Sinirler birazda olsun dinmiş yerini sakin bir köy havasına bırakmıştı. Polisler her yerde bu iki hırsızı arıyordu ama ne fayda. Geride ne iz bırakmışlardı ne de bir belirti. Kısacası hayvanı çalınan çok fazla zarara uğramıştı.
Gün geçtikçe daha çok umutlarını yitiren köylüler geçim sıkıntısından dolayı ne yapacağız, nasıl geçineceğiz diye düşünüp duruyorlardı. Mark herkesin bu durumda olduğunu görünce herkes ertesi sabah saat 9:30 da köy merkezine gelmesini ve bu çalınan hayvanlarla ilgili konuşma yapacağını söyledi. Herkes den olumlu cevap alan Mark biraz da olsa eve sevinçli gitti. Steve babasının bu halini görünce merakına yenilip sordu:
S: Baba. Bu halin ne? Herkes ne yapacağız, nasıl geçineceğiz diye düşünürken sen güle oynaya geldin. Üstelik İneğimiz çalındı. Nedir sevincinin sebebi?
Clara, Steve'nin babasına dediklerini duyunca o da geldi ve konuşmaya katıldı.
C: Evet, dedi. Nedir bu sevincinin sebebi?
M: Herkese ertesi sabah saat 9:30 da köy merkezinde hayvanlarla ilgili konuşma yapacağımı söyleyip orda olmalarını istedim. Hepsinden de olumlu cevap aldım. Bilirsiniz. Bizim köyde keçi gibi inat vardır ama yarın sabah herkes orada olacak. Bundan sevinç verici şey ne olabilir? dedi ve kapıya çıktı.
Ertesi sabah bütün hayvanları çalınan kişiler oradaydı ve Mark söze başladı.
M: Sayın BrownCity Sakinleri! Hepimiz mağduruz. Hepimizin hayvanı çalındı ve geçim sıkıntısı içine girdik. Böyle giderse polislerden de bir iz çıkmayacak. En iyisi el ele vererek hep beraber aramak olacak. Benimle var mısınız?, diye sorduktan sonra her bir ağızdan EVET diye bağırdılar ve hepsi evlerine döndüler.