Alanna'nın Ağzından;
Geç kaldım! Geç kaldım! Geç kaldım! Bir yandan çantamdan ders programını çıkarmaya çalışırken bir yandan da koşuyordum. Önüme bakmıyordum ve bu benim birine çarpmama neden olmuştu.
Harry'nin Ağzından;
"Ne sikim yaptığını sanıyorsun?!" diye kükredim. Kafasını yerden ayırmadan özür diledi:
"Ö-özür dilerim. S-seni görmedim." Vay canına, o kadar mı korkutucuydum? Tam karşılık vermeye hazırlanırlen kafasını kaldırdı ve gözlerini benimkilerle buluşturdu. Okyanus mavisi gözleri hiç de yabancı gelmiyordu. Ama ismini bir türlü çıkaramıyordum. "Bir daha olmasın." diye dişlerimin arasından mırıldanıp yürümeye başladım.
------------------------------------------
Ders zili çaldığında sınıfa daldım. Sabah gördüğüm kız ön sıralardan birinde oturuyordu. Ben de arkaya geçtim. Koca götlü öğretmenimiz Bayan O'connel koca kıçını sallaya sallaya sınıfa girdi.
"Evet, çocuklar! Bu sene sınıfımıza yeni bir isim katıldı. Evet Alanna, bize kendini tanıtır mısın?"
Sandalyesini geriye itip yavaşça ayapa kalktı.
"Ee, şey, ismim Alanna Bolton." Alanna Bolton?
"Holmes Chapel'dan bu yıl Londra'ya taşındım." Şaka yapıyor olmalısın. "Annemi kaybettiğim için buraya gelmek zorunda kaldım."
Beynimde bir şeyler canlanmaya başladığında "Alanna." diye fısıldadım. Bu tüm sınıfın bana dönmesi için yeterli olmuştu.
------------------------------------------
Zil çalınca hızla kendimi sınıftan dışarı attım. Yalnız kalıp düşünmeye ihtiyacım vardı. Gerçekten o muydu? Gözlerindeki ışıltı hala sönmemişti ve bu, nedense bana onun o olduğunu gösteriyor gibiydi. Ama onunla konuşmadan önce o olduğundan emin olmalıydım. Omzumda bir el hissettiğimde arkama döndüm.
Alanna'nın Ağzından;
Hızla arkasını döndüğünde irkildim. Sınıfta adımı söylemesinin nedenini öğrenmek istiyordum. "Ne var?" diye sertçe çıkışması beni biraz korkutmuştu. Neden bu kadar kabaydı? Ne ben onu tanıyordum ne o beni. Sadece bir kere gördüğü birine bu kadar sert çıkışması saçmaydı. "Sınıfta," diye başlamamla onun bana "bugün konuşacak mısın?" diye bağırması bir olmuştunnbu çocuktan gerçekten hoşlanmamıştım. "Sınıfta neden adımı söyledin?" Sonunda sormuştum ve nedenini merak ediyordum. Bir nedeni olmalıydı. "Neyden bahsediyorsun sen? Adını falan söylemedim. Sana öyle gelmiştir." Tabi ki de adımı söylemişti. Kendi kendime sesler duyacak kadar delirmemiştim daha. "Söyledin işte. Duydum. Ayrıca sana sadece bir şey sordum. Sen ise bana, sanki sana kötü bir şey söylemişim gibi bağırıyorsun. Bu okulda daha ilk günüm ve sana, seni benden nefret ettirecek bir davranış yapmadım. Değil mi? Hem beni tanımıyorsun da. Neden bana bağırıyosun?" Bani bir süre inceledikten sonra "umarım seni tanımıyorumdur." dedi ve gitti. Ne gizemli bir çocuktu bu öyle.