BTS - DNA❤
Multi: Adrien Agreste
Marinette
Bu kişi tabiki de meşhur model Adrien Agreste'ti. Burada ne arıyordu? Ah, kimi kandırıyorum? Tabiki de beni arıyordu. Ve bilerek buraya gelmişti. Geri döndüğünü burada herkese göstermişti.
Hala ona şaşkın şaşkın bakarken o ise direkt gözlerime bakıyordu. Yüzündeki sırıtmasıyla. Şu an ne kadar çekici göründüğünü anlatmama gerek yoktur herhalde.
Hala ona bakarken, kalbimin teklemesine sebep olacak birşey yaptı. Bana göz kırptı. Ağh! Şu an tüm ilgiyi üzerine çekmekten başka birşey yapmıyordu.
Bildiğin, benim sergime sabotaj yapıyordu. Ben varken bunu yapamazdı. Burada olmaması lazımdı. James'in kolundan çıkıp, hızla ona doğru ilerlemeye başladım.
Bu hareketime karşılık yüzündeki gülümseme daha da genişledi ve o da bana doğru ilerlemeye başladı.
Aramızda bir adımlık mesafe kalınca ikimiz de durduk. Sadece birbirimizin gözlerine bakıyorduk.
Sağ elimi tuttu ve eğildi. Ne yapacağını kestiremiyordum. O ise yumuşacık dudaklarıyla elimi öptü. Tabi aynı anda da etrafa birçok flaş patladı. Birkaç saniye sonra geri çekildi ve elimi bıraktı.
"Seni yeniden görmek güzel leydim."dedi gözlerimin derinliklerine bakarak. Bir sürü gözün üzerimizde olduğunu hissetmemek imkansızdı. Bilerek yapıyordu.
Yumruklarımı sıktım. Hızla kolundan tutup peşimden sürülemeye başladım. Ondan gelen sesli bir gülme sesi ilişti kulaklarıma. Aldırmadım ve hızla yukarıdaki merdivenlere yöneldim. Sesini çıkarmadı ve peşimden geldi.
Karşıma çıkan ilk odaya girdim ve onu içeri ittirdim. Ardından da kapıyı kilitledim.
Burası bir toplantı salonuydu. Bayağı genişti ve oldukça büyük bir masanın etrafında da deri sandalyeler vardı. Bir duvar ful camdan oluşuyordu. Oda, camdan vuran ay ışığıyla birlikte loş bir ortam oluşturuyordu. Sakince ve insanlardan uzakta olan tek yer burasıydı. Rahatça konuşabilirdik.
Arkamı dönmemle kapıya yapışmam bir oldu. Ne ara dibime girmişti anlamamıştım bile.
Eğildi. Bir elini kapıya yasladı, diğer elini de belime koyup beni kendisine yapıştırdı. Vücutlarımız birbirine değiyordu. Kızaran yüz ifademe karşılık sırıttı. Bir süre sonra sırıtması kahkahaya dönüşmüştü. Anlamsızca suratına bakıyordum sadece.
"Neye gülüyorsun sen?" dediğimde gülmeyi kesti ve tekrar gözlerime odaklandı. Sırıtması hala yüzündeydi. Ağız kasları ağrımıyor muydu bu çocuğun?
"Benimle yalnız kalıp, yaramazlık yapmak için daha güzel yerler biliyorum Mari."
Utanmamalıyım. Bilerek yapıyor. Benimle oynuyor sadece.
İçimden birçok bu tür sözcükler geçiyordu. Ne kadar bilerek yaptığını bilsem de istemsizce birazcık kızarmıştım. Ama yumuşamak yok!
"Şu geçen beş senede karakterin de bozulmuş Adrien. Baksana yerlerde sürünüyor." diyerek gözlerimi yerde gezdirdim alayla.
Laf sokmuştum. Evet biliyorum, harika laf sokuyorum.
Gözlerimi onunkilerle buluşturunca gözleri parladı. Dudaklarını ıslatıp konuştu.
"Bu karakteri sen bozdun Prenses." diyip tebessüm etti. Camdan vuran ay ışığı dudaklarına ve yüzüne vuruyor, hoş bir görüntü yaratıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
5 Years
FanfictionAdrian ile Marinette 16 yaşında akumalanan birinin yol açtığı bir kaza yüzünden birbirlerinin kimliklerini öğrenirler. Bu olaydan 1 hafta Mari odasında bir mektup bulur. Adrian'ın veda mektubudur bu mektup. Adrian arkasında sadece bir mektup bırakar...