Medya:DogaEve çıktığımızda hemen üstümü değiştirdim. Kısa kollu kırmızı bir gömlek, altına da kot pantolon giydim. Gömleği pantolonun içine koydum. Siyah spor ayakkabılarımı giydim. Saçlarım kısa ve kıvırcık olduğu için toplamadım. Sadece bir tarafını arkadan tutturdum.
Biraz gezicektim. Aslında gezme dediğim sahilde yürümek.
Arabayla gitme gereği duymadım. Sadece yüricem dediğim gibi.
Sahile geldiğimde ilk önce biraz oturup denizi izledim. Efkârlandım mı n'oldu?
Sonra kalkıp yürümeye başladım. Küçük siyah sırt çantamdan telefonum ve kulaklığımı çıkartıp müzik dinlemeye başladım.
İlyas Yalçıntaş-Gel Be Gökyüzüm- açtım. Bu şarkıyı seviyordum. Bi sebebi yok aslında sadece seviyorum.Yürürken birine çarptım. Sanırım çarptığım kişi koşuyordu çünkü kafam çok acıyordu. Kime çarptığıma baktığımda benim ancak omuzlarına gelebileceğim yakışıklı birini gördüm. Baya yakışıklı. Ama öküz.
-Önüne bakarsan sevinirim,dedi. Bunu sen istedin yakışıklı çocuk.
-Höösst!? Ayı! Asıl sen önüne bak! Sen kimsin de bana önüne bak diyosun he? Söyle. Sen benim abilerimin nasıl kaslı ve güçlü olduğunu biliyo musun ha? Şuna bak ya! Hem suçlu hem yakışıklı!
Laan!? Ne dedim ben. Off. Şimdi. Burdan çaktırmadan nasıl sıvışırım.
SIVIŞAMAM!!!- Ne dedin sen? Hem suçlu hem...
-Hem suçlu hem gerizekalı dedim
-Emin misin?
-Hayır Defneyim.
-Adın Defne mi?
-Sanane be. Yeter ama akıllısı beni bulmaz delisi peşimden ayrılmaz. Aaa. Bu ne canım. Hem sen mal mısın? Yaptığım espriye takılmadın da adımın Defne olmasına mı takıldın. Ge-
-Defne!
-Ne var!?
-Nefes al.
-Sanane be. Mal. Çekil şurdan, dedim ve onu kenara itip yoluma devam ettim.
-Aptal, diye bağırdı öküz. Aynı zamanda yakışıklı diye ekleme yaptı içimdeki ses. Sen karışmasan olmuyo zaten.
Hemen arkama döndüm ve ona kızgın bakışlar attım.
-İnsanın kendisini bilmesi güzel birşey,dedi.
-Salak,dedim ve yürümeye başladım.
Çok sinirlenmiştim. Neden bilmiyorum. Kendimi bildim bileli sinirlendiğimde abartacak kadar sinirleniyordum.İnsanların bana bakma düşüncesini umursamadan çığlık attım. O da bana mal mal gülüyordu. Sadece bir çarpışmadan beni nasıl sinir etmişti hemen!? Bana 'Önüne bakarsan sevinirim'demeseydi düzgünce özür dileyip yoluma devam ederdim. Ama demişti.
Hemen bir taksi çağırıp eve geldim. Yarın iş görüşmesine gidecektim. Biraz heyecanlıydım ama çok değil. Abime söylemiştim. İlk başta izin vermese de kendimi odama kilitleyip hem açlık hem konuşmama grevi yapıp biraz da duygu sömürüsü ile işi halletmiştim. Gerçi konuşmama grevi onların işine gelmişti ama olsundu. Odama girip saate baktım. Saat 17.30'du. Yarın giyeceğim kıyafeti hazırladım. Öyle çok fazla açık giyinmeyi seven biri değildim. Hem zaten abimler falan da kızar yani. Aslında açık giyinmeyi sevsem onları dinlemezdim. Herneyse.
Kot tulumumu içine de üstünde donut resimleri olan beyaz bir tişört giyecektim. Ayakkabı olarak da beyaz converse lerimi giyecektim. Yani napiyim iş için ayaklarıma şu stiletto mu ne o şeylerden mi giyeyim. Saçmalamayın. Ben rahatına düşkün biriyim tamam mı?? Bak ne güzel hem rahat hem şık...
Yarın giyeceğim kıyafetleri hazırladıktan sonra üstüme pijamalarımı geçirdim. Sonra mutfaktaki abur-cubur çekmecesinden 3 tane browni intense aldım. Sonra salona ilerleyip Disney Channell kanalını açtım. Anem bugün pazar dimi. Şimdi rapunzel başlar. Bu hafta o vardı(evet çizgifilm izliyorum nolmuş)
Kapı çalınca başlamadan kapıyı açmak için koştum. Hatta halıya takılıp düştüğüm halde umursamayıp kapıyı açtım. Burcunun olduğunu görünce yine koşarak televizyon izlemeye başladım. Başlıyordu. Bu çizgifilmi daha önce defalarca izlediğim halde bıkmadan tekrar tekrar izliyordum.-Sen bugün nöbete kalmayacak mıydın?
-Gökay 'Senin yerine kalırım'dedi. Ben de tamam dedim.
-Bak Burcu ben sana diyorum bu çocuk seni seviyo.
-Öff. Saçmalama. Biz onla arkadaşız. Hem öyle bişey olsa da bir daha asla biriyle ilişki yaşamıyacağımı biliyo.
-He he sus filmim var.
-Defne Allah aşkına bunu kaçıncı izleyişin. 8.mi 9.mu.
-10.
-Hmm. Ben de izliym bari. Bu arada yarın iş görüşmesine gidicek misin?
-Hee.
-Tamam. Ee naptın bugün.
-Lan. Burcu. Bugün ne oldu biliyon mu?
-İşte ben de onu diyorum Defne. Ne oldu??
-Bak şimdi. Ben böyle sahile gittim. Yürüyodum işte ondan sonra ..........................
**************
-D-defne. De-demek 'Hem suçlu hem yakışıklı' ha, dedi gülmelerinin arasında.
-Ya gülme yaa. Yanlışlıkla dedim. Ama harbiden çok yakışıklı ha. Böyle esmer falan. Yeme de yanında yat.
-Hala yakışıklı diyo yaa. Kızım sen aptal mısın?
-Allah Allah. Sen de onu görseydin sen de öyle derdin.
-Aşık mısın kız yoksa?
-Ay saçmalama Burcu. Sadece yakışıklı dedim ne var.
-Şaka yapıyorum. Bu arada filmin bitiyo.
-BURCUU!!!!
**************
Burcuya olan beddualarım sona ermişti. Çünkü o beni lafa tuttu ve filmi kaçırdım.
Kapı çaldı ve Burcuya bağırdım.
-Kalk kapıya baaak
-Duş alıyorum.
-Offf. Sen de duş alıcak vakti buluyon ha. Bilerek yapıyosun dimi,dedim kapıya yürürken. Cevap gelmeyince sustum ve kapıyı açtım.
Off. Bide sen çık başıma.
Umarım beğenmişsinizdir. Oy ve yorum atmayı unutmayın .