2.bölüm

24 0 0
                                    

Motorla ilgileniyorum. Ilgileniyorum dediğim sadece bakmıyorum parçalar topluyorum sonra onları birleştirip bebeklerimi elde ediyorum. Bazende direk satın alıyorum. Yarışlara katılıyorum. Dövüşlere katıldığımda oluyor. Bazen bile bile ölesiye dayak yiyorum. Sürekli kendimi tehlikeye atıyorum. Niye manyak mıyım kendime kastım ne ? Yada hala bi umudum var. Ölmek için. Ölebilmek için. Evet belki çok büyük hasarlar alabilirim ama ölemem en azından şimdilik. Onlar gelene kadar...

"Nehirr."

Ah İzel geldi. İzel benim ev arkadaşım, çocukluk arkadaşım, can dostum.Gerçeği bilen nadir kişilerden biri.
"Odamdayım İzel."
İyiki geldi yoksa düşün düşün yine kendi kendimi yiyecektim.

"Napıyordun bebeğim."

"Düşünüyordum."

"Ah Nehir hersey olacağına varır düşünmeyi bırak."

İzel haklıydı bu yüzden sessiz kalma hakkımı kullandım ve sustum oda anladı ve beni zorlamadı. Ve silkinme zamanı kendine gel Nehir çok yakında son bulacak herşey.

"İzelll hadi senin kafe ye gidelim."

İzelle ortaklaşa bir kafemiz var.İnsana huzur veriyor. Belkide kafeyi beraber gece gündüz çalışarak sandalyeleri bile kendimiz boyayarak yaptığımız için bana öyle geliyor. Elimize doğdu kereta.
Şimdi o yılları hatırlıyorum da lise sondaydık. Okul sınav telaşından bıkmıştık kendimize kaçacak bize özel bir yer istedik ki yaptıkta.
Diyeceksiniz parayı nerden buldunuz aileler yüzde onuna yardım etti oda zaten farkında olmadan bi kaç ihtiyaç için lazım diye biliyorlar. Geri kalanını başka sponsorlarımız var. Onları ikna etmek bizim için hiç zor olmadı. İnsanların düşüncelerini yönlendiren biri için ne tüm bunlar ne kadar zor olabilir ki ? Evet ben normal bir insan değilim. Kimine göre muhteşem kimine göre ucube olmama sebep olan özelliklerim var. Özelliklerimiz var. Tek değilim. Hiçbir zaman da olmadım. Benim gibi olan dünya da beşbinbeşyüz kişi var en azından bilinen duyulan. Diyeceksiniz baya kalabalıkmış. Aslında az bu koca dünya da okyanusun bir damlası kadarız.
Beş yaşıma kadar gayet normal bir çocukluk geçirdim yada ben beş yaşından sonrasını hatırlıyorum o yüzden bana öyle geliyor.
Bu konular uzun daha sonra ayrıntılı bi şekilde zaten değineceğim. Şimdi geçmişimden değil bugünümden bahsedelim.
İzele kafeye gidelim dediğim de hemen yola çıkmıştık ve Mercan'a geldiğimiz de saat üç civarıydı. Mercan bizim kafenin adı. Aslında kendileri siz ne isterseniz odur. Mercan üç katlı bir bina. Girişte sizi buram buram kokan kahve kokusu karşılar çeşitli çikolata kokuları ah şanslı iseniz Buse nin yaptığı şahane kapkekler. İsteğe bağlı bazen böğürtlenli bazen sırf çikolatalı bazense jelibonlu. Hangisi favorin derseniz ben tam bir çikolata hastasıyım. Mmm anlatırken bile ağzımın suyu aktı. Eğer bugün şanslı günüm ise çikolatalı kapkekler vardır.

Giriş kat turkuaz ve tozpembe tonları ağırlıklı tam İzel in zevki renkleri o seçti. Duvarlar da Salvador Dali nin tablolarından bir ikisi , beş tane iki kişilik şömine başı masa bunlar kışın yağmur da sığınmak için gelen çifte kumrular için bu kısım beni aşar buda İzelden o çiftlere jest. Ah tabiki şömine sadece çiftlere özel değil diğer şömine etrafında da 4 kişilik masalarımız bulunmakta. Niye iki niye dört kişilik derseniz buda izel in düşüncesi kendisinde çift sayı takıntısı var. Ama merak etmeyin kalabalık gruplar içinde yerlerimiz var. Kapının sol taraf boydan boya büfe müşterilerimiz kendi evleri gibi gelir istediklerini alır bazısı ise masaya siparişte bulunur bunlar sadece altarnatiflerimiz. Demiştim ya turkuaz ve tozpembe ağırlıklı duvarlar tozpembe ve sandalyeler masalarımız ise turkuaz. Her masada küçük bir saksı da nergiz , annemin en sevdiği çiçek bu yüzden tercihim.
Üst katta ise durum farklı burası restaurant olarak işlev gösteriyor. Duvarlar bebek mavisi masalar , sandalyeler beyaz. Duvarın biri komple cam. Manzara ise Ah İstanbul der susarım. Gelelim bahsettigim üçüncü kata. Üçüncü kat aslında zemin kat. Burası bar olarak işlev gösteriyor. Başta İzelle bu konuda anlaşamamıştık çünkü barda sorun çıksa üst katlar etkiler diye endişe duyuyordu haklıydı. Kafe ve restaurantın girişi ön kısımda bar ise diğer sokağa ait arka tarafta. Böylece bir binada iki farklı konsept oluşturduk. 6 senedir bir sorun yaşamadık kısaca artık endişe edecek bir durum yok. Zemin katta masalar siyah sandalye kırmızı. Duvarlar beyaz ama bu beyazlık pek belli değil çünkü dört bir yer sokak sanatı ile kaplı. İki duvarı biz zamanında yaptırdık hatta yaptık. Diğer iki duvarı sokak sanatına heves salmış isteyen her müşterimizin istediği üzerine boyaması için bırakmıştık. Ki suan hiç boş yer yok. Mercan'ı da artık tanıdığınıza göre benim prova için sahneye geçmem gerek. Ah bu prova mı ? Kafe kısmında canlı müzik yapıyoruz haftada birgün bende çıkıyorum.

" Mert hadi son bir prova yapalım."

"Ses sistemini ayarla geliyorum Nehir."

Mert bizim solist. Ah iyiki de bizim solist buranın dolup taşmasının ikinci sebebi ise Mert'in sesi ve görüntüsü birinci mi kim Busenin mutfakta yaptığı çeşitli lezzetler. Mert 1.80 boylarında sağ kolu boydan boya Kaplan dövmesi ile kaplı. Mavi gözlü, Saçı iki numara, sol kaşı çizik , sol kulak memesinde ilk bakışta küpe gibi gözüken aslında akrep şeklinde olan ufak bir dövme. Bu kadar bilgi yeter şimdi gelin biraz eğlenelim.

"Hazırrr. "

"Ne söylüyoruz fıstık."

İzel ; "Yine sevebiliriim!"

"İzel benim yerime cevap verdi hadi başlayalım."

Mert;

Darılmazsan bir sözüm var aslında Geçen akşam gördüğüm düş hakkında
Kimim kimsem yok bildiğim senden başka
Cesaretten mi korkudan mıdır yoksa
Yanımda olmasan da yaşıyorum madem

Ah yine sevebilirim hayatı
Ah yine bulabilirim aşkı
Ah yine duyabilirim sanki
İçimde çalan o şarkıları

Nehir;

Garip bir his dans etmek yokluğunla
Bütün dünya sanki bir pist altımda
Yerim yurdum yok anladım senden başka
Benzerinden mi korkuyor kalbim yoksa
Yanımda olmasan da kanımdasın zaten

Nehir - Mert ;

Ah yine sevebilirim hayatı
Ah yine bulabilirim aşkı
Ah yine duyabilirim sanki
İçimde çalan o şarkıları

Nehir ;

Ah yine sevebilirim hayatı
Ah yine bulabilirim aşkı
Ah yine duyabilirim sanki
İçimde çalan o şarkıları

Nehir - Mert ;

Ah yine sevebilirim hayatı
Bitti derken yine bulabilirim aşkı
Gitti derken yine duyabilirim sanki
İçimde kalan o şarkıları

İzel; " Bir Tuna Kiremitçi bir Yıldız Tilbe değilsiniz ama sizinde gideriniz var çocuklar."

Mert; " Öyle mi küçük hanım buyrun sizi alalım sahneye."

"Ah Mert çok isterdim ama bak Buse beni çağırıyor fırında kekim var."

Ah bu İzel alem kız yine yaptı yapacağını ve kaçtı. Fırında keki varmış. Müşteriye kek bırakmicak hepsini yiyecek yine.

"Ah Mert gitti kekler koş koş bi iki tane kap bize IZELL BIZE DE AYIR ah nasıl kandık biz buna hemde çikolatalıydı."

" Sende koş Nehir koş koş."

Ah merak etmeyin kekten yedim İzel gıcıktır ama söz konusu çikolatalı kek olunca bana kıyamaz ayırır. Bana dedim Mert'e demedim. Mmm ne var canım

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 02, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

NEHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin