*Aylar sonra bölüm atma şerefine oy ve yorum atmayı çok görmeyin*
Elimdeki bardağı makineye yerleştirdikten sonra kapıya yaslanmış Harry'e kısa bir bakış attım.
Ardından onu umursamadan odama ilerlemeye başladım.Yarı aralık kapıyı omuzumla iterek odaya girdim. Dağınık olan yatağımın üzerinde duran pijamamı elime aldım ve uyuşuk adımlar ile banyoya ilerledim. Üstümdekileri sepete atarak pijamalarımı giydim. Dişlerimi fırçaladıktan sonra banyodan çıktım.
Harry tekli koltukta dirseklerini bacaklarının üzerine koymuş düşünceli bir şekilde duvara bakıyordu. Ona her şeyi sormak istiyordum ama her sormaya kalktığımda kelimeler boğazıma diziliyor ve sanki görünmez bir el boğazımı sıkıyor ve buna engel oluyordu.
Harry'nin karşısındaki koltuğa oturarak bana bakması için yeşil irislerine baktım. Gözlerini yavaşça duvardan çekerek bana yöneltti.
"Harry, sana bir şey sormak istiyorum." Dedim ciddi bir ifade ile.
Harry yayıldığı koltukta sırtını dikleştirdi ve kafasını sor anlamında salladı.
"Neden değiştin?"
Dudaklarını yaladı ve kaşlarını anlamadığını belli eden bir şekilde kaldırdı.
"Değiştin derken, ne demek istiyorsun Katy?" Dedi.
"Harry anlamazlıktan gelme, sadece 1 yıl önce bana beni görmek istemediğini söylerken bir anda iyi davranmaya başlaman bana saçma geliyor." Dedim tek nefeste.
"Değişen benim mi sanıyorsun yani?" Dedi sesini yükselterek. Sabrım taşmak üzereydi.
"Ne yani ben mi değiştim Harry? Sana deliler gibi aşıkken bir mesajla beni bırakan sensin daha bir hafta bile geçmeden sevgili bulan da sensin ve burada bir anda değişen ben miyim?"
Ayağı kalkarak odanın içinde dönmeye başladım. Harry sakin bir tavırla bana dönmeden konuştu.
"Katy konuyu buraya getirmende bir mantık bulamadım." Dedi. Yanıma gelerek önümde durdu.
Ellerini suratıma koyarak ona bakmamı sağladı. Ellerini hücumla çekerek ondan uzaklaştım.
"Ne değişti Harry sadece bunu öğrenmek istiyorum."
"Lanet olsun senden vazgeçemiyorum bunu göremeyecek kadar nasıl kör oluyorsun?" Dedi alçak bir sesle.
"Çok güzelsin Katy, göz kamaştırıcısın. Bunu biliyorsun değil mi? Sen, insanın dünyada sahip olabileceği en mükemmel kız arkadaşsın. Ama ben bir salaklık yaptım." Dedi gözleri adeta bir elmas gibi parlıyordu tüm bunları söylerken. Kendimi dizginlemeye çalıştım ve kelimeleri toparladım.
"Ben yatmaya gidiyorum ve yanıma gelecek olursan sabah kalktığında kendini bu soğuk havada ıslak çimenlerin üzerinde bulursun."
______________________________________________________
Güneş ışığı odanın yüksek pencerelerinden içeri yansıyordu. Londra'nın havasına güven olmazdı. Bir gün yağmur durmaksızın yağarken ertesi gün güneş tam tepede size el sallıyordu.
Her ne kadar kalkmak istemesemde bugün dişçi randevum vardı ve gecikirsem bir daha seneye randevu alabilirdim. Üstümdeki yorganı tekmeleyerek ayak ucuma getirdim. Ardından yatağın yanındaki terliklerimi ayağıma geçirdim.
Kapının soğuk kulpunu aşağı doğru çektim. Burnuma nefis kokular gelirken adımlarımı hızlandırarak mutfağa ilerledim.
Harry yaptığı kreplere o kadar çok dalmıştı ki benim geldiğimi bile fark etmemişti.
Ne kadar harika göründüğü tekrardan aklıma geldi. Adeta bir Yunan Tanrısı gibi vücudu ve bebekleri bile kıskandıracak pürüzsüz teni ile parlıyordu. Gözleri,burnu,dudakları her şeyi kusursuz bir şekilde yaratılmıştı sanki.
Beni fark edince gülümsedi ve elindeki tavayı gösterdi.
"En sevdiğin böğürtlenli." Dedi aynı zamanda tavanın içindeki krebi havaya fırlattı ve düşüşünü izledi.
Ellerimi belime koyarak kaşlarımı kaldırdım.
"Kendi kahvaltımı kendim hazırlayabilirim biliyorsun değil mi?" Dedim iğneleyici bir tonda.
Yanaklarını şişirerek bir tabak dolusu krebi gösterdi.
"Ne yani yemek istemiyor musun? Pekala sen bilirsin o halde hepsi bana kalır." Dedi ve imalı bir şekilde kahkaha attı.
"Tamam." Dedim ve mutfaktan çıktım Harry'nin şu anki yüz ifadesini görmek için her şeyi yapabilirdim. Eminim elindeki krep tavası ile ağzı açık bir şekilde bakakalmıştır.
Ciddiyetimi bozmadan tekrardan odama ilerledim.
"Sadece şakaydı bunları tek başıma bitiremem." Dedi kendini kapıya yaslayarak.
"O halde Cece'ye götür." Dedim iğneleyici bir ses ile.
Harry her ne kadar bozulduğunu belli etmese de gözlerinden her şey okunuyordu.
"Pekala ama sadece aç olduğum için." Dedim ve kapıyı kapattım.
Üstümdeki pijamaları çıkarttım ve dolaptan rastgele bir kotu hızlıca giydim. üzerime askıdaki gömleği geçirikten sonra saçlarımı bir lastik yardımı ile toplayarak odadan çıktım.
Harry elindeki çatal ile tabaklara servis yapıyordu. Karşısındaki sandalyeye oturdum ve kafamı teşekkürler anlamından salladım.
"Seninle bir şeyler yemeyeli uzun zaman oldu Harry." Dedim krepten bir parça keserek.
"O zaman artık daha sık yeriz Katy."
"Bu ilk ve sondu unutma." Dedim ama Harry'nin beni dinlediğini düşünmüyordum.
"Akşam için planın varsa ertele çok güzel Meksika yemeği yapan bir yer var oraya gideceğiz." Dedi meyve suyundan bir yudum alarak.
"Tanrım sen beni dinlemiyorsun bile." Dedim isyan ederek.
"Harika akşam gidiyoruz."
_________________________________________________________
Harry'nin yalvarışlarından sonra beni dişçiye bırakmasına izin vermiştim.
"Getirdiğin için teşekkürler ah ve eve döndüğümde orada olma." Dedim sert bir dille.
Harry gülerek arabayı park etti.
"Orası bana kalmış." Dedi ve o tapılası gülüşünü attı.
Kapıyı açarak kendimi Londra'nın soğuk havasına bıraktım. Güneş varken hava nasıl bu kadar soğuk olabilir ki?
"Harry ben çok ciddiyim." Dedim kapıyı kapatırken.
O ise kapıyı tutarak dudaklarından sihirli o iki kelimeyi döktü . Hayır seni seviyorum değildi daha etkili daha sarhoş ediciydi.
"Seni bırakmayacağım."
*TAM BİR REZİLLİK HİKAYENİN BİR BÖLÜMÜBÜ OCAKTA BİR BÖLÜMÜNÜ MART VE BİR BÖLÜMÜNÜ HAZİRANDA YAZDIM AMA SÖZ VERİYORUM DAHA SIK YAZMAYA ÇALIŞACAĞIM ÖPTÜM*.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ex/h.s.
FanfictionFor my husband @harrystyles [18717] *texting* Hayran kurgu içinde #249