"Kendini Bul" :KALIPLAR

52 3 51
                                    

Öncelikle merhaba demek istemiyorum, çünkü ben merhaba kelimesinden hoşlanmıyorum. Onun yerine konu yoksa iyi günler yada hoşçakalın demeyi seviyorum.

Neden mi?

Keşfime göre keyfim ve kahyası bundan nefret ediyor.

Olayımda bu. Kardeş bir konu zaten yok merhabanın işi ne çözebilmiş değilim, adam umrunda olmayan şeyleri (EN ÇOK KARŞILAŞILANI NASILSIN SORUSUDUR.) sorup geyik muhabbetine girip kafası sarmayınca kalkıp gidiyor. En yakınım yapıyor bunu ya! 

Sana merhaba demesekde olur! Yani demesemde...

Sen tatlı tatlı hoşçakal ya. Bana ne senden? Senden öyle yapıyorsun nede olsa.

Neyse konuya gelelim.

Ah eveet: KALIPLAR!

Gel başlayalım.

Öncelikle şunu bil kardeşim; insanların çoğu tek tip kafada yaşıyor.

Yani bu demek oluyor ki büyük bir kısmı kontak. Anladın mı? Yada koyun.

Giydiğin şeylerden tut, saçının rengine, konuşma şeklinden bırak tipindeki ergenlik sivilcesine kadar eleştiriyorlar.

Neden? Halbuki sana ne salak herif?

Tipik bir kalıp algısı yüzünden.

Daha zekice bir örnek vermek gerekirse bıyık erkekte normal görülürken kadında alay konusu oluyor. Sanki kadın bıyığı beynine özel istek atarak ürettiriyormuş gibi.Allah Allah...

Seni öyle yaratan Allah diğerini de böyle yaratmış...

Kadın kolundaki, bacağındaki, yüzündeki, vücudunun her yerindeki kılı sırf güzellik kusuru algısı -ki bu akrepli bir yelkovan kalıbıdır- yüzünden yılda milyonlarca lira dökerek üzerine bir de acısına katlanarak aldırıyor.

Ama neden erkek bunu yapmıyor??

Değil mi?

Gerçekten hiç düşündünüz mü?

Sıkıldığınızı?

Sırf başkaları beğenecek düşüncesiyle rahatsız edici bir pantolonu saatlerce giydiğinizi, rahatsız olduğunuz insanlara sırf sizi ayıplamasınlar diye konuşmak zorunda olduğunuzu, normal görüneceğinizi düşünerek yüzünüzde güzel ama rahatsız eden makyajlar taşıdığınızı.

Arkadaşlar hiç hissettiniz mi acaba kendiniz olmadığınızı?

Belki bilmiyorsun ama o ayakkabıyı hiç sevmedin? Çünkü ayağını hep yara yapıyor!

Belki bilmiyorsun, deriden, suitten, boğazlı kazaklardan ve o damarlarını sıkan siyah çok severek aldığın taytından nefret ediyorsun?

Biliyor musun kardeşim emin misin? Giydiğin, yediğin, yaptığın ve olduğun şey sen misin? Hayatına soktuğun kişilere tahammül mü ediyorsun sırf yalnız kalmamak için yoksa onlarla gerçekten mutlu olduğun için mi birliktesin? Bunlar senin tercihin mi yoksa diğerlerinin sende görmek istedikleri mi?

Wharton der ki gerçek yalnızlık insanın sadece rolünü oynamasını isteyen insanların arasında yaşamak zorunda kalmasıdır.

Düşün kardeşim düşün..

Bu sen misin? Yoksa olmak zorunda hissettiğin kişi mi?

KENDİN OL! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin