İki hafta geçmişti Diana tahta oturalı. İşler istediği gibi gitmiyordu. Askerlerin durumu düşündüğünden de kötüydü. Şimdiye kadar üç isyan çıkmıştı. Üç isyandan sadece birini bastırabilmişlerdi. Ki bastırmak içinde kan dökmüştüler.
Diana pişmandı. Babasını öldürmemiş olsaydı ondan birkaç tavsiye alabilirdi.
Diana ülkenin ileri gelenlerini toplamış toplantı yapıyordu.
"Sizce majesteleri? Bu konuda ne düşünüyorsunuz?"
Diana gözlerini sabitlediği yerden çekti. "Bence de ağır zırhlar kaldırılmalı. Hareketi kısıtladığı gibi ok atmayada izin vermiyor."
"Ama majesteleri zırh olmazsa yaşama şansları da olmaz"
Diana, Kont Nathan'ın sözünü elini sallayarak kesti. "Zırh varken de şansları olmuyor" Diana, Kontu zaten sevmiyordu ve sürekli zırhın öneminden bahsetmesi onu deli ediyordu. Üç yıl önce Kont onunla evlenmek istemişti. Diana, ondan tiksiniyordu.
"En azından kaçmalarını sağlıyor"
Diana burnundan soluyordu. "Renald Savaşında kaçabildiler mi? Donald da kaçtılar mı? Ya da Kanlı Meydan'da?"
Üç savaşta son iki yıl içinde yapılmıştı. Çok ağır yenilgiler almışlardı. Özellikle Kanlı Meydan'da. Kanlı Meydan'ın orjinal adı Warlock'tu -yakınındaki kasabadan dolayı bu adı almıştı- ve iki bin asker çok kısa bir süre içinde ölmüştü. Üzerlerine yağan ok yağmurunu zırhlardan bile engelleyememişti.
Odada derin bir sessizlik oldu. Odadaki herkes Diana'nın sinirle aldığı nefesleri dinliyordu.
"Majesteleri oylama yapabiliriz. Sonuca görede gerekeni yaparız" dedi Komutan Ahert. Komutan Ahert altmışlı yaşların ortalarındaydı. Yaşına rağmen hala dik bir duruşu vardı.
"Tamam" dedi Diana. "Kabul edenler?"
Odada sadece Komutan Ahert'in eli kalktı. Sekiz kişiden sadece biri mi destekliyordu?
Diana, Nathan'ın yüzündeki gülümseyişi gördü.
"Kabul edildi"
Nathan'ın yüzündeki gülümseme dondu kaldı. "Ama majesteleri.."
"Kabul edildi dedim". Oda da şaşkınlık vardı. Yediye bir olan bir oylamayı nasıl kabul etmişti?
"Bunun için bana teşekkür edeceksiniz" Diana ayağa kalkıp odayı terk etti. Kapıdan çıkarken başı döndü. Kapı pervazına tutundu.
"İyi misiniz?" Alberto'nun sesi kulaklarını doldurdu. Diana gözlerini açmak istemiyordu. Ayağının altındaki zeminin kaymasından korkuyordu. Diana başını yukarı aşağı salladı. Yavaşça gözlerini açtı. Zemin kaymayınca olduğu yerde doğruldu.
"Ne yaptığını bilmiyor" Diana içeriden gelen sesleri dinledi. Alberto ise Diana'nın eşsiz güzelliğini izliyordu.
"Onu tahtan indirmeliyiz" Diana gözlerini kapattı. Nathan'ın sesiydi bu.
"Nasıl yapacağız?"
"İsyanları artırmalıyız. Diana isyanlarla meşgul olurken sarayı basar tahtı alırız" Onaylayan sesleri duydu.
"Bizimle misin Ahert?"
"Ben kraliçeye ihanet etmem"
Diana duyması gerekenleri duymuştu. "Alberto meydanı hazırlatır mısın?"
Alberto şaşkın gözlerle baktı.
"Neden majesteleri?"
Diana tehlikeli bir şekilde gülümsedi. Alberto'nun içi eridi. "Hainlerden kurtulacağım"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diana
Historical Fiction"Kral III.Roberto Junıor hükümdarlığınıza son veriyor ve hükümdarınız olarak idam edilmenize karar veriyorum" Böyle başlamıştı Diana'nın kraliçe olma serüveni. Başa geçmiş olmak ülkeyi yönetebileceği anlamına asla gelmezdi. Topraklarına toprak kata...