Herşeye Kızan Adam

372 8 3
                                    

Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, develer tellallığı pireler berber iken, ben anamın beşiği de tandır mıngır sallanır iken, vakti zamanında bir adam varmış. Bu adamı çevresindeki insanlar hiç sevmezmiş. Çünkü adam herkese kızar, hiçbir şeyden memnun olmazmış. Çocuklar top oynasa kızar, komşusu gürültü yapsa kızar, mahalleden korna çalarak bir araba geçse kızar, hatta çöpleri almak için gelen çöp kamyonu neden ses çıkarıyor diye bile kızarmış.

Bu adamın oturduğu sokağın ucunda, caddenin hemen karşısında bir tabela yapan ressam varmış. Bir gün bu ressam, bir merdivenin en üstünde oturmuş, tabela boyuyormuş. Hem şarkı söylüyor, hem de boyasını yapıyormuş. O kadar neşeli iş yapıyormuş ki, tüm esnaf ondan özenip, kendi işlerini şarkı türkü söyleye söyleye yapmaya başlamışlar. Yani anlayacağınız tüm mahalle mutlu mesut yaşıyormuş, bizim adam hariç. İşte tam ressam tabelayı boyarken elinden fırçasını düşürdü. Aşağıya doğru eğildiğinde bir de ne görsün. Aşağıdan ona doğru bizim kızgın adam, sinirli sinirli bakıyordu. Başladı bizimki bağırmaya.

-‘ Yahu ! Ressam bey, ressam bey! Bütün bu kaldırımlar, bu yollar senin malın mı ? Herkesin başına bana yaptığın gibi renkli renkli boyalar ve fırçalar yağdırır mısın böyle ? ‘’

Ressam cevap verdi:

-‘ Çok özür dilerim, kusura bakma. Çalışırken o kadar keyif alıyorum ki, kimseyi gözüm görmüyor.’

Bunun üzerine bizim kızgın Adam iyice sinirlendi.

-‘ Herkesin derdi var. Herkes para kazanmak, ailesini geçindirmek için çırpınırken, sen utanmıyor musun böyle şarkı söylemeye yol ortasında ?’’ diye bağırdı ve gitti.

Adam gittikten sonra ressamı bir hüzün kapladı. İşini yapıyor, tam şarkı söyleyecekken adamın dedikleri aklına geliyor, işine odaklanamıyordu. Bu böyle bir ay boyunca devam etti.

Günlerden bir gün artık ressam işini yapamaz olmuştu. O kızan adamı bulup onunla konuşmak istiyordu. Tesadüf o dur ki elinde ekmek poşetiyle bizim kızgın adam sallana sallana aşağıdan geliyordu. Ressam hemen adamı durdurttu. Adam yine bir şeylere kızmıştı, yüzünden okunuyordu.

Ressam:

-‘ Hayrola, ağabey? Yine niye kızdın? Yoksa bana mı kızdın?’’ diye sordu.

Bizim kızgın adam da cevap verdi.

-‘ Git işine be adam! Zaten derdim başımdan aşkın. Bi de tüm dertlerim yetmezmiş gibi yarım saat ekmek sırası bekledim.’

Adamın kızgınlığını gören ressam:

-‘ Buyur otur ağabey, buyur sana bir çay ısmarlayayım, hem biraz sakinlersin.’’

Adam kızgın da olsa kabul etmiş. Ressam sormuş:

-‘ Seni bu kadar kızdıran şey ne? Bir derdin varsa anlat bana.’’

Adam başlamış anlatmaya. İki ay önce işten çıktığını, hala bir iş bulamadığını, evde yaşlı bir annesi olduğunu, ona bakması, eve para getirmesi gerektiğini, ama hala iş bulmak için uğraştığını anlatmış da anlatmış.

Ressam da uzun zamandır yanına bir yardımcı arıyormuş. Adamın bu derdini duyunca hemen sormuş.

-‘ Ağabey, iznin olursa ve kabul edersen buyur gel benimle çalış. Bana da işten kaçmayacak bir eleman lazımdı. Bence bu iş için en doğru insan sensin.’ Demiş.

Adam tereddüt etmeden kabul etmiş ve ertesi sabah işe başlamış. Bizim ressam yine şarkılar söylemeye devam etmeye başlamış. Birkaç kere ressama kızmış ama birkaç gün sonra bir de bakmışlar ki bizim kızgın abiden eser kalmamış, o da neşeli bir şekilde hem işini yapıyor hem de şarkısını söylüyormuş. Yıllar boyunca ressamla birlikte çalışmışlar ve çok iyi dost olmuşlar.

Bana Bir Masal Anlat Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin