozunu daha da arttırmıştı.

İnsan böyle bir durumdayken sanki de hayal gücünün kapılarını sonuna kadar aralıyor, örneğin suyun derinliklerine doğru inerken bir deniz kapluğumbağasının size eşlik edeceğini ve sizi sırtına alıp yüzeye çıkacağını düşünebiliyorsunuz her an her şeye rağmen umudunuz var. Mesela; bir deniz kızı onun bile size gelip yardım edebileceğini düşünüyorsunuz. Bir şeyler yardım edecek gibi geliyor ama dahası da var bir köpek balığı veya bir balinanın karnına girebilirsin, ne olursa olsun her şey yine size kalıyor, çırpınmadan mücadele etmeden o derinlikten çıkamayacağınızı anlıyorsunuz. Bende öyle yaptım, çırpınarak yüzeye doğru çıkmaya çalıştım, kan görmeye asla dayanamazdım. Denizin içinde keskin taşlardan birine ayağımı çarptığımda yaralanmıştım, yaramdan sızan kan mavi suları kırmızıya boyama başlamıştı bunu gördüğümde kendimden geçtim. O an; mavinin içindeki kırmızı bana sonsuzluğu hatırlattı. Gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başladığında suyun içinde garip bir siyahlığın bana doğru geldiğini gördüm bir an azrailin beni almaya geldiğini düşündüm ve daha da panikledim, bana doğru gelen şeye son gücümle saldırmaya başladım, gücüm tükenirken o şeyin beni sarmaladığını ve yüzeye doğru çıkardığını fark ettim. Kısacık bir ölüm kalım savaşının ardından yüzeye çıkıp güneşi görünce derin bir nefes aldım o sırada nasıl olduğunu bilmiyorum o garip şeyin boynuna sarılmış suyun üzerinde duruyordum. Dönüp baktığımda onun bir insan olduğunu fark ettim dalgıçtı, içimden gülmek geldi ve bir kahkaha attım. Arkadaşlarımın bana doğru baktığını ve donup kaldıklarını o an fark ettim az önce ölüyordum şimdi ise deli gibi kahkahalar atıyorum o da çok şaşırmıştı. Ayakalarımın yere değdiği bir yerde beni bıraktı ama ben onu bırakmadım boynuna sarılmış sımsıkı tutuyordum. Bir eli ile yüzündeki dalgıç maskesini çıkardı ve aniden bağırmaya başladı;

''Deli misin kızım sen?''

"sana kimse söylemedi mi orada denize girmek deliliktir diye"

Hem suçumu bastırmak hem de muziplik olsun diye kahramanıma hiç de tahmin edemeyeceği bir cevap verdim.

"ben deli isem sende delisin, senin ne işin vardı orada"

"ben dalgıcım kızım, kayalıkta balık avlıyordum"

Ona bir espiri daha yapmak geldi içimden.

"fena mı işte günün en büyük balığını yakaladın" diyecektim, sanki zihnimi okudu ve bana "o salakça espiriyi yapma" Dedi. Bende yapmadım.

Beni sahile bıraktı ve suyun içine doğru yürüyüp gözden kayboldu, sanki denizin içinde yaşıyordu oralarda bir yerlerde evi vardı. Ben olan bitenin şaşkınlığını üzerimden atamazken arkadaşlarımın soru yağmurlarının içinde buldum kendimi. Kızlar arasında yapılan o salakça espiriler ardı arkası gelmiyordu. Onlara hikayeyi kısaca özetledim tabi hemen onlarda espirilere devam ederek, vay canına kız, kahramanına adını neden sormadın gibi sorular. İlerde belki eniştemiz olur, ayy ne romantik gibi saçma haller. Ben onları hiç dinlemiyordum bile. Denize bakıp düşüncelere dalmıştım kimdi? Nereden gelmişti. Gerçekten bir mucize mi yaşamıştım. Yoksa bu sıradan bir hadise miydi?

Bir anlık alınan karar veverilen gaz beni bambaşka bir maceraya taşımıştı, o gün uzun sürearkadaşlarımla birlikte onun tekrar ortaya çıkıp çıkmayacağını merak edipdurduk. Ortaya çıkmadı ve artık hepimiz bu yaşananın bir mucize olduğunainandık, yüzünü tam olarak görememiştim, hatırladığım tek şey onun gözleriydi.Bir ara arkadaşlarımdan biri "kızım keşke boğulmuş numarası falan yapsaydın daçocuk sana suni teneffüs yapsaydı"     

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 05, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Deli Kırmızı Derin MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin