Babamın ısrarları sonucun da ara vermeyi kabul etmiştim ve Gangnam'da yaşayan halamın yanına gitmek üzere yola çıkmıştım. Kalabalığın arasına daldığım da burnuma dolan yemek ve fabrika kokuları birbirine karışmıştı. Uzun zamandır restorant ve evin kesiştiği yoldan başka yol kullanmamıştım ve şuan neredeyse nefes alamayacak hale gelmiştim.
Cidden ne kadar olmuştu buraya gelmeyeli? O gittiğinden bu yana çok daha korkutucu hale gelmişti sanki. Yürüdüğüm yol eskiden onunla birlikte yürüdüğümüz yoldu ve git gide etrafım daha da karanlıklaşıyor gibi hissediyordum.
Bugüne kadar bir saniye bile aklımdan çıkmamıştı. Bana onca yaptıklarına rağmen unutamıyordum onu. Üç yıl göz açıp kapayıncaya değin geçmişti ama o benden geçip gitmiyordu. Neredesin Park Jimin? Neredesin? Ardı ardına hatırladığım hatıralar birine çarpmam ile sona erdi.
"Oh, çok özür dilerim."
Karşımda çapraz gülümsemesiyle belirmiş çocuk, benden cevap beklercesine gözlerini dikmiş duruyordu.
"Şey, sorun değil."
Çocuğun yolumdan çekilip gitmesini dilerken, o kalabalığın ortasında insanları engellemeye devam etmeyi tercih etti.
"Burada yeni olmalısın."
"Yeni sayılmam aslında."
Hadi artık gider misin?
"Seni gözüm bir yerden ısırıyor ya. Bir yerlerde oturup bir kahve içmeye ne dersin?"
Allahım sabır ihsan eyle. Insanları engellemeye son ver ve defol git dememek için zor tutuyorum kendimi.
"Acil bir işim var üzgünüm, gitmeliyim."
"O zaman numaramı falan vereyim?"
Ulan çattık herhalde. Buda dolandırıcılığın yeni taktiği mi nedir.
"Telefon kullanmıyorum. Iyi günler."
Yoldan geçen insanların bize sövmelerine son verip, yoluma koyulmuştum ve arkamda ki çocuğun gözlerinin hala benim üstümde olduğunu hissedebiliyordum.
On, on beş dakika kadar daha yürüdükten sonra halamın evine vardım ve hızla yukarı çıktım. Halam yine insanın içine huzur veren gülümsemesini yerleştirmişti yüzüne. Onu görür görmez mutluluğumu gizleyemeyip boynuna atıldım.
"Seni çok özledim hala."
"Bende seni özledim biricik Kookim."
Halamı tam tamına üç yıldır görmüyordum ve babamdan sonra benim için en değerli ikinci kişiydi. Annem öldüğün de tüm varını yoğunu bana dökmüştü.
"Uzun yoldan geldin, açsındır sen şimdi."
"Hemde nasıl, anlatamam."
"Ben mutfağa geçiyorum o zaman, keyfine bak."
Ayaklarım istemsizce halamdayken kaldığım odanın yoluna itti beni. Odayı gördüğüm gibi ağzım açık kalmıştı. Tek bir eşyanın yerine dokunulmamış, tıpkı üç yıl önce ki haliyle duruyordu.
Nedensizce kendime hakim olamadım ve gözümden bir damla yaş geldi. Bu oda benim için çok büyük anlam taşıyordu. Bir kez daha halamın ne kadar mükemmel bir insan olduğunu anlamıştım. Beni duyabileceği şekilde bağırdım.
"Hala! Sen dünyanın en harika halasısın!"
Halam mutfaktan koştura koştura geldi ve beni odanın önünde görünce küçük bir kahkaha attı.
"Bende birşey oldu sandım."
"Hala, hala, hala. Birtanesin sen."
Halam mutfağa geri dönünce, tereddütle odaya girdim. Anneme yazdığım mektup, masanın üzerinde. Denediğim ilk portre çalışmam, duvarda. Bisikletten düşüp yırttığım kot pantolonum, yatak da ve bir çok anısı olan eşya odanın her bir yanında duruyordu.
Sakince masanın üzerinde ki mektuba elimi uzattım. Sevgili anneme; yazısını görmem bir iki adım geri gitmeme neden olmuştu.
'Annecim, umarım bulunduğun yerde huzurlusundur. Beni sorarsan sensiz çok zorlanıyorum ama insan alışıyor. Keşke seninle dolu dolu bir gün geçirebilseydim ama o zaman seni daha çok özlerdim. Neden benimle çekildiğin bir tane fotoğrafımız bile yok ki? Bazen canım çok yanıyor, sana sarılıp kendimi güvende hissetmeye ihtiyaç duyuyorum ama bu senin suçun değil anne. Seni benden alıp koparan o canavarda tüm suç. Rüyalarıma girmen için gece gündüz dua edişimi görüyor musun? Beni görüyor musun anne? Biriyle tanıştım biliyor musun? Biraz ukala biri, yani biraz demek yeterli olmaz ama ukala işte. Yanındayken kendim olabiliyorum. Bazen bana seni bile unutturabiliyor, kızma tamam mı? Unutmam iyi birşey aslında, sende öyle isterdin. En az seni sevdiğim kadar onu da seviyorum anne. Umarım sende seversin."
Farkında olmadan elimde ki mektubu buruşturmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Tanımla [JiKook]
FanfictionHuzur nedir? Kimine göre sessiz, sakin bir deniz kıyısında dalgaların sesini dinlemek. Kimine göre ait olduğunu hissettiği insanın göğsüne kıvrılıp uykuya dalmak. Kimine göre ise belki de yalnızca bir şarkının tınısını işitmek. Peki, kendi huzurunu...