Medya: Alexios
-BÖLÜM -1-
Ateş, eriyen kemikten ibaret olan bir beden ve beraberinde çıkan acı çığlıkları, Alexios'u tanımlayan kelimelerden sadece birkaçıydı. Bedenini siyah bir is bulamış, yarısı adeta yanmış ve kemikleri göze batacak şekilde öne çıkmıştı. Ateş bütün bedenini sarmıştı, kendinden arta kalan külleri ise görüntüsünün korkunçluğuna ek olarak etrafına yayılmıştı. Yanmış et kokusu burun deliklerini doldururken, derisinden parçalar yırtılarak soyuluyor, vücudunu terk ederek onu dayanılmaz bir acıyla baş başa bırakıyordu.
Kaynayan suda boğulurken, lav gibi sıcacık sular boğazından aşağı akarak iç organlarını yaktı. O kadar yoğun bir acıydı ki onu pençesine almış, gırtlağından yükselmek için çırpınan haykırışlarını yutturmuştu. Çektiği işkenceden başka bir şey düşünemiyor, muhtemelen küle dönmüş ciğerlerinden en ufak bir nefes bile alamıyordu.
Bedeninin alt kısmında, bir zamanlar saf kas ve deriden oluşan bacaklarından, geriye erimeye yüz tutan kemikleri kalmıştı. Vücudu diyebileceği hiçbir şeyi kalmamıştı. Son hücresine kadar yanıyordu ve belki de tüm bunlara rağmen ona en çok acı veren şey, vücudunun yaşadığı tonla zalimliğe karşı aşina olmasıydı. Defalarca yardım için çığlık atsa da kimse onu duymuyordu, duyamayacaktı da. O her zaman sonsuzlukta bir başına kalacaktı, yapayalnız...
Alexios kan ter içinde uyanarak, hışımla yatakta doğruldu. Kâbusundan, daha doğrusu lanetinden dolayı, görmüş olduğu görüntüler nefesini kesintiye uğratmış, yattığı yeriyse boydan boya terle yıkamıştı. Bedeni-çok şükürdü ki- tek parçaydı ama omzundan kalçasına kadar olan yara izi acıyla kemiklerine doğru baskı yapıyor ve tıpkı kâbusun da olduğu gibi haykırması için sınırlarını zorluyordu. Laneti peşini bırakmadan ona acı çektirmeye devam ediyordu. Ne uyanıkken, ne de uyurken rahat etmeye hakkı yoktu.
Sonuçta bu laneti hak etmişti. En azından Lucifer'a göre.
Gaddar babaları Lucifer'ın onlara verdiği bir armağandı, acı . Onaysa acıdan daha fazlasını vermişti, acı kelimesi aldığı lanetinin yanında ucuz bir espri gibi gözükmeden öteye gitmiyordu. Alexios terden sırılsıklam olmuş atletini odasının uzak bir köşesine atarak nefesinin düzene girmesi için bekledi. Ciğerleri yanık et ve sülfür kokusundan ziyade daha temiz ve ferah havanın şokuyla nefes kıtlığı çekmiş olsa da, birkaç dakika içinde düzelmeye, iştahla nefes almaya başlamıştı.
Kâbusu her zaman olduğu gibi gerçekçiydi, hatta gerçekçi demek yalan olurdu, düpedüz gerçekti.
O cehennem alevlerinde gerçekten, fanilerin de dediği gibi sapına kadar yanmıştı ve bu iğrenç laneti her uykuya dalma teşebbüssünü gösterdiğinde en doğal hakkıymış gibi rüyalarını kirletiyordu. Bedeni, en azından çektiği korkunç ızdırabı kabullenebilmeyi başarmışsa da, aklı korku ve panik ikilisinin arasında kalarak çalışmayı bırakıyordu. Laneti yüz yıllardır üstünde taşımasına rağmen her seferinde, ilk defa o alevlerde yanıyormuş gibi beyni onunla kurduğu irtibatı keserek sefaletiyle muhteşem bir randevu yaratıyordu.
En azından delirmediği için şanslıydı. Henüz.
Alexios geçirdiği birkaç dakika boyunca zifiri karanlıkta çektiği acısının bir nebze olsun azalmasını, öldürme hissinin verdiği hazzın yavaşça uzaklaşmasını bekledi. Ki bu onun için oldukça zordu, laneti onu kuşatarak her bir alanına acıyla tecavüz etse de, öldürme hissinin yarattığı muazzam haz, kanına verilen bir adrenalin misali asla eksik olmazdı.
O Lucifer'ın bir oğluydu, bir savaşçıydı. Öldürmek genlerinde vardı ve üstünde yarattığı etki göz ardı edilemeyecek kadar büyüktü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alexios : Omen Serisi 1
FantasyOmen Serisi -1- Fantastik İçinde #21 **Şeytan'ın kanını taşıyan birbirinden ateşli Omenlerle tanışmaya hazır mısınız?** Yaşamını lanetliyle boğuşarak, kabullenmeye çalışmakla geçirmiş kana susamış vahşi bir savaşçı. Alexios. Merhamet duygusu zayıf...