Yaz mevsimine yeni giriş yapıldı. Okulların tatil olması sonucu bu zor süreci atlattığım için mutluyum yada değilim. Merhabalar, ben Sıla. 17 yaşındayım, sarı saçlı ve renkli gözlüyüm. Bipolar hastalığına yakalanan, hayata çift taraflı bakan biriyim. Ailem ile birlikte bu hastalığa karşı mücadele veriyoruz. Annem, Gamze. Kumral saçlı, renkli gözlü ev hanımı babam ise Mithat kahverengi saçlı ve gözlü. Kendisi bir avukat.
Sabah 08:00 :
Sıla : Günaydınlar, bu yaz gününde hava muhteşem.
Odası sevimli ama bir o kadar yetişkin gibi gözükür. Camın önüne sandalye çeken Sıla eline pembe oyuncak ayısını alıp teşhisi koyulduğu zamanı düşünür. Düşünürken de bahçenin manzarasına bakarak yüzü güler.
Yıl 2016, 16 Eylül.
Doktor : Kızınızın bu tarz durumlarından pek rahatsız gibi durmuyorsunuz. Sergilediği tavırlar, elinde aldığı eşyalar. Bu tarz psikolojik hastalığa bipolar hastalığı yani duygu karışıklığı deriz. Bu hastalık ile mücadele edemezse kızınız maalesef hayattan düşebilir. Bunu söylemekten nefret ederim ama görevim bu. Yaklaşık 1 ay kadar beklememiz gerekiyor.''
Gamze (Anne) : Neden 1 ay beklememiz gerekiyor? Siz neler saçmalıyorsunuz ?! Benim kızım bir deli değil! Başka yolu yok mu? Doktor bey... (Ağlayarak söyler)
-Yüzü gülen Sıla gülerken göz yaşlarını tutamayıp ağlamaya başlıyor. Eline aldığı oyuncak ayıyı duvara fırlatır.
'' İ-ilaç nerede?? Lanet olsun ! Nerede bu ilaç?!''
Etrafa bakındıktan sonra yere çömelip çığlıklarla ağlayan Sıla, kendini durduramaz. Çığlıklar ile ağlamaya devam ederken merdiven sesi duyulur ve annesi ile babası kapıyı açar.
Gamze (Anne) : Sıla! Sakin ol, kendine gel ! Durdur şu ağlamayı biz yanındayız. Mithat, ilaçları getir çabuk ol! Kızım derin nefes al ver.
Sıla, annesinin dediklerini yapamaz ve Mithat ilaçları getirerek :
Mithat (Baba) : Al! Başka ne lazım, ah lanet olsun! Yavaşladı derken yine oldu. Artık tedaviye gitmen gerekiyor !
Gamze sertçe bakarak Sıla'nın duymayacağı şekilde çenesini kapatmasını söyler. Sıla'ya ilaçları verdikten sonra yatağı yatırırlar. İkisi de derin bir nefes alarak aşağı doğru yavaş yavaş inerler.
İkili mutfağa geçtikten sonra masaya otururlar. Loş güneş ışığının bulunduğu mutfakta oturan aile tekrar bu konuyu konuşmaya başlarlar.
Mithat : Bu gidişle hiç bir şeye varamayız! (Bağırarak söyler)
Gamze : Sessiz ol kız duyacak. Biraz sakinleş, kızımızın zor günleri bunlar. Birlikte mücadele etmeliyiz ne olursa olsun iyileşecek. Böyle yapmaya devam edersen hastalığı dahada hızlanacak farkında değil misin?
İkili tartışmaya devam ederken, Sıla sessizce kapıyı aralar ve dediklerini dinler ve içinden konuşmaya başlar
Sıla : Aileme bu zorlukları çektirdiğime pişmanım. Onlara zarar veriyorum. Herkes korkuyor benden. Tüm çevrem. Sanırım bunu hak ediyorum. Ben, ben gereksiz bir insanım. Hastalığım yüzünden oluyor hepsi. Acaba. Acaba denesem mi tedaviyi? Ama hayır. Olmaz. Benim düşüncelerim çok farklı. Kaçar hepsi benden. Zaten herkes uzaklaşıyor. Ne kadar da itici bir insanım. Aileme çektirdiğim şeyleri hak etmiyorlar. Ben kötü birisiyim.
Sıla kapıyı şiddetlice kapatır ve hızlıca yukarı çıkar, kapıyı kapatıp kitler. Sandalyeyi ve ayıcığı alıp tekrar pencereye oturan Sıla duyduklarından sonra hüzne değil mutluluğa kapılır. Sanki hiç duymamış, olan biteni bilmiyormuş gibi gözüken Sıla, ayıcığı ile odasının ortasında dans etmeye başlar.
Sıla : Bugün çok güzel bir gün öyle değil mi, Tib?
Gamze yukarı çıktığı an kapıyı zorlar ve tık tıklamaya başlar. Sıla aç şu kapıyı diye bağırır. Sıla kapıyı açtıktan sonra Gamze ona sımsıkı sarılır ve atlatacağız diye fısıldar. Kahvaltıyı aşağı kuran Gamze, Sıla'yı alıp aşağı masa başına oturtur. Sıla'nın yüzünde gülücükleri gören annesi konuyu bile açmak istemezken Mithat zorlar.
Mithat : Sabah olan bitenlerden haberin var değil mi? Bizi ne duruma soktuğunu, neler yaptığını?
Gamze masaya hızlıca vurmaya başlar fakat Mithat zorlamaya devam eder. Sıla ise kahvaltısını yapmaya devam ederken bardaktan su taşırır ve artık konuşmaya başlaması gerektiğini düşünür. Cümlesine başladığı an :
Mithat : Önce dur hanım efendi. Bize bu zorlukları yaptırmaya devam mı edeceksin yoksa tedavi olmaya göz mü yumacaksın? Umarım ilk seçeneği tercih edersin çünkü bıkmak üzereyim. İlaçların hızla tükeniyor yetişemiyoruz.
Sıla : Devam etmesen artık? Ne yaptığımı biliyorum ama vurdum duymaz gibi davranıyorum çünkü bu beni mutlu ediyor. Ne kadar mutlu oluyorsam o kadar üzgün oluyorum. Bunu anlaman için daha beklememiz gerekiyor? Beni böyle kabullen, baba. Tedaviye girmemekte ısrarcıyım ve nedenini yine soracaksan cevabını vermeyeceğim. İzin verirseniz kalkıp ellerimi yıkayacağım ve arkadaşım Ece ile dışarı çıkacağım.
Mithat : Ne yaparsan yap. Artık karışmamıza bile izin vermiyorsun. Bende işe gidiyorum.
Mithat masadan kalktığı gibi ellerini yıkar, dişlerini fırçalar ve kıyafetini giymeye başlar. Bir avukat olarak davalarını bitirmeye meğellidir. Kapıyı hızla kapadıktan sonra ortadan kaybolur.
Sıla ise odasına tekrar çıkıp ortalığı toplamaya başlar. Gardırobundan çıkardığı kıyafetleri denemeye başlarken bir baş ağrısı ile ayna karşısında kalır. Elbiseyi yere attıktan sonra tekrar bir hap alıp onu yutar. Kıyafeti giyip kapının oraya varan Sıla, Gamze'ye görüşürüz demeden gidemiyor.
Sıla : Görüşürüz anne, geç olmadan gelirim!
Gamze : Dur bakalım, ilaçlarını aldın mı? Telefonunu aldın mı? Otobüs kartını unutmadın değil mi? Sonra babanı işinden men ediyorsun.
Sıla : Hepsi burada anne. (Her şeyi gösterir.)
Gamze bir buse kondurarak Sıla'yı uğurlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bipolar
Teen FictionBipolar hastalığı riskli davranışlar nedeniyle ilişkilere ve kariyere zarar veren, tedavi edilmediği takdirde intihar yoluyla ölüme yol açabilen, ciddi bir psikiyatrik hastalıktır. Baş karakterimiz Sıla, bipolar hastalarından biri. Tedavi olmak ist...