BİRGÜN

132 36 71
                                    

Sevgili okur,bu satırları okuduğunu göre kitabımı incelemeye ya da okumaya başlayacaksın demektir.Bunun için sana Teşekkür ederim.'Birgün' adlı çalışmamı okumanızı rica ediyorum.Okuduktan sonra değerlendirmeleriniz çok önemlidir.Çalılmamı parça parça sunacağım.Tam olarak bitirdikten sonra genel düzeltmeler olacaktır.

Göstermiş olduğunuz ilgi için Teşekkür ederim...Umarım keyifli ve kazançlı dakikalır,saatler yaşarsınız.!

Ben bir fidan dikiyorum,sulayıp yeşertecek olacak sizlersiniz.
Ne kadar büyük ve gür olursa,gölgesinde o kadar insanı muhafaza edecektir.

Esenlikler dilerim...

1
Sonbahar gecesinin sabahı...Gözlerim ağır ağır açılmaya başladı,penceremin kenarından giren ışık gözlerimi kamaştırmaya devam ederek,Güneş'in bana bu işkenceyi her sabah yaşatmasını düşünerek açtım gözlerimi...Sırtüstü döndüm.Gözlerim acıyarak,öylece tavanı seyretmeye koyuldum...Bu seyir bir süre devam etti.Tavanı seyrederken,aklımdan geçen onlarca düşünce...Biranda nasıl o şekilde orda oldular...Yataktan kalkdım ve pantolonum ayağımın altın da,Kapının önünde de duran gömleğimin arasından odadan çıktım..Uzun ve karanlık koridor da duvarlara tutunarak,elimi yüzümü yıkamaya koyuldum...Yüzümü yıkadıktan sonra,artık güne başlamam için,kahvaltı yapmaya hazırdım.Mutfağa geçip,dolabın kapağını açtım,karşımda yine korkunç bir manzara.Bir tabak zeytin,iki tane yumurta,ufak bir peynir parçası...Neyseki reçel ağzına kadar dolu...Masamın üzerine hepsini güzelce koydum,ocakta ısınan çayımın kaynamasını beklerken önümde ki manzarayı düşünmeye başladım..Bulunduğum bu yokluk içinde çırpınarak yaşamımı sağladığım hayat nereye kadar devam edecek.Sabah kahvaltım da diğer öğünüm de ne yiyeceğimi düşünerek yaşamayı ne zaman sonlandıracağım...Bu koca dünya da benim gibi insanlar,hatta daha kötüleri vardır düşüncesiyle,çayım demini almış.Bir bardak doldurdum,bardağımdan çıkan o mis kokulu demli çayımı alarak kahvaltıma başladım...Karnım doğmuştu ve artık güne başlamaya tamamen hazırım.Odamda ayağıma takılan pantolonumu,kapıda asılı olan gömleğimi giyindim.Aynanın karşına geçtim ve kendime evden çıkmak için son kez baktım...O bakışım da kendimi ilk kez görür gibi inceledim...Hergün kendini tanımaya çalışmaz mı insan.Bende öyle yaptım,o bakışta da tanımaya çalıştım.En ince ayrıntısına kadar yaptım,uzun uzun bakıp kendimce bişeyler mırıldandım...Ve saçlarımı düzeltip veda ettim aynada ki bana...Kapının önünde duran tezgahımı alıp,attım kendimi yaşamın içine..Hergün konuşulan milyonlarca insanın kelimelerini düşündüm.O an neler oluyordur hayatta diyerek...Ve sonra kendi yoluma düşmeye,bugünün kazancına bakmaya,karnımı doyurmak ve kalırsa biryerde içeceğim biramın parasını kazanmaya doğru...Her zaman gittiğim,şehrin en yoğun olan semtine,Düşler sokağına gitmek için her sabah otobüse bindiğim durağa doğru yürüdüm...Düşler sokağından bahsedeyim biraz...Orası birbirinden farklı insanların vakit geçirmeye geldiği,Çok renkli ve insanın içini ısıtan bir sokak.Orada ki duran herşey benim için çok değerli,heryerini çok net hatırlıyor,biliyorum...Sokağın başında duran,sokak satıcısının bilmesi gerektiği gibi.Düşer sokağına ilk geldiğim de dikkatimi çeken şey sokak lambaları olmuştu;sokağın lambaları çok parlak yanar her zaman...Herşeyi çok net ve temiz gösterir...Sokak lambası deyip geçmeyin..Benim için düşler sokağının en ince ayrıntıdır sokak lambaları..En başta müşterilerimi çok net gösterirler,gecenin karanlığında...
Çok geniş bir sokaktır,Kaldırımları mavi renkte,zamanla solmuş düşler sokağının mavi kaldırımları.Geçen yıllara rağmen mavi kaldırımlar hala can verir sokağa...Bence onun da sebebi sokak lambaları...Demiştim size sokak lambaları deyip geçmeyin..Soluk olan ne varsa,O lambalar o solukluğu alıverir hemen.Bazı zamanlar düşünürüm sokağa bakarak,ne zaman soluk benzimi aydınlatan bir sokak lambasını sahip olacağımı...Evet hayatım da belkide en büyük eksik bir sokak lambası...Beni ışıldatacak olan,gülüşlerimi gösterecek olan bir sokak lambası...Ah şu kelimeler yetmiyor sokak lambalarını anlatmaya...
2
Bana değer katan sokağıma gitmek için,gelen otobüse bindim.Şoförün uykusuzluğu her halinden belli ediyordu kendini,onu günaydın diyerek muavine otobüs ücretini vermeye geçtim...Cebimden çıkardığım 5 lirayı,bir kişi alırmısın dedikten sonra uzattım parayı..Muavin 2 lira para üzerini geri uzattı ve kolay gelsin sözlerimle arkada duran boş koltukların birine oturarak dışarıyı seyretmeye koyuldum..Neye baktığımı tam olarak bilmiyordum bile...Sadece öylece seyrediyorum,hergün geçtiğim sokakları.O ara cebimde li iki lirayı çıkarıp,bozuk paralar ile oynamaya başladım.İstemeyer kendimi insanların biryerlere geçmesinin ne kadar pahalı olduğunu düşündüm..Neden bu kadar zor bir hayatta,ulaşım bu kadar pahalı çınılarıyla.Biryerlere gitmeye korkar duruma gelmiştik,sokak satıcısı olarak konuşuyorum.Bu düşüncelerin hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini anlayarak vazgeçtim düşünmekten..Ve tekrar anlamsız bir şekilde seyrettiğim binalara,yollara,insanlara bakmaya devam ederek yolculuğa devam ettim..İneceğim durağa gelmek üzereydim.Ayağa kalktım,tezgahımı koluma takarak ineceğim kapının önüne geldim.Otobüsten indim..İner inmez saatime baktım.08.10 geçe otobüsten inmiştim.Düşler sokağına gitmem için 5 dk yürüme mesafesi kalmıştı.Her sabah yaptığım bu yürüyüşün artık ne kadar sürdüğünü biliyorum..Hergün yaptığım gibi yürümeye koyuldum,Ay büfenin önünde duran yaşlı dilenciye Günaydın sevgilerini bıraktık birbirimize..Ve sokağın başına geldim.Karşım da duran bozacı Ahmet ile selamlaştık..O her zaman benden erken gelir.Sabah erkenden insanların içini ısıtmaya..Onun yaptığı iş her zaman çok özel ve anlamlı gelmiştir bana.Sabahın ayazın da sıcacık yataklarını bırakan insanlara yorgan olur onun bozoları..Hatta soğumamış,İnsan bedeninin sıcağını alan yorganlar kadar sıcaktır..Ahmet; boozaaa,sıcak sıcak booozaaa diye tok sesiyle bağırarak,sıcak boyalarını satmaya devam diyordu..Onu izlerken bende tezgahıma yerleştirdiğim kitaplarıma düzgün duruyormu diye kontrol ettim.Ahmet seslendi;Fuat abii hayırlı işler,Kitapların hergün ki gibi tertemiz ve çok güzel duruyorlar.Ben bile bu çat pat okumam ile alıp okuyasım geldi diye seslendi..Onun bu samimi ve insanı mutlu eden konuşmasına gülümseyerek cevapladım:Bozaların sıcaklığı diline vurmuş Ahmet..(birbirimize bakarak sabah gülüşlerimizi,samimiyetin sevgisine bıraktık.)
Tezgahımın arkasına geçtim.Ve Düşler sokağından gelen değerli müşterilerimi beklemeye koyuldum.Şuan diyeceksiniz sabah sabah kitap mı satılır!Satılır,sabahın erken saatlerinden başlanır kitap satmaya.Benim için o kadar değerlidir işte kitap sarmak.İş çıkışına kadar(saat 18.00) sattığım kitap sayısı en fazla 5 tane olmuştur.Bazan hiç satmadığım bile olmuştur.Olsun bir tane kitap da satsam kar kardır.Hem benim için,hem kitabı alan müşterim için.Sabah beni insanların görmesi,bilmesi bile çok önemlidir benim için.Şunu düşünecektir,helal olsun sabahım bu erken saatin de kitaplarını tezgaha yerleştirip işine koyulmuş..Bilsinler istiyorum,benim bu işe ne kadar değer verdiğimi,görsünler istiyorum..Belkide sabah bu işi yapmamın tek amacı bile budur.Bunun için dahi kitap alan müşterilerim oldu benim.Benim için akşam 20 kitap satmaktan daha çok mutlu etti beni.

3
Yapılması gereken herşeyi yapmıştım.Tezgahımın arkasına geçtim.Tabiremi çıkardım,tozlanmış,çıkardığım bez ile üzerini temizleyip oturdum.Bu bekleyişin içerisin de yapmayı en çok sevdiğim işe koyuldum...Sattığım kitaplardan birini alarak okumaya başladım...Kitap Necip Fazıl Kısakürek'den."Bir Adam Yaratmak."
Ne hoş bir isim,ne anlamlı,ne derin düşüncelerini geçirdikten sonra kitabın akışına bıraktım kendimi..Hafif esen rüzgarın tınılarıyla...
Aradan zaman geçer...
-Müşteri:Günaydın...
-Fuat:(Okuduğu kitabın kaldığı yerine ayraç koyar.)Günaydın,nasıl yardımcı olabilirim?
-Müşteri:Sait Faik Abasıyanık'ın 'Semaver' adlı eserine bakıyorum,eliniz de var mı?
-Fuat:(Müşterinin gözlerine bakar,Çok zarif ve anlamlı bir bakışı olduğunu fark eder.Bu bakış kısa sürmüştür,Fuat hemen cevap verir.)Evet son bir tane kalmıştı,hemen göstereyim..
-Fuat:( Birtane kaldığı için rafa koymamış ve çantasından çıkarmıştı kitabı) Buyrun hanımefendi diyerek kitabı uzattı.
-Müşteri:(Kitabı alarak incelemeye başladı,kitabın içeriğinden çok,temizliğine,eksik sayfasının olup olmadığını kontrol etmeye başladı.)
-Fuat:( Gözlerin de bu kadar derinlik yatan hanımefendiyi,kitabı incelerken seyretmeye onda sanki üzerinde biryerde,gözlerimi çeken bir mıknatıs var düşüncesiyle devam etti bu seyir...)
-Müşteri:(Kitap incelemesi bitmiş,içeriğine bakmaması kitabı biliyor ve bilinç bir okur olduğunu belli ediyordu,mutlu bir ifade ile) Bu kitabı almak istiyorum...
-Fuat:(Kitabı satılmasının ve alan hanfendiyi tanımanın mutluluğu ile yüzünde özel bir gülümseme belirdi.) Küçük bir poşet çıkardı,kitabı aldı poşetin içine koyarak hanımefendiye uzattı.
-Fuat: Buyrun,borcunuz 10 lira.(Kitabı verirken gözlerini,gözlerinden alamıyor...Büyük bir şaşkınlık içerisinde yaşadığı duyguyu belli etmemeye çalışıyordu...)
Müşteri:(Fuatın uzattığı kitabı alır.Ve sahip olduğu kitabın sevinci ile birlikte,10 lirayı uzatarak...) Teşkkür ederim...Kolay gelsin der ve yoluna devam eder...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 03, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Başka ŞeylerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin