Ölü bir insan tekrar ölebilir mi ?
Ölü bir insan yalnız üzülür mu ? Peki ya ölü bir insan sevdiğini kaybedince içindeki kor olmuş kömür onu yeniden ölüme mahkum eder mi benimki ediyor ışte..
Canımdan çok sevdiğim kardeşimi kaybetmek beni öyle bir hiçliğe sürükledi ki kör kuyulara düşsem bu kadar çabuk pes etmezdim hayata karşı verdiğim savaşı ama hayat bana öyle bir kazık attı ki sanki herşeyi elinden alınmış iş adamları gibi kaldım ortalarda "keşke " diyorsun ya kimi zaman keşke o öyle olmasaydı da onun yerine ben ölseydim bana olsaydı olanlar kardeşi elinden alınmış bir Abla ne kadar çaresiz bir hayat yaşarsa ne kadar soyut larda kendini dış dünyaya karşı bende o şekilde soyutlandım kendimi o kadar boş geliyor ki onsuz olan herşey o kadar yanlış hissediyor ki insan kendini tarifi edilemez sadece yaşanır bir duygu karmaşası bu düşünceler ve yine akın ,akın ilerlerken dolan gözlerime mani olamadım. Ve avuç içime bir damla yaşın düşmesine müsâde buyurdum ,yaşadığım hayattan o kadar igreniyorum ki anlatamam o gittikten sonra tek sırdaşım odamın duvarları tek arkadaşım da kitaplarım oldu yaşitlarim parklara gidip oyunlar oynarken ben ne yaptım sence sadece izledim onları ve öldüğüm zaman kardeşimle kavuşmanın özlemini duydum ruhumda ,bedenimde iliklerim de hatta !
Anne ve babam var .Ama onlar kendilerine bile bakamayan sorumsuz kişilikler oldular bana nasıl destek olsunlar ki tekrar bir damla yaş düşürdüm ela gözlerimden sözümü gene tutamamistim kardeşime verdiğim benim suçum değil ki ama o her aklıma geldiğinde firar ediyor gozlerimden yaşlar sanki mahkum olmuş bir hapishaneden kaçıyorlar gibi geliyor bu halleri bana kardeşimle olan fotoğraflarımız bana ondan kalan tek miras oldu bu zamana kadar şimdi de öyle olacak onunla arama kimse giremez hiçbir zaman evde sıkıldığı için birkaç sokak aşagımizda olan parka gelmiştim hayalini kurduğum salincakta saklamiyordum ama o yoktu birkez daha baktım fotografiba melek yüzlü kardeşimin sarı ve siyah karışımı olan perçemli saçları ,küçücük burnu ,herkesi kıskandıracak cinsten olan yesilmsi gözleri ,her zaman solgun duran minicik dudakları ile o kadar tatlı ve masum ki tebessüm peydah oldu aglamaktan ve yalamaktan tahriş olmuş dudaklarıma bu sefer gozyaşım kardeşimin fotoğrafına düşmüştü kardeşim in ölüm nedeni doktorlara göre gaz kaçagıydı çünkü açık unutulmuş ve kardeşim evde uyurken ben dışarıda arkadaşlarımla oynuyordum o günden sonra oyun oynamadım dışarı çıkmaz oldum nerdeyse her gece ağladım kendimi sucladim eğer ki ben yanında olsaydım onu kurtarabilirdim ama mal gibi oyun oynuyordum ben ağzımdan çıkan hızlı rica engel olamadım bu sefer yanında bir hareketlilik hissettim ama bakacak gücüm yoktu kimsenin ağladığını görmemesi gerekiyordu keşke uçurum kenarına gitseydim orda gorunmezdim en azından gözlerimi sürdükten sonra düz bir şekilde karşıma baktım yanındakine bakmak istemiyordum bu parka sık sık gelirdim kimi zaman gökyüzünü izler kimi zaman ağlardım kimi zaman da gözlerimi kapatır ve hayal kurtardım yabancı bir ses duymamla bakışlarimi ifadesiz tutmaya çalışarak yan tarafıma baktım "neden ağlıyorsun bir sorun mu var ?"Dedi 19 yaşlarında olduğuna kanahat getirdiğim çocuk mavi gözleri merak içerisinde bana bakarken kaşlarımı çattım ve ayağa kalktım "sana ne varsa var sana ne " dedim titrek çıkan sesime lanetler yağdırarak hışımla yerimden kalktığımda yakalamak zorunda kalmıştım çocuğun elleri belime dolanırken güçsüz ellerimi belime sardığı eline getirdim ve ittirdim ellerini " sakın dokunma bana " dedim bu sefer ilkine göre daha soğuk sesimle "yardım etmeye çalıyordum sadece "dedi "etme kimsenin bana acımasina veya yardımına ihtiyacım yok benim uzak dur benden " dedim ve stabil bir tempoda koşmaya başladım uçurum kenarına her zaman orda yanlış kalmısımdır zaten yanlızlık benim özel arkadaşım gibi olmuştu yaklaşık onüç senedir kardeşim henüz beş yaşında veda etmişti bizlere en guzel anlarını yaşayamadığı için kendimi çok suçlu hissediyordum sonunda uçurum kenarına geldigimde iyice kıyıdan yaklaştım ve kollarımı iki yana açarak hafif esen rüzgarın tenine seçmesine izin verdim kendine zarar verme gibi düşüncelerim çok olmuştu lakin hiçbiri gerçekleşmeden çöp olmuştu kardeşimin adı ELA ydı ona o kadar uyumlu bir iski vardı ki en çok ona yakışırdı o isim başkasında duyunca yüzümu buruşturup kardeşimin ismi de ELA derdim ve onda daha guzel durdüğünü söylerdim benimbabamin gozleri ELA enneminki ise kardesiminki gibi yesilimsi ama içinde mavi de vardı bu yüzden kardeşimin gözleri tuhaf bir renge sahipti her ne kadar yeşil desende ne yeşili anımsatiyordu nede maviyi karışıktı renkleri ışte birden ayağımın kayması ile denge mi kaybettim tam düşeceğini sırada bir el yakaladı havada asılı kalmaya yeminli olan elimi baktığımda ise bunun parktaki çocuk olduğunu görmem uzun surmemisti beni kendine çekti fakat hala denge mi saglayamadigim için onunda dengesi bozumustu o sert topraklı yere bende onun üzerine düşünce neye uğradığımı şaşırmıştım biran ve sadece çocuğun bana bakan mavinin en görkemli tonlarina çevirdim bakışlarımı saniye farkı ile yüzümu burustururken üzerinden kalktım çocuğun üstümü duzeltip elimi çocuğa uzattım önce elime sonra bana bakan çocuğun biçimli dudaklarına tebessüm bahsetmişti elimi tutarak kalkmaya yetenince o kadar hizli cekyi ki tekrar üzerinde buldum kendimi bu sefer dayanamayarak "yeter ulan hem beni takip ediyorsun hem yanlız kalmak için bana verilen huzurlu yerimde rahatsız ediyorsun üstelik birde yardım etmek için uzattığım elimi hızla çekerek üzerine dusuruyorsun yemin ederim seni surda kim torbası gibi yumruklarim "dedim o kadar hizli ve uzun kelimeler kullanmıştım ki kardeşim olduğundan beri ilk defa bu kadar uzun konuşuyordum çocuğun dudaklarına tekrar gülücük gelirken bu seferki çıkarcı bir buluştu sanki bembeyaz dişleri bana el sallarken ben hala donuk bir şekilde bakıyordum onun yüzüne tekrar kalkmaya calistigimda bu sefer beni tutarak engelledi kalkmamı kaşlarım catılırken tıklayarak konuştum ona hitaben "BIRAK kolumu "dedim o ise beni takmayarak "ismini söylersen bırakırım "telmalı bir çimler kurmuştu çatık kaşlarım gevserken şaşkınlığım kol geziyordu üzerimde bu sefer "ha " dedim birden çocuk kahkahaya bozulurken ben sadece göz devirmekle yetinip kolumu çalıştırdım fakat bırakmadı şu an hiç onunla uğraşacak durumda olmadığım için "Ensar " dedim "adım Ensar şimdi istediğin olduğuna göre BIRAK beni seninle hiç uğraşacak havamda değilim " dedim istediğini almış bir şekilde bana bakıp sırıtan çocuğa tekrar göz devirdim eli gevsediginde kolumu çektim ayağa kalkıp üzerini silkeledim ve uçurumdan uzaklaşarak evin yolunu tuttum arkamdan " memnun oldum ensar bende gökberk arslan " dedi umursamazca yürürken "umarım bir daha karşılaşmayız"
diye bağırdım . Sonunda eve geldiğimde yorgunluk tüm bedenimi işgal etmişti hiçbir şeyle ilgilenmeden odama gittiğim gibi kapımı kilitledim ve üzerimi değişmeden kendimi rahat yatağıma bıraktım gözlerim benden bağımsız olarak kapanırken kendimi uykuya teslim ettim ....... Bu yeni kitabımın ilk bölümünü yayınlamış bulunmaktayım arkadaşlar umarım begenmissinizdir .Bu seferinde karakter tanıtımı yapmicam bilmenizi istedim iyi okumalar (ensarın kardeşi ELA resmi geliyor )