One Shot #2

1K 57 75
                                    

Büyüdük ve büyüyoruz. 4 bin okuma olmuş gerçekten çok teşekkürler <3

Tamam efendim bu sefer iki tane one shot yazacağım aynı bölümde. Neden? Geçen bölüm iki tane istek geldi, bende aynı bölümde yazıp yayınlayayım dedim.

1. Fairy Tail/Zervis Okuyandilo 'nun isteğiyle

2. Shingeki No Kyojin/Rivetra XsweettX 'in isteğiyle. (Rivetra'nın altından nasıl kalkacağımı bilmiyorum çünkü Levi türü insanları pek yazamam. Bakalım ne çıkacak.)

Fairy Tail

Elimdeki deftere sıkıca sarıldım. Yolun karşısından geçen, siyah saçlı, uzun çocuk; benden bir yaş büyük olan ama beni kendisinden yaklaşık 6 yaş küçük sanan komşumun oğluydu. Kendisine her zaman senden bir yaş küçüğüm sadece dememe rağmen inat eder, onun benden kat be kat büyük olduğunu, benim sadece ergenlik döneminde kendisini büyük göstermeye çalışan 13 yaşındaki bir kız olduğumu söylerdi. Bu sebepten, yani beni gerçekten sinir ettiğinden ondan kaçmaya başlamıştım. Bize gelseler odamın kapısı kilitler, dışarı çıkacakkende özellikle onun olup olmadığına bakardım. Ama şu sıralar nedense sürekli "Mavis yok mu?" diye beni arıyordu. Umarım bu seferde görmezdi. Arkamı döndüm ve beni farketmemesi için yavaşça yürümeye başladım. Tam o sırada omzuma dokunan elle ayvayı yediğimi anladım.

"Mavis-chan seni yaklaşık 2 aydır düzgün göremiyorum. Benden mi kaçıyorsun?"

"Hayır Zeref. Ayrıca benim ismime -chan ekini eklememeni söylemiştim."

"Bende benim adıma -nii ekini eklemeni söylemiştim Mavis."

"Bak Zeref. Ben senden sadece 1 yaş küçüğüm. Kimliğimi bile göstermeme rağmen neden hala inat ediyorsun? Bakar mısın burası benim okulum. Fairy Tail Üniversitesi. 13 yaşında bir kız nasıl üniversiteye gitsin?! Yani üzgünüm sabır taşı olsam bile bu kadarı fazla! Anlamıyorum yani sen kıt mısın? Bir insana bir şeyi bir kere söylesen anlar ama sen, sana yüz kere söylememe rağmen anlamıyorsun! Beni sinir etmek için yaptığını biliyorum ama artık gerçekten dokunmaya başladı!" Gözlerimden istemsizce akan yaşlarla şaşırdım. Böyle bir şeye ağlayacağımı hiç düşünmezdim. Ama gerçek ben ne yazık ki böyleydi. Dışarıdan ne kadar otoriter gözükse bile, içimden çok naif ve her şeye ağlayan bir kızdım.

"Mavis... Canını bu kadar yaktığını bilmiyordum. Gerçekten çok üzgünüm. Sadece eğlencesine seninle dalga geçiyordum."

"2,5 yıldır mı? Zeref gerçekten özrün kabahatinden büyük. Ayrıca üzülmüyordum sadece sinirleniyordum. Neden ağladığımı bilmiyorum."

"Bana aşık mısın?"

"Ah Zeref ne saçmalıyorsun? Tamam böyle davranacaksan sana-nii derim Zeref-nii."

"Ama yüzün kızardı."

"Yüz sadece sıcakta veya aşık olunca kızarmaz. Hatta sevdiğin erkekle konuşurken kızların yüzü kızarır ya onlarda kitap hikayeleri. Yüz sadece duygu karışıklıklarında kızarır."

"Belki benim dediğim şeylerden sonra duyguların karıştı. Olamaz mı?"

"Olamaz çünkü be-"

"Mavis lütfen artık sus. Amacım sadece beni sevip sevmediğini öğrenmek. Ona göre sana bir şey demem lazım."

"Ta-tamam. Şey... aslında seni seviyorum."

"İyi ben seni sevmiyorum."

(Üzgünüüüüm canım çok fazla bunu yapmak istedi.) (Aynı şey Rivetra'da yok.)


Shingeki No Kyojin

(Öncelikle şunu demek istiyorum. Ben Rivetra yazamam diye Okuyandilo 'dan yardım istedim. Bana eve gidince bildirim gelsin diye yanımdayken Whatshap'tan attı ve ben şahsen bir şaheser olduğunu düşünüyorum. Bakın; )

Hızlı adımlarla Levi-senpai'nin yanına gitmeye başladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Hızlı adımlarla Levi-senpai'nin yanına gitmeye başladım. Yine beni umursamamış, kendince kararlar vermişti. İlk çıkmaya başladığımız zamanlar ne kadar güzel olsa bile, artık gerçekten sınıra dayanmıştı. Hiç bir zaman ona karşı çıkmamıştım ve hala çıkabileceğimi sanmıyorum. Benim kişiliğim böyleydi işte. Neden bilmesem bile 'hayır' kelimesi ağzımdan çıkmıyordu.

Levi-senpai her zaman olduğu gibi okulun arkasında ki bankta oturuyordu. Yanında olan Erwin-senpai ise ona bir şeyler anlatıyordu. Yanlarına gittim ve her zamanki gibi nazik sesimi takınıp Erwin-senpai'ye döndüm.

"Erwin-senpai, Levi-senpai ile bir şey konuşmam lazım sadece bir tenefüs onu benimle bırakabilir misin?"

Kafasını salladı ve ayağa kalktı. Levi-senpai'ye baktığımda şaşırmıştı. Hiç bir zaman mimikleri değişmeyen bu insan, şaşırdığını belli etmişti.

"Efendim Petra? Ne konuşacaksın?"

Otoriter sesi kulaklarıma ulaştığında biraz huzursuz oldum. Ben... Ben Petra, Levi-senpai'ye nasıl ayrılmak istediğimi söyleyebilirdim? Hayatı boyunca, hiç bir şeye hayır diyemeyen ben, okuldaki bütün kızların aşık olduğu, bu mükemmel adama nasıl ayrılmak istediğimi söylerdim? Derin bir nefes aldım. Levi-senpai'nin meraklı gözleri gözlerimle buluşunca, hemen onları kaçırdım ve kendime biraz daha süre verdim. Evet ben bu adamdan nasıl ayrılırım? Hele, hala onu seviyorken. Yaptığı tek hata beni, plan yaparken önemsemediği gerçeğiyken. Yapamam... Bu gözler bana her ne kadar dışarıya fazla belli etmesede severek bakarken. Aslında tek kendini düşünen bencil kişi bendim. Yüzümde bir tebessüm oluştu. Aslında, beni önemsemezken bile beni önemsiyordu. Onu seviyorum. Ona aşığım. Onu özlüyorum. Onu kıskanıyorum. Onu önemsiyorum. Onsuz yapamıyorum...

"Petra zil çalmak üzere. Çabuk olur musun?"

"Seni seviyorum Levi-senpai. Beni sevdiğin için mutluyum. O gün yanıma gelip bana beni sevdiğini söylediğin için mutluyum. Beni mutlu ettiğin için sana minnettarım. Beni derin kuyulardan kurtardığın için sana hayranım. Sana ihtiyacım var. Bir bebeğin anneye, bir çiçeğin suya, bir insanın sevgiye olduğu gibi. Seni gerçekten çok seviyorum."

Dudaklarına bir öpücük kondurdum ve hızla sınıfıma gittim. Kalbim hızla atıyordu. Yıllardır çölde suya hasret kalmış gibi onun sevgisine hasrettim. Kafayı bu olaya o kadar takmıştım ki, onun benim için yaptığı şeyleri önemsememiştim. Tekrar düşündüm. Ben onu çok seviyordum...

Ayh hakkaten yazamıyorum. Pestilim çıktı. Birde ehem Zervis için üzgünüm.

Bir daha ki bölüm yapmamı istediğiniz ship varsa yazın!!!

Yok Mu Şu AnimelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin