"Kimki taşını sence kaça satabilirim?"diye bağırmıştı Hoseok. Dün gece ki konuşmadan sonra inanılmaz bir şekilde bize bağlanmıştı. Mutfakta yemek yaparken konuşmak cidden zordu. Ya yemeği yapacaktım ya da Hoseok'la konuşacaktım. Derin bir nefes verip "Çok ucuza satma." demiştim. Bugün alacaklılarla buluşacaktı. En yüksek fiyati öne sürene verecekti.
"Eun sen de onla gidiyorsun."demişti dedem. İsyan edercesine bağıracağım an Hoseok gelip kolumdan tutmuş ve beni kapıya kadar sürüklemişti. Ayyakkabılarımı giyip dışarı çıktığım da etrafa bakmıştım. Dağlık bir alanda yaşıyorduk. Komşularımızla birlikte ormanda yiyecek arayışı yapardık genellikle.
"Burdan inmek ne kadar sürer?"
"5-10 dakika da aşağı ineriz gibi."dedim başımla aşağı bakarak. Hoseok kafasını sallamış ve yavaş yavaş aşağı inmeye başlamıştı. Buraya çıkmak bir saat sürerdi. Ama inerken sanırım beş-on dakikadır, herhalde. Genelde evden dışarı çıkmadığım için ve üşengeçlikten dolayı asla bu merdivenleri inmemiştim. Şimdi ise merdivenlerden dikkatlice inmeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rules ⇨ Jung Hoseok
FanfictionBir yer var, Kimsenin unutamadığı, Katillerle dolu bir yer, Ve burada kurallara uymayan yok olur.