BÖLÜM-4-

8 0 0
                                    

Medya:Berke

KLİŞELERDEN NEFRET ETTİĞİMİ SÖYLEMİŞ MİYDİM??

************

Bilin bakalım karşımdaki kişi kim? Evet. Doğru cevap. Sahilde bana çarpan HÖDÜK.

İlk başta beni görünce şaşırsa da sonra domuz gibi sırıtmaya başladı. Ben de yapmacık bir tebessüm ettim. Hala sırıtıyo mal.

-Defne Karaman sensin demek. Hani şu kaslı ve güçlü abileri olan,dedi.

Bu tesadüften sonra hayatın bana bi tarafıyla güldüğünü anladınız sanırım.

-Evet. Benim o,dedim kızgın bakışlarla.
-Kodu çözdü mü,dedi Kübraya.

-Evet Abi. Defne gerçekten çok zeki. Bizim ne zamandır çözemediğimiz kodu sadece 2 saatte çözdü.

-İyi. İşe alındın. Hemen yarın saat 08.00 de burda olacaksın. Kübra, Beyza'ya söyleyin Defne Hanıma kapılar için kart versin.

Evet. Her katta küçük camdan kapılar vardı. O kartlar olmadan açılmıyorlar. Bana da ordaki bi adam açtı. 

-Peki,dedi Kübra. Dışarı çıktığımızda bir masada dosyalara bakan bi kız vardı. Ondan bi kart alıp bana verdi Kübra.

-Akşam görüşürüz Defne.

-Görüşürüz,dedim. Arabama doğru ilerlerken neden beni işe aldığını düşündüm. Sonuçta onunla kavga ettim. Gerçi ben de çok harikayım yani. Ben olsam ben de kendimi işe alırdım. Arabayı çalıştırdığımda radyoyu açtım hemen. Anne Marie-Ciao Adios- vardı. Bu şarkıyı da seviyordum. Sesini açıp bağırarak eşlik etmeye başladım. Yolun üstündeki marketin önünde durdum. Evdeki abur-cubur stoklarını dün bitirmiştik. O yüzden 1 hafta yetecek kadar çok abur-cubur alacaktım. Eheheheh.

Marketten çıktıktan sonra eve gittim.

Eve girdiğimde her yer karanlıktı. Kızlar yok mu ya. Hem olmasa bile bizim ev bu kadar karanlık değil ki.

Eşyalarımı odama yerleştirip pijamalarımı giydim. Tam salona geçmiş ışığı yakıyordum ki birden;

-İyi ki doğdun Defne,diye bağırdı bizimkiler. Herkes buradaydı. Toprak abimle babaannem bile.

Hemen ilk önce babaanneme sonra abime sarıldım. Abim;

-Nice senelere fındık,dedi.

-Teşekkürler abimm. Bu arada. Kalocaksınız dimi,dedim.

-Valla babaannem Trabzona gitmek istiyo benim de işlerim var. Kalamayız. Ama en yakın zamanda kalmaya gelicem. Hadi şimdi mumları üfle

Masaya baktığımda pastaya benzer bişey yoktu. Hamsili pilav vardı. Lan hamsili pilava mum dikilir mi!?

-Hani pasta nerde,dedim. Babaannem;

-Uyy uşağum pastayı ne edeceksun. Al sana mis gibi hamsili pilav.

-Şaka dimi. Şaka. Hani kameralar nerde. El sallayayım. Daha doğrusu pastam nerde benim,diye bağırdım. Herkes bana uzaylı görmüş masum köylü bakışı atıyordu.

***************

Doğum günü hamsili pilavımı (aslında güzel olmuştu ama olsundu) yedikten sonra hediyelere baktım. Herkes evlere dağılmıştı. Toprak abimler de Trabzon'a gitmek için yola çıkmışlardı.

Bütün hediyelerin paletinin üstünde kimin aldığı yazıyordu. İlk önce Çınar abiminkine baktım. Bi kolye vardı. Üstünde Defne yazıyordu. Çoook güzel bu lan.
Sonra Leyloşunkine baktım. Elbise almış. Bu biraz kısa mı? Hem ben o kadar elbise meraklısı değilim. Ama özel bigünde giyebilirim.
Burcunun hediyesine baktığımda çok sevinmişim. Mahmut almış.( Bu arada söyledim mi bilmiyorum mahmut dediğimiz şey büyük oyuncak bi iskelet) Aslında ben benimkinin adını rıfkı koyacağım. Daha güzel.Hemen koşarak Burcunun yanına gidip sarılıp teşekkür ettim.
Doğa'nın hediyesine baktım. Çok güzel daha önce almak istediğim fakat bulamadığım spor ayakkabıyı almıştı.
Toprak abiminki de küçük bişeye benziyordu. Küçücük beyaz bi kutu... kutuyu açtım hemen. İçinde bi küpe vardı. Bu küpe... bu küpe annemin küpesiydi. Annem ölmüştü Trafik kazasında babamla.
Gözlerimden akan yaşı umursamadan hemen Toprak abimi aradım. İlk çalışta açtı.

-Abi,dedim.

-Defne. Bişey mi oldu ağlıyo musun sen abicim

-Abi... sen o küpeyi nerden buldun.

-Ağladığın şey bu mu

-Yoo ağlamıyorum

-Yedim ben de. Ağlama sen. O küpeyi annem bana bırakmıştı. Ne dediğini harfi harfine hatırlıyorum.'Bu küpeyi 24.yaş gününde Defne'me ver. Benden ona hatıra...' böyle demişti. Tabi bir de Doğaya yüzüğünü bırakmıştı. Onu da doğum gününde vereceğim. Neyse bak araba sürüyorum. Görüşürüz

-Görüşürüz abim,dedim ve telefonu kapattım. Hediyeleri yerine yerleştirip Çınar abimin evine gittim. Kapıya yaslanıp tekmelemeye başladım. Abim de kapıyı açınca kucağına düştüm. Abim bana bakarken ben de ona şirin olduğunu düşündüğüm bakışlar atıyordum. Abimin kucağından kalkıp direkt konuya daldım;

-Abi bugün şirketin patronunun kardeşi beni yemeğe götürmek istiyomuş nolur gidiyim nolur

-Kız mı erkek mi?

-Ne?

-Patronun kardeşi diyorum kız mı erkek mi?

-Off abi. Kız.

-Tamam ama en geç 10.

-Tamam.

Eve geldiğim an Kübra aradı. Telefonu açtım ve konuşmaya başladım.

-Ben de tam seni arayacaktım

-Abin izin verdi mi?

-Evet verdi.

-Bu arada. Ya ikimiz gelicektik ama benim abim de gelmek istiyor. Senin abin de gelsin hem tanışırız.

-Hmm. Peki olabilir, dedim. Sonra kapattım. Bu sefer içimden elbise giyme isteği geldi. Dizimin üç parmak kadar üstünde siyah belden  oturtmalı eteği bol olan bi elbise giydim. Sonra turuncu renk veren nemlendiricimi sürdüm. Çantamı da hazırlayıp abimi aradım.

-Abi?

-Ne var Defne.

-Şey. Yemeğe sen de gelsene

-Niye.

-E Kübranın da abisi geliyomuş

-Tamam.

Aşağı indiğimde abim kapısını kilitliyordu.

-Eteğin kısa.

-ABİ!?

-E kısa ben ne yapayım

-Değil

-Kısa

-Değil

-Kısa

-Of abi değil işte

-İyi zaten ben varım bi bok yapamazlar.

Arabaya binip gideceğimiz lokantaya gittik

***********

Abim anahtarı kuul  bir şekilde valeye fırlatırken içeri girdiğimde direkt Berke Beyi  gördüm. Aah! Gerçekten çok şirindi. Aynı zamanda yakışıklı. Siyah takım elbisesinin içindeki beyaz gömleğin ilk 3 düğmesini iliklememişti. Neden bilmiyorum ama herkes süslenmişti. Abim de içine beyaz tişort altına beyaz pantolon ve açık mavi takımının çeketini giymişti. Kübra ise siyah straplez bi elbise giymişti. Herneyse bu kadar İvana Sert'lik yeter.

Berke Bey ile gözlerimiz çakıştığında bana olan tip tip bakışlarının yerini şaşkınlık aldı. Öylece bana bakıyordu. Masaya otururken bile bakıyordu. Ben de dikkatinin dağılması için el salladım.Kafasını iki yana salladı. Sonra Kübra ile beraber ayağa kalkıp bizimle tokalaştılar.
Abim ile Kübra tokalaşırken sanırım abim elini çekmeyi unuttu. Kübra;

-Şey... elimi alabilir miyim? Lazım oluyor da?

Söylediği şey ile kıkırdadım. Abim de elini çekip oturdu. Sanırım ben ne olduğunu anladım.
ABİM AŞIK OLDU!!!

Merhaba. Umarım beğenmişsinizdir. Birdahaki bölüm Berke UYSAL'ın ağzından olacak.
Oy ve yorumları unutmayın.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 25, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

LAZ KIZI♥Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin