YARALI

3.2K 116 19
                                    

Dilba güneşin yüzüne vurmasıyla açmıştı gözlerini. Sahi kaç saat uyumuştu ki . Bir mi ,iki mi. Yatağın sol tarafına doğru baktı, yanında heybetiyle yatan adam onun kocasıydı. Dün gece o masumluğunu alan adamdı. Daha fazla dayanamamıştı. Canı yanıyordu.Yavaşça yataktan kalkmıştı banyoya doğru yönelmişti.

    Baran uyanalı bir saatten fazla olmuştu. Dilba'nın yataktan kalktığını anlayınca büyük bir nefes vermişti. Kendine inanamıyordu  yıllardır Gülşen den başkasının tenine dokunmayan elleri dün akşam başka bir kadının vücudunda kirlenmişti. Kafasını sert bir şekilde salladı. Babasının dediğini unutmamalıydı Gülşen de , Dilba da onun karısıydı. Baranda istememişti iki karısı olmasını gencecik kızın gelecek hayallerini yıkmayı. Baran yavaşça ayağa kalkmıştı , banyodan su sesleri kesilmesiyle saçına sardığı havluyla çıkan Dilbayla karşı karşıya gelmişti. Dilba yavaşça başını önüne eğdi ve yatağı toplamak için  yatağa doğru yaklaştı.
Baran onun bu haline hiçbir şey demedi ve oda duşa girdi.
      Gülşen sabaha kadar uyuyamamıştı. Güneşin doğması onu huzura kavuşturmuştu, pencerenin başından kalktı ve yatağına doğru gitti. Yatağının tam karşısında duran makyaj masasına takılmıştı gözü. Masanın üstünde evlendikleri günden bir fotoğrafı vardı. Yavaşça ayağa kaktı ve fotoğrafı eline aldı, ne kadar mutluydu gözlerinin içi gülüyordu kafasını kaldırdığında gördüğü yüzle afallamıştı.Bu kadın nasıl bu hale gelmişti nasıl. Gülşen fotoğrafıyla birlikte yatağın ayak ucuna yatıp cenin pozisyonu alıp kendini hıçkırıklarına teslim etti.
Dilba çarşafları ve battaniye örtülerini toplamış kapının yanına koymuştu. Sesizce birinin odaya gelmesini bekliyordu. Bir an düşündü acaba iki oda yanındaki Gülşen ne durumdaydı onun da kendininden farkı var mıydı. Genç kız kendinden nefret etmişti bir kadının hayatını mahvetmişti ama onunda suçu yoktu onu yetimhaneden alan Baran Ağa'nın amcasıydı. Meryem teyzesini düşündü her sabah birlikte kahvaltı yapar, çay ve kahve içerlerdi. Bu aile istemiyordu Dilbayı kendide biliyordu bunu herkes için Baranın tek gelini vardı o da Gülşen di. Birden banyonun kapısı açıldı ve Baran içeri girdi. Belinde havlusuyla heryeri ıslatıyordu. Dilba'nın gözü kaymıştı kocasına  öyle heybetli öyle özenesi bir adamdı ama çok yaralıydı . Gözleri kanıyordu sanki omuz göstersen orda ağlayacakmış gibiydi .
Baran öksürüp lafa başladı
-Hayırdı hanım ne bu bakışlar.
Dilba kaçamak bir cevap aramıştı, gerçeği söyleseydi biliyordu ikisinin yaralarıda kabarıcaktı.
-Yerleri ıslattın kim temizleyecek burayı Baran Ağam
Baran kızın üstüne daha fazla gitmemişti. Kıyafetlerini alıp yeniden banyoya girmişti. Her sabah Gülşenin o nur suratını gören Baran özlemişti şimdiden karısını. Kollarına koşsa koşamaz onu görmemezlikten gelse kalbi buna dayanmazdı. Giyindikten sonra odadan çıktı sesizce Dilba ağzını bile açmamıştı.
Zişan Hanım oğlu odadan gidince odaya girmişti. Dilba gelen kişiyle birden ayağa kalktı.
-Otur kızım yabancı değilim ben . Demişti Zişan Hanım gelinini rahatlatmak için odada ki tekli koltuğa oturdu. Dilba kızım nasıl rahatın yerinde mi ağrın sızın veya bir ihtiyacın var mı?
Dilba'nın gözü çarşafa takılmıştı, oysa o çarşafı alıp gideceklerini sanmıştı ama Zişan Hanım ona bir ana şefkatiyle yaklaşmıştı.
-Çarşafları dert etme, Selma  birazdan kızlarla gelip odayı temizleyecek. Sende odada yalnız oturma in aşağı kızlarla konuş gez konağı yalnız hissetme kendini. Başını sallamıştı Dilba .
Zişan hanım diyer gelinin yanına gitti. Gülşen yatağın kenarında cenin pozisyonun da yatıyordu. Kolları arasında bir  çerçeve vardı. Zişan hanım çerçeveyi eline aldı ve önünü çevirdi. Gördüğü fotoğrafla kalbine saplanan ağrı artmıştı. Gelini bu evin neşe kaynağı elinde kocasıyla birlikte çekildiği düğün fotoğrafıyla öylece uyuya kalmıştı. Gülşenin kollarından tuttu ve kafasını yastığa koydu Zişan Hanım gelinin yüzüne bakınca derin bir nefes verdi. Nasıl da gözlerinin altı şişmişti kim bilir nasıl ağlamıştı gece. Zişan Hanım gelinin üstünü örtüp odadan ayrıldı.
  Baran aşağı kahvaltı için inmişti. Her sabah neşeyle kalkardı karısı sofrayı hazırlardı. Masanın başında kocasını beklerdi ama yoktu bu sabah, Gaye dolaşıyordu dertli dertli dolaşıyordu konağın avlusunda.
-Abicim ne bu hal birine mi bir şey oldu.
Gaye kararsız kalmıştı abisine bunu söylesemiydi yoksa söylemelimiydi. Kafasını kaldırıp abisinin gözlerine baktı.
-Abi,annem  yengemin odasına gitmiş çok kötüymüş içerde ağlıyor annem.
Baran bunu duymayı bekliyordu ama bu kadar çabuk değil. Mutfağa annesinin yanına geçti , annesi iki gözü iki çeşme içli içli ağlıyordu.
-Anam ne oldu böyle yaş pınarın kurudu.
Zişan Hanım kafasını oğlu doğru çevirdi onunda içi ağlıyordu biliyordu çoçukluğundaki gibi ağlıyordu o da çıkıp dama.
-Oğul ben nasıl bir günaha ön ayak oldum.Dilbayı ziyaret ettim bu sabah kızın kafası eğik , içeri bir girdim sıçrayarak kalktı çok korkmuş belli. Gülşen'in odasına gittim sonra .
Sözünü kesmişti Baran sarılmıştı anasına yufka yürekliydi anası kıyamazdı kimseye.
-Sonra kucağında sizin düğün resminiz vardı kıvrılmış uyuya kalmış yatağın kenarında.

Gülşen'i düşündüm hala uyuyor muydu acaba, annesinden ayrıldı ve kokulu bir öpücük kondurdu anasının ellerine. Hızlı hızlı çıkıyordu merdivenleri. Merdivenlerde Gaye'nin sürüklemesiyle inen Dilbayı görmüştü. Kolundan tuttu Dilba'nın,
-Sakın ama sakın Dilba kafanı yere eğme sen utanılacak bir şey yapmadın utanıcak olan insanlar bu töreyi başımıza saranlar. Dilba kafasını sallamış ve kafasını kaldırarak merdivenlerden indi.
Kapıyı vurdu Baran ama ne ses vardı ne seda. Baran kapıyı açtı ve içeri girdi.
Gülşen yarı uyanık yarı uyur bir haldeydi kocası kapıda belirmiş ona bakıyordu.
-Gülşenim ne bu halin ne oldu sana böyle.
Sıkı sıkı sarılmıştı Baran sevdiğine Gülşen ise içini çekiyordu kokusunu kazıyordu ciğerlerine, kalbine.
-Baran bizi ne hale getirdiler böyle.
Baran kafasını göğsüne yasladı ve kendine çekti karısını. Gülşen  durmadan ağlıyordu, ilk defa Baran da ağlıyordu karısının yanında.
-Sakın  ağla Gülşen dayanamam senin ağlamana ağlama bil ki benim kalbim hep seninle atıcak ama Dilbayı da bu saatten sonra  silip atamam.
Gülşen kaldırdı kafasını tuttu kocasının ellerinden çevirdi kafasına kendine.
-Sen dün gece bu ellerle başka bir kadına dokundun , bu dudaklar başka bir teni yaktı kavurdu, bu gözler sabah kalktığından başka bir kadın bedeninde gezinde. Bu dilin ikimizide zehirledi be adam. Ağlama dersin şimdi bana, o kadının ne suçu vardı. Gencecik bir kızın hayatını mahvettin be adam. Sen bu kalbinle iki kadını birden uçurumun kıyısında yalnız bıraktın ADAM!
Gülşen boşaltmıştı içini ağlamayacaktı artık , susacaktı içine atacaktı ama ağlamayacaktı.
- Gülşen güzelim ne olur yakma canımı ne olur.
Ben ister miydim sensiz bir gecemin geçmesini ben ister miydim gencecik bir kızın hayatını mahvetmeyi.
İki genç sırılsıklam olmuş gözleriyle birbirlerine baktılar. Düşündü Baran bir sabah bu kadar uzun geçemezdi. İçeri paldır küldür Gaye girmişti. Baran hızlıca kendi yüzünü sildi ve yataktan kaktı.
-Abi tamam kızma ama kahvaltı hazır, anamlar sizi bekliyor.
Gülşen yataktan hızlıca kalktı ve elini yüzünü yıkamak için lavaboya gitti. Baran ise karısını bekleyip beklememek arasında kalmıştı. Gülşen Baran'ın hala gitmediğini anlayınca lavabodan çıktı.
-Baran sen in ben geliyorum, biraz yüzümü toparlayayım geliyorum.
Baran karısına yaklaştı, kollarından tuttu ve anlına koca bir öpücük kondurdu.
- Ben ne sevap işledim de Allah seni bana verdi.
Baran avluya doğru iniyordu, Fahat ve Gaye gene atışıyorlardı. Abi, kardeş değil kedi,köpek gibiler mübarek.
-Baran abi bir şey söyle şu Fahat denen şahısa.
Fahat bu lafa ağzı açık eli belinde bir cevap verdi.
-Asıl sensin o şahıs evde kalmış kız kurusu.
Baran artık gülmekten yarılmıştı sonra anasıyla göz göze gelince ciddileşerek Gaye'nin yanına gitti.
-Fahat bey prenseslere böyle şeyler söylenmez. Gaye hanım lütfen sizde biraz sakin olun. Baran, Dilba'nın yanındaki sandalyeye oturmuştu. Herkes Merdan ağanın sofraya gelmesini bekliyordu.
    Dilba yanında oturan kocasına kaçamak bakışlarla bakıyordu, Baran 'ın neşesi yerindeydi sonuçta Gülşen'in yanından geliyordu. Dilba kafasını salladı hayır dedi o kendi karısıyla mutlu Dilba sen sadece bir Kumasın. Gözlerinde biriken yaşlara engel olamamıştı, onun hayali hep sevdiği biriyle evlenmekti muhteşem ötesi bir düğün yapmak ve kocasıyla her sabah gülerek kalkmaktı. Şimdi ise kahvaltı sofrasında bile kendini sığıntı gibi hissediyordu.  Merdivenlerden inen Merdan ağa ve biricik gelini Gülşen. Dilba bir kere daha iç çekti. Gülşen çok güzel bir kadında   Kendine kıyaslayınca neden ben diye düşünüyordu. Gülşen herkese günaydın demişti ve yerine oturmuştu. Ne nispet yapar gibi kocasına sırnaşıyordu ne de gülüp eylenip mutluyum imajı çiziyordu.
  Herkes kahvaltısına dönmüştü fakat ne Gülşen ne Dilba ne de Baran tek lokma bile sürmemişti ağzına. Gaye ve Fahat birbirlerine baktılar ve aynı aynı Fahat , Gülşen 'in ;Gaye ise Dilba'nın ağzına ballı kaymaklı ekmeği tıkıştırmıştı. İkili yaptıkları şeye gülerken iki kadın birbirlerine bakıp ağızlarına atılan lokmaları çiğniyordu. Baran,Fahat ve Gayeye sinirli bir şekilde bakış atmıştı. Kardeşleri bile olsa böyle bir şey yapmaları ayıptı.

Herkes sofradan kalkmıştı, Dilba ,Gaye ve Gülşen tabakları topluyor ve mutfağa götürüyorlardı. Zişan hanım gizlice kızları mutfağın kapısından izliyordu. Şimdi hiç kimse birbirine dokunmuyordu ama ilerde bu evin bu kadar sesiz ve sakin kalmayacağını biliyordu.

BenimsinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin