Nolur ne olmaz siz hikayeyi bir baştan okuyun belki vote vermemişsinizdir.
***Soo Ri bavulunun üst taraflarında ilk gördüğü kıyafetleri alıp giyinmeye başladı. Bavulunu çoktan toplamış, memleketi Cheonan'a biletini çoktan almıştı. Son zamanlarda yaşadığı onca şey ona ağır gelmişti. Hem ailesini görmeyeli uzunca bir zaman olmuştu. Annesinin sarılışını babasının komik olmayan ama ortamı ısıtan esprilerini özlemişti. Şuan ise Seok Jin'i son kez görebilme hüznüyle doluyordu.
Altındaki pijamayı çıkartıp tam şortlarından siyah olanını giyecekken sağ tarafındaki perdenin bir miktar açık olduğunu gördü. Açık olan kısma baktığında ise siyahlar içindeki Seok Jin'in ona doğru baktığını farketti. Sorun şu idi ki; Soo Ri'nin altında hiç bir şey yoktu. Soo Ri'ye yakalanan Seok Jin hiçbir şey yokmuşçasına hemen arkasını dönüp kendincene gülümsemeye başladı. Hoşuna gitmemesi imkansız olan o sahne, asla aklından çıkmayacaktı.
Soo Ri perdeyi kapattıktan sonra hızlıca giyinip biraz bekledi. Utandığı, yanaklarının adeta nar rengindeki kırmızılığından belli oluyordu. Yüzüne bir iki defa su çarpıp merdivenlerden aşağıya indi. Derin bir nefes alarak kapıyı açtığında papatyaları seyreden kadim dostu Seok Jin'le karşılaştı.
"Hoşgeldin."
Kafasını papatyalardan kaldırmadan konuşan Seok Jin'e karşılık onu süzen bir Soo Ri vardı. İkiside simsiyah giyinmişti. Sanki gecenin karanlığıyla kamufle olmak istermiş gibi...
"Hoşbuldum."
Tatlı ses tonu sayesinde Soo Ri'ye dönen Seok Jin daha demin olanları hatırlayınca gülmeden edemedi.
"Neden gülüyorsun?"
Yüzündeki alaycı ifade yerine birden bire ciddi bir ifadeye dönüşünce Soo Ri, Seok Jin'in çok iyi bir oyuncu olduğu kanısına vardı.
"Hiç."
Kısa ve sinir bozucu sessizliği bozan ilk taraf Soo Ri olmuştu.
"Neden geldin?"
"Ah evet."
Seok Jin kendinden emin bir şekilde gögsünü germiş boğazını temizleyerek konuşmaya başlamıştı.
"Buraya seni çağırdım çünkü sana anlatacaklarım var, yani, evet, öyle."
Soo Ri, soğuk rüzgarın açıkta kalan bacaklarına değip geçmesi ile ürperirken Seok Jin'in diyeceklerini merak etmeye başlamıştı.
"Imm... Dinliyorum."
"Eh, şey arkanı dönsene bi."
Soo Ri verilen komuta bir robot gibi uyarken ellerini kollarında birleştirdi ve beklemeye başladı.
Kısa bir süre sonra omzundan dürtüklendiğini hissederek arkasını yavaşça dönmesi ile sinirlenmesi bir oldu.
"BENİM PAPATYALARIMI NEDEN KOPARIYORSUN?!?! BİTTİN SEN!"
Seok Jin istemsizce adımlarını geriye doğru atarak koşmaya başladı. Elindeki papatya çoktan uçup gitmişken o şuan sadece can derdindeydi. Soo Ri ise konu değiştirme. Tabii normalde papatyalarının koparılmasına kızardı ancak Seok Jin'e pek kızması mümkün değil.
Bir süre kovalama devam ederken sonlara doğru Seok Jin biraz daha yavaşlayarak Soo Ri'nin dengesini kaybedip üzerine düşmesine neden oldu.
Oldukları durumdan bir tek rahatsız olan Soo Ri idi. Seok Jin'in bu durumdan oldukça memnun olduğu dudaklarının kıvrımından ve ellerini Soo Ri'nin beline sarmasından belliydi. Soo Ri kaşlarını çatmış ağzı açık bir şekilde hareketsiz duruyordu. Seok Jin, söylediği şey ile Soo Ri'nin yüz ifadesi daha çok şaşkınlığa büründü.
"Seni seviyorum."
"..."
Cevapsız, aynı yüz ifadeleri eşliğinde süren gene o sinir bozucu an üzerine Seok Jin dediğini tekrarladı.
"Seni seviyorum."
"..."
Hala cevap gelmezken Seok Jin aklına gelen yöntemle cevabın geleceğini kendince kesinleştirmişti.
"SENİ SEVİ-"
Sözünü kesen şey ise Soo Ri'nin dudakları olmuştu.
Aşk ve şehvet ile öpüşüyorlardı.
****
HHAHAHAHAHAH BİTTİ HSHAHAHAHA ÖPÜŞTÜRDÜM NİHAHAHAHKafama estiği zaman iyi bir final konuşması yayınlarım bilirsiniz harika bir yazarım ve bir sürü okuyucum ve fanım var. Hatta fansitem bile var bilmiyonuz mu aa
ŞİMDİ OKUDUĞUN
daisy // kim seokjin
Short Storydaisygirl : Papatyalarımın fotoğraflarını çekmesen artık? Senin yüzünden sulayamıyorum. handsomeboy : Ben naptım? Fotoğraf alt üstü. daisygirl : Boş versene sen. Bir daha fotoğraflarını çekersen polise söyleyeceğim. handsomeboy : Yemedik çiçeğini ya...