~Dear rabbit, if you knew that is blood on my teeth and my legs are getting weak...Rabbit my claws are down so don't be afraid I can keep you warm as long as you can just try, to be brave, yes I know I am a wolf. I've been raised to kill so I'm telling you that you will be safe with me.~
YMİR~
Soğuk ve oldukça acımasız olan rüzgara karşı yıllarca bağışıklık kazanmış sıska bedeni ile boyundan büyük zorluklar aşarak buraya kadar gelmişti. Evine, ait olduğu kalbe. Gözyaşlarını ve gülümseyişini gören ilk ve son kişiye doğru adım adım ilerliyordu. Fakat... korktuğu bir husus vardı, Historia'nın güçsüzlüğü... Bu öngörüsünde ne kadar yanılsa da.
(Ç)aldığı bir kaç küçük altın ile tüccar kılığına bürünerek kapalı bir at arabası kiraladı. Güç artık ondaymış gibi hissetti. Historia'ya kavuşmayı beklediği günlerde yer altında yaşamını sürdürüyordu. Güneş ışığına maruz kalmayan yüzü iyice solmuş, kemikleri zayıf düşmüştü. Fakat üstüne geçirdiği siyah pelerin bütün kimliğini ve benliğini gizliyordu. Yeni dünya masallarının siyah başlıklı kızıydı artık.
Historia~
Ağlamanın ve onca duygunun getirdiği ağırlığı üstünden henüz atmış olacak ki heyecan ve korkuyla ayaklandı.
" Başaramayacak! Bu sefer olmayacak, ikimizi de öldürecekler..."
Mektup zarfının içinden küçük, ince bir paket daha hışırtılı bir ses ile düşüverdi. İçerisinde garip kokulu bir toz vardı.Historia'nın burnunu kırıştırmasına sebebiyet verdi. Daha detaylı incelediğinde gözleri şaşkınlıkla üstündeki yazı ile buluştu
"Fare zehri"
Y.N-(Fare zehrinin yapısı hakkında hiçbir fikrim yok, aldırmayın güçlü bir zehir işte)
Birkaç dakika şaşkınlıkla karışık beraberinde korkuyu da sürükleyen bir hisle bakakaldı. Ymir şimdi bunu niçin göndermiş olabilirdi? Çalıştır saksıyı Historia...
Derken kağıdın kenarında küçük bir not daha ilişti gözüne.
''Kokusu rahatsız edici gelebilir ancak yiyeceklere katıldığında fark edilmiyor bile. Lütfen dikkatli kullan ve kendine ayrı bir tabak ayır, zehirli olanı yemediğinden emin ol.''
Burnunun ucundan zihninin en ücra köşelerine değin ölümü hissetti. Bu denli soğuk ve yakın olmasının acımazlığıyla yanıp kavrulan kalbi, kavuşma ve hüsran arasındaki ince ipte duruyordu. İkisinden birine bir milim dahi yanaşsa dengeler bozulur, bu küçük(!) oyunu her an anlaşılabilirdi.
''Anladım... lakin bu sefer sahnedeki kurt benim. Üzgünüm tavşanlar. Güvende değilsiniz.''
Sinirleri bozulmuş, başına bıçak misali şiddetli bir ağrı saplanmıştı. Güçlükle doğruldu :
''Akşam yemeği vakti...''.
''Acaba ne pişirsek; Zehirli bir yahni veya zehirli biftek. Tatlı olarak ölüm kokan bir tart nasıl olur? Harika!''
Kaderinin habercisi olan bir tutam ölümü elbisesinin iç cebine sakladı. Havanın soğuduğunu fark ettiğinde içeri girdi. Uzun koridorla kesişen holün sonunda yorgun gözlerle ona bakan bir Slyvia beklemiyordu.
+ Ah, iyice dinlendiniz mi hanımefendi?
- Eh, sayılır.
+ Akşam yemeği için ne arzu edersiniz? Hemen hazırlayacağız.
-Aslında... bugün yemekleri ben yapmak istiyorum. Ş-şey yani özel bir gün olduğundan değil. Bir minnet ifadesi olarak görün lütfen.
+HA? *gülümser*. Olur iş değil kraliçem. Ayrıca bıçaklar fazlaca tehlikeli. Sizi mutfağa sokamayız.
-Evet demeni beklemezdim zaten, siz de görev gereği bu şekilde eğitiliyorsunuz. Ama daha fazla rica dinlemeye tahammülüm kalmadı. Bırakın, ben yapayım.
+Tabii, siz daha iyi bilirsiniz. Bir şeye ihtiyacınız olursa hemen ses-
- Olmaz.
Güzel bir ziyafet olacak... ziyade olsun.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Okuduğunuz için teşekkürler. Emeğimin karşılığında bir oy ve yorumu çok görmeyin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-Yumikuri-[I Know I'm a Wolf]-
FanfictionDear rabbit, ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ My legs are getting weak. If you knew,that is blood on my teeth. So I'm telling you... You'll be safe with me. And rabbit my claws are down now, So don't be afraid. I could keep you warm. As long as you can just...