ParkDooly: Ne zaman
söyleyecektin?MinGi : Neyi?
ParkDooly: Benden sakladığın
şeyiMinGi : Senden ne
saklıyormuşum?Anlamıyorum açık
konuşur musun?ParkDooly: Yoongi bugün
senin apartmanına geldiğimde
annen ile karşılaştımMinGi : Siktir ne?
Annem mi?
Annem buraya mı gelmiş?
ParkDooly: Konumuz bu değil
YoongiKonumuz senin nişanlı
olmanMinGi : Ne?
Ben mi nişanlıymışım?
ParkDooly: Annen beni
arkadaşın sanıp içeriye
aldı ve nişanlın olan
'kız'dan bahsettiNe yani ?
Bir bayanla nişanlı
mısın?MinGi : Hayır tabiki
Saçmalama!
Annem büyük ihtimalle
evlenme yaşımın geldiğini
düşünerek kendi kendine
karar almışBen kimseyle nişanlı falan
değilimParkDooly: Sana inanayım mı?
MinGi : İnan tabi!
Annem neredeyse her sene
böyle bir vaka ile gelirParkDooly: Peki senin
erkeklerden hoşlandığını
biliyor mu?MinGi : Biseksüel olduğumdan
bahsetmiştimİnanmamış, kendimi yazdıklarıma
kaptırdığımı söylemişti ama
sonuç olarak söylemiştim .Önemli olan bu değil Jimin
Ben nişanlı falan değilim
ParkDooly: O zaman aşağıya
inip beni üzdüğün için özür
dilemelisinMinGi : Burada mısın?
ParkDooly: Evet
Yan binadaki kafedeyim
MinGi : Geliyorum
- - -
Yoongi kendisini vızır vızır işleyen çalışanların olduğu binadan dışarı attı. Adımlarını hızlandırıp kafeye ilerlerken sevgilisini üç gündür görmemesi yüzünden ne kadar özlediğini düşünüyordu. Kafeden içeriye adım atıp yoğun kahve kokusuyla karşılaştı ve hızlıca etrafı taradı. Sonunda aradığı kişiyi en arka masalardan birinde gördüğünde adımlarını oraya yöneltti. Yaklaştıkça daha da belirginleşen sevgilisinin pembeleşmiş yüzü ile kaşları çatıldı.
O ağlamış mıydı?
Adımları daha da hızlanırken sonunda sevgilisinin yanına ulaştı ve karşısındaki boş yer yerine yanına oturmayı tercih ederek küçüğünü ittirdi. Jimin ağladığı gerçeğini saklamayarak büyüğüne baktı ve dolgun dudakları gülümsemek için gerildi. " Ağladın mı yoksa sen ? " Yoongi elini Jimin'in yanağına yerleştirip baş parmağını yanağında hareket ettirirken sordu. " Evet " dedi Jimin gözlerini devirirken, " Sevgilimin nişanlı olduğunu öğrendiğimde yapılacak en doğru şeyi yapıp ağladım "
Yoongi, Jimin'in cümlesine karşılık elini yanağından çekip küçüğünün alnına fiske vurdu. Jimin sızı ile elini alnına koyup acıyla inledi. " Ya hyung!" mızmızlanarak büyüğüne kirpiklerinin altından baktı, " Beni öpmen gerekiyordu dövmen değil !"
Yoongi gülümserken kendisine doğru gelen görevliyi farketti. Eliyle gelmesine gerek olmadığını ima ederek görevlinin geri dönmesine sebep olduktan sonra halâ kendisine bakan küçüğüne döndü. " Demek öpmem gerekiyor " dedi yüzündeki gülümsemeyi silmeden, " Ya nişanlım görürse ? " . Jimin kızgınlıkla büyüğünün koluna vurmaya başladığında Yoongi'nin gülümsemesi kahkahaya dönüşmüştü.
Hızlı bir hareketle küçüğünü kolları arasına alıp kendine yasladı. Alınlarını birbirine yaslayıp gözlerini kapattı. Bu yaşına kadar bu kadar huzurlu olduğu hiç bir an olmamış gibiydi. " Jimin " fısıldadı Yoongi, " Seni seviyorum " . Jimin büyüğünün fısıldaması ile neredeyse titreyecek kadar heyecanlanmıştı. Pasifler gibi davranması normal değildi ama büyüğünün bu hareketleri hoşuna gidiyordu. Yoongi alnını küçüğünün alnından çekip dudaklarını birleştirdi.
Jimin büyüğünün hızlı atağı ile ne yapacağını ilk bir kaç saniye kestiremese de bir süre sonra ellerini boynuna yerleştirip karşılık verdi. Jimin büyüğünü seviyordu. Neredeyse çoğu özelliğini bilmediği biriyle düşünülmeden başlanılmış bir ilişkiydi bu. Yoongi'nin çok sinirliyken nasıl olduğunu , gece uyumadan önce yapmayı sevdiği şeyleri ya da boş zamanlarında hangi televizyon programını izlediğini bile bilmiyordu. Ama bunlar sorularak öğrenilmesi gerekilen şeyler değildi. Jimin bunları yaşayarak öğrenmeyi seçmişti.
Yoongi'nin dişlerini Jimin'in alt dudağına geçirmesi üzerine Jimin'den çıkan kısık inlemeyle dudaklarını ayırdı. " Tanrım " dedi Yoongi nefes nefese küçüğünün dudaklarını izlerken. Jimin ellerini büyüğünün boynu boyunca sürterek yanaklarına kadar getirdi. " Yoongi " dedi sesindeki sinsi tonu saklama gereği duymadan " Yatakta ben üstteyim "
+