Ölüler katil olamazdı..
Yaşayanlar ölümü tatmış olamazlardı..
Ne bir ölü yaşamayı arzulayabilirdi..
Ne de bir ölümsüz ölümü..
Ölüm birini esiri etmişken birine yaklaşmaya cesaret edememişti. İki farklı kalbi bir olmuşken ayırmış ve onları en uzak iki noktaya çekmişti. ÖLÜM ve YAŞAM arasındaki o uzun çizginin iki farklı ucuna...
"Seni özledim ölümüm"
"Seni özledim ruhum."
01/01/2017 ARA SOKAK
Küçük kar taneleri gökyüzünden pamuklar gibi düşüp olduğu yerde ya diğer tanelere katılıyor yada eriyip gidiyordu. Cama yapışan kar tanesini takip ettiğim gözlerim şahit olmayı hasretle istediğim bir sahneyi bana sunmuştu.
Küçük bir yılbaşı ağacını süslemiş ardından sıcacık yemeklerini yemek için sıradan bir masaya oturmuş minik aile. Özlem duyduğum sahne artık canımı yakmaya yetmiyordu. Olduğum yolda yürümeye devam etmeliydim karşıma ne çıkarsa çıksın artık üzülmemeliydim. Sıkışıp kaldığım bu dünyadan bir an önce kurtulmalıydım...
01/01/2017 BÜYÜK KÖŞK
Gözlerinizi açtığınızda görebileceğiniz gerçekler bazen ürkünç olsada bazen mutluluk dolu olabilirdi. Böyle olmasını bende isterdim ama elimde olan tek şey ürkünç ruhlardı. Bir ruh gibi yaşarken aynı zamanda baş etmem gereken diğer ruhlar. Yataktan çıkıp elimi yüzümü yıkamak için banyoya ilerledim. Akan suyla yüzümü yıkadıktan sonra aynada karşılaştığım görüntüyle umursamazca göz devirdim.
"Sana buraya gelme demiştim!"
"S.Sen beni nasıl gördün?"
"Hadi ama her gün aynı bahaneyi kullanmaktan vazgeç!"
"Peki sakin ol tatlım sadece biraz acıkmıştım."
"Ah çok üzgünüm. Kesinlikle bir hayaletin mutfağıma gidip yemek yemesine izin vermeliyim değil mi!?"
"Beni görmek senin suçun eğer beni görmeseydin böyle olmazdı!"
"Evimden defol!" Ortadan kaybolan lanet kadından sonra mutfağa geçip bir şeyler atıştırdım. Hayaletler benim dünyamda vardı. Onlar gerçekten vardı. İletişime geçer hatta çoğu zaman onlarla dövüşürdüm. Neden gördüğüm konusunda en ufak bir fikrim olmadığının yanısıra onların neden burada sıkışıp kaldıklarını öğrenemiyordum. İşte bu hikayenin başlangıcı bu sorulardı.. Onlar neden var ve ben buna neden an be an şahit olmalıyım??
Bilgisayarımın başına geçtiğimde öncelikle çalan telefonuma cevap verdim.
"Söyle menejer."
"Hikayenin yeni bölümünü bi an önce göndermeni istiyorlar."
"Bu akşam ellerinde olacağını söyle."
"Ayrıca yine seni görmek istediklerini söylediler."
"Ve bende yine kimliğimi gizli tutmak istediğimi söylüyorum eğer böyle devam ederse başka biriyle anlaşma yapacağımı söyle onlara." Cevabını duymadan telefonu kapatıp hikayedeki son kontrolleri yaptım. İnsanlar göremediklerini merak ederler ona ulaşmak için her çabayı harcarlar. Merak onların içini kemirirde kemirir. Sonunda gördüklerinde ele geçirdikleri şey için mutlu olurlar belki. Bir süre sonrada gizemi kalmayan heyacanı biten şeyler onlara sıkıcı gelmeye başlar, sıkılır,bıkar ve terk ederler. Gizemli bir yazar ne kadar sevilir bilmiyorum ama gizimli bir yazar ve gizem dolu bir hikaye insanların merakını ve içini kemireni ortaya çıkarır. Çünkü insanlar her zaman göremediklerine aşıktır.
"Abii!!" Küçük kız kardeşimin sesiyle odasına yöneldim. Yatağının köşesine sinmiş karşısındaki duvarı izliyordu.
"Prensesim."
"O..orada biri var sesini duydum gerçekten abi."
"Sakin ol güzelim şimdi sen mutfağa gidip masaya koyduklarımı ye abin bununla ilgilenip gelicek." derken arkamdaki hayalete baktım. Yaşlı herifin tekiydi ve benim kardeşim zihin okumasının yanında onların düşüncelerinide okuyabiliyordu. Dünyada farklı insanlar vardı ve bu insanlar sadece birbirlerine tutunabilirlerdi. Tıpkı kardeşim ve ben gibi. Arkamı dönüp herife baktım.
"Kardeşimi rahatsız etme hakkını sana kim verdi şerefsiz herif!"
" Sen az önce bana şerefsiz mi dedin cesur çocuk. Şu lanet insanlar her zaman egolarıyla ayakta kalıyorlar."
"Ego? Bir hayalet olarak günümüz kelimeleriyle fazla ilgilisin bakıyorumda."
"Buradan nasıl kurtulabilirim? Biliyorsan söyle lütfen!"
"Bilmiyorum ve sen şuan evimden defoluyorsun." Kaybolan herifle birlikte bende mutfağa geçtim. Sürekli olan olaylar alışkanlık yapmış olacakki sakince hazırladıkladımı yiyordu.
"Hallettin mi?
"Evet sen yemeğe devam et."
"Abi okulda bir toplantı olacağını söylediler. Gelebilir misin?" Umarım.
"Tabi ki ne zaman?"
"Yarın saat 12 de"
"Orada olacağım tatlım."
Sürekli ve sürekli ortaya çıkan sorunlar vardı. İnsanların sürekli ilgilenmesi gereken bir sorun! Yapılması gereken bir iş, bakılması gereken bir çocuk, uyulması gereken kurallar ve yaşamak. Bir insanın sorumlulukları bitmek bilmeyecek kadar fazlaydı. Yine de insanlar yaşamayı neden tatlı buluyordu. Neden insanlar ölmekten bu kadar korkuyordu? Ölüp tüm sorunlardan kurtulmak varken yaşamak neden bu kadar haz duyulan bir şeydi insanların gözünde. Her gün ne ile karşılaşacağını beklemek mi eğlenceli olan? Yoksa bugünlükle karnımız doydu demek yeterli miydi?Vardı.. Her zaman istenilen daha fazlası vardı..
@blackslayer
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM VE RUH
Mystery / ThrillerÖlüme giden yol yaşama gidenden daha kestirmeydi. Fakat kimse ölümü tadana kadar yaşamın güzelliklerini fark edemezdi. İntihar hiçbir zaman çözüm değildi ama bir kurban ölümünün intikamını almaya hak kazanabilirdi. Yinede bu hiç kimseye bir hayatı...