Bakıcı

20.5K 1.7K 1K
                                    

•Sınır 340 vote. Bol bol yorum yapmayı unutmayın lütfen, yeni bölümde görüşmek üzere 💕

"Çorban geldi." diyerek neşeli bir şekilde odaya giren Sehun'la göz devirmek istemiştim. Yaklaşık bir saattir mutfaktaydı, çorba ısıtmak için kibrit falan mı kullanmıştı acaba?

"O kadar uzun süre mutfakta ne yaptın?" diye sorduğumda çektiği sehpanın üstüne çorbayı ve kaşığı koydu. "Yemeğini ye ve çok ses çıkarma. Hastasın diye sana uzun süre katlanacak değilim." dediğinde şaşkınlıkla gözlerim büyümüştü. "Ne?"

Kendi kendine güldü. "Şaka yapıyorum, hadi çorbanı iç." diyerek karşı koltuğu oturduğunda iç çekerek kaşığı elime aldım, hastayken itaatkar oluyordum herhalde.

Çorbadan bir kaşık dolusu içtiğimde, gerçekten kulaklarımdan alev çıkacak sanmıştım. Mecazi anlamda değil, gerçek manada. Çorba o kadar acıydı ki dilim uyumuştu. "Sehun bu ne?" diye zorla sorduğumda şaşkın bakışlarını suratıma dikti. "Çorba?" dediğinde göz devirdim. "Bana su falan bir şey getir, yanıyorum."

Dilimi çıkarıp hava almasını sağlamak istiyordum ama Sehun'un yanında kendimi o kadar rahat hissetmiyordum. Acıdan burnum bile yanmaya başlamıştı, ne vardı bu çorbanın içinde böyle?

Ben dilimin acısıyla uğraşırken Sehun göğsünü elleriyle kapatarak bana döndü. Ne yaptığını anlamadığım için şaşkınlıkla ve acıyla izliyordum. "Yanıyorum da ne demek? Kızım, ben sana arkadaşım derken bu tür bir şeyden bahsetmemiştim. Ara sevgilini söndürmeye gelsin seni."

Duyduğum şeyle gözlerim kocaman olmuştu. Bu çocuk ne diyordu? "Sehun git mutfaktan su getir." diye bağırdığımda anında ayağa kalktı ve mutfağa koştu. O çıkınca dilimi dışarı çıkardım ve elimle hava gelmesini sağlamaya çalıştım. Gözlerim dolmuştu resmen, kendimi buz dolu bir kovaya atsam bile geçmeyecek gibi geliyordu.

Sehun elinde büyük bir bardak suyla dönünce hemen ayaklandım ve o uzatmadan suyu alıp içmeye başladım. Gerçekten ağlamak istiyordum, bu nasıl bir acıydı böyle? Tüm hayatım gözlerimin önünden geçmişti, kulaklarım bile yanmıştı sanki.

Bir bardak su yetmeyince Sehun'u odada yalnız bırakarak mutfağa doğru koştum, acilen bir çözüm bulmaktan başka bir şey düşünemiyordum. Buzdolabını açtığımda gözüme çarpan sütü anında içmeye başlamıştım, bu daha iyi gelirdi herhalde.

Sonunda acı biraz geçmişti, derin bir nefes aldım ve sütü kapatıp dolaba geri koydum. Arkamı döndüğümde bana garip bakışlar atan bir adet Sehun görmüştüm. "Neden öyle bakıyorsun?" diye sorduğumda yüzünü buruşturdu. "Prenses diye anılan kızın demin sütü kafasına dikmesini ve aynı sütü dolaba geri koymasını izledim. Lütfen sessiz ol, kırılan hayallerimin sesini dinlemek istiyorum."

Dediği şeye göz devirmiştim. Tamam, bu biraz iğrençti ama ben bu evde tek yaşıyordum. Benden başka dolabımdan bir şey yiyip içen olmuyordu, ayrıca bu acil bir durumdu. O can havliyle sütü bardağa koymakla uğraşacak değildim ya. "Görüyor musun? Sen bana böyle dedin diye ağlıyorum."

Acıdan dolayı dolmuş gözlerimi kırpıştırdım ve yaş akmasını sağladım, onunla dalga geçmek hoşuma gitmişti. "Senin evinde yemek yiyebileceğimi sanmıyorum." diyerek bana bulaşmaya devam ettiğinde bende göz devirdim. "Seni evime aldığım yetmiyor bir de besleyecek miyim? Buna gerçekten inandın mı?"

Söylediğime verecek tepki bulamadığı için gözlerini kocaman açtı. "Sen nasıl bir ev sahibisin? Ah, ne terbiyesizlik." Elini başına götürdü ve ovdu. "Ne suçum vardı benim, niye bu kız olmak zorundaydı?"

Onu daha fazla dinlememek için yanından geçtim ve odaya doğru yürüdüm. Beni takip ettiğini hissediyordum, demek ki daha çekeceğim vardı. "Suçun neydi biliyor musun?" diye sorduğumda merakla bana döndü. "Beni bir prenses sanmak." diyerek göz kırptığımda garip bir yüz ifadesine büründü. "Ben seninle boşuna mı HunHan oldum? Bir prenses değilsen benim seninle ne işim olabilir?"

Senden Sonra | KTH ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin