"B-ben mi?"dedim kekeleyerek.
"Evet,2 saat içinde orada olmamız gerekiyor ve bu kadar kısıtlı bir süre içinde senden başka birini bulamayız."dedi Justin.Sıkılmış görünüyordu.
Hızlıca düşündüm.Sonuçta başka seçeneğim yoktu,gidecektim.
"Tamam,o zaman ben evime geçip hazırlanmalıyım."
"Bu kadar kısa sürede hazırlanabilecek misin?"diye sordu Anthony,hala sanki benden çok fazla şey istediğini düşünüyor olmalıydı.
"Boşuna moda okumadım."dedim ve Anthony'e gülümsedim.
Justin'in evinden teşekkürler ile ayrıldım.Her ne kadar beni evime bırakmayı teklif etseler de kabul etmedim çünkü metro çok daha hızlı bir ulaşım yoluydu.Sonunda eve vardığımda Sebastian'ı uyurken buldum.Beni görünce görünce gözlerini açtı ve sonra uykusuna geri döndü.
Ona gülümseyip sırtını okşadım ve dolabımın önüne geçtim.Yaklaşık 20 dakikalık bir düşünme seansının ardından,neredeyse 3 ay boyunca para biriktirip aldığım Céline marka elbisede karar kıldım.Elbise tamamen beyazdı,kolları dirseklerime kadar geliyordu ve tek dekoltesi sırtındaydı.Elbiseyi giyip altına zümrüt yeşili sivri burun ayakkabılarımı geçirdim.Makyaj masama oturup önce saçlarımı maşaladım ardından dağnık topuz şeklinde topladım.Hafif bir makyaj yaptıktan sonra beklemeye başladım.Oyalanmak için Sebastian'ın boşalan kaplarını doldurdum ve tüylerini yastıklardan temizledim.
Telefonum çalmaya başladığında birden kalbim yerinden çıkacakmış gibi atmaya başladı.Kayıtlı olmayan bir numara arıyordu.Cevapla tuşuna bastım:
"Hazır mısın?"Justin'in sesi sabırsız geliyordu.
"E-Evet."
"Aşağıda bekliyorum."
"Tamam."deyip heyectandan telefonu suratına kapattım.Krem krengi küçük pörtföy çantalımı ve kabanımı alıp kapıyı kilitledim.Merdivenleri inip apartmanın kapısını açmadan önce derin bir nefes aldım.
Gümüş rengi ve oldukça pahalı olduğu her halinden belli olan bir spor araba girişte bekliyordu.Yanından geçen insanlar şaşkınla arabaya bakıyor ve içinde kimin olduğunu görmeye çalışıyorlardı.Hızlıca yürüyüp arabanın içine girdim.
"Hey."dedi bana bakarak.
"Hey."gülümsedim.
"Bak senden fazla şey istediğimin farkındayım,maaşına ekleme yapacağım."
"Bunu para için yapmıyorum Bay Bieber,iyi bir çalışan olduğum için yapıyorum."
"Justin de lütfen."bunları söylerken arabayı çalıştırdı ve gaza asıldı.
"Tamam Justin."dedim elim hızlıca emniyet kemerine giderken.
"Peki nereye gidiyoruz?"diye sordum sessizliği bozarak.
"Davet şehrin dışında olan bir alanda yapılacak."
"Müzik açabilir miyim?"
"Keyfine bak."dedi omuzlarını silkerek.
Radyoyu karıştırıp güzel bir şeyler bulmaya çalıştım.Sonunda Tom Odell çalan bir radyo bulduğumda durdum ve sesini açtım.Fark etmese Justin'de kafasını sallayıp,şarkıyı mırıldanıyordu.Ve sesi kesinlikle çok hoştu.Ona gülümserken beni farketti.
"Ah,şey bende Odell'i severim."dedi gülümseyerek.
Sonunda davete geldiğimiz zaman Justin benden önce davranıp kapımı açtı ve elini uzattı.Bu kadar kalabalık bir yerde bana kaba davranamazdı ve ben buna içten içe seviniyordum.Kabanımı çıkartıp arabaya bıraktığımda arkamda Justin'in sesini duydun.
"Sen.. oldukça hoş görünüyorsun."dedi beni baştan aşağı süzerek.Gözlerini bedenimde böyle dolaştırmasından utanarak bacaklarımı hareket ettirdim.O da oldukça yakışıklı gözüküyordu ama onu zaten ben giydirmiiştim.Ve tabii ki hoş göründüğünü söylemeyecektim çünkü zaten tavan yapmış egosunu biraz daha pohpohlamaya gerek yoktu.
"Teşekkür ederim."dedim uzattığı koluna girerken.
Davet büyük bir kır evinin arka bahçesindeydi.Etraf beyaz tüller ile süslenmişti.Bahçede isteyebileceğiniz her türden çiçekle donatılmıştı.Laleler,lavantalar,güller,orkideler...
Ufak kamelyanın içine girerken bir gazeteci bize yaklaşıp fotoğrafımızı çekip çekemeyeceğini sordu.Justin başıyla onaylayıp elini belime yerleştirdi ve beni kendine çekti.Elinin dokunduğu yer alev almıştı.Bana bu kadar yakın olması başımı döndürüyordu ve erkeksi parfümünün kokusunu alıyordum.Kameraya gülümseyerek baktıktan sonra bir kaç gazeteci daha yaklaştı ve izin istedi.Sonunda dağıldıklarında gülümseyip belimi serbest bıraktı ve kafasını kulağıma yaklaştırdı.
"Eğer yiyecek bir şey istersen büfe orada,benim Mark Walters ile görüşmem gerekiyor."dedi
Başımı sallayıp büfeye doğru yöneldim ve yanımdan geçen garsondan bir şampanya aldım.
Yiyeceklere baktım,midem boştu ama canım bir şey istemiyordu.Partide ki insanların üzerinde göz gezdirirken Justin'nin bir adamla konuştuğunu gördüm.Yanında bir kız vardı ve kız sürekli elini omuzuna koyup kulağına bir şeyler fısıldıyordu.Justin kızın dediklerine gülümserken bakışlarımı onlardan çektim.Midem bulanıyordu ve yakacağını bile bile,bir dikişte elimde ki şampanyayı içtim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umursamaz (Justin Bieber FanFiction)
FanfictionKalbi kırılmış ve hayatına darmadağın bir şekilde devam eden Justin,ona iyi gelen bir şey buldu;Eva. Birlikte olmamızın sebebi aynı ya da farklı olmamız değildi.Sebep birlikteyken olduğumuz şeydi.Uyumluyduk ve birbirimiz için yaratılmıştık.