Genel olarak bu düzene alışmıştım aslında.
Sabahın erken saatlerinde (okul başlamadan 1 saat önce oluyor...) okula gelmiş olurdum. Çünkü sen sabahları kütüphanede kahveni alarak bir şeyler yazmayı çok severdin. Eh ben de seni izlemeyi ve bir de fotoğrafını çekmeyi.
Çok büyük bir sorun olmadıkça bu aksamazdı.
Fakat o gün bir şeyler ters gitti işte. Aslında tam olarak ters denemez, olması gerektiği gibi değildi o gün olanlar.
Yine sabahın erken bir vaktinde kütüphaneye gelmiş ve seni bekliyordum.
Gelmedin.
O gün okula uğramadın bile.
Tanrı şahidim, meraktan ve korkudan ölecek haldeydim Yoongi.Ertesi gün yüzünde morluklarla bir elin sargıda seni bahçedeki banklarda otururken bulmuştum.
Donuk bakışlarla etrafa bakıyordun. Yanına gelmek istiyordum. O gün yapacaktım işte, nereden geldiğini bilmediğim bir cesaretle konuşacaktım seninle.
Yavaş adımlar ile senin oturduğun banka yürüyordum. Daha sonra, daha sonra yanına bir kız geldi ve sana sarıldı. Adımlarım durdu. Sargılı eline dikkat etmeden tuttu ellerinden, bir şeyler anlatmaya başladı. Büyük bir ilgiyle dinliyordun onu.
Sonra kendime boşver Jimin dedim. Boşver. Ne bekliyordun ki? Sen kimsin ve ne yapacaktın?
Sonra hızlı adımlarımla okulu terk etmiştim ve kimde nereye gidiyor olduğumu sormamıştı.
Ben bu'ydum Yoongi. Bu kadardım.
Senin dengin değildim,
hep bu yüzden kaybettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni kaybeceğimden korktum oysa sen hiç benim olmadın > yoonmin
NouvellesÇok sevdim fakat çok cesaretsizdim.