small room

11.3K 583 289
                                    

Çok küçük bir olay günün tüm akışını değiştirebiliyordu ve Zayn ile kütüphanede yaptığımız konuşmanın ardından karanlık günüme resmen güneş doğmuş gibi bir neşe ile yaşamaya devam etmiştim.

Sandy elbette bu değişimimi gözden kaçırmadı. Ona olanları anlattığımda öyle çok mutlu oldu ki, duygu patlamasını engelleyemeyip okul dolabına yumruk attı. Bundan dolayı oradan geçen bir öğretmenle tartışma yaşasak da okul saatlerini sorunsuz atlatmış ve eve gelerek inanılmaz bir moda dünyasına giriş yapmıştık. Sandy' nin dünyasına... Dünyaya beni giydirmek için gelmiş gibi konuşması gülünçtü. Benden çok heyecanlıydı ve onun gibi bir arkadaşa sahip olduğum için çok mutluydum.

İkimiz de hazırlanana kadar gerçekten akşam oldu. Zamanın nasıl böylesine hızlı geçtiğini pek anlamış değilim ancak kesinlikle güzel olmuştuk.

Sandy'nin simsiyah teninin üstüne giydiği beyaz elbise ve bir aslan kürkü gibi olan kıvırcık saçları, onu bir tanrıça gibi gösteriyordu. Ben ise havanın soğuk olmasını umursamadan siyah bir etek, üzerine de şirin, hardal rengi ince bir kazak giymiştim. Saçlarımı ise doğal halinde açık bıraktım.

Hafif makyajımı tamamlayıp parfümümü sıktım ve çantamı da aldığımda tam olarak hazırdım. Sandy' nin de hazır olması için birkaç dakika bekledikten sonra aşağı indik. Annem eve geldiği andan beri bendeki bu değişimin farkında ve bundan memnundu. Gitmek için izin istediğimde cümlemi bitirmeme fırsat bile vermeden gitmem gerektiğini söylemişti. Zayn hakkında hiçbir şey söylemediğim halde çıkarken "Zayn' e selam söyle." diye imayla fısıldamış ve kapıyı yüzüme kapatmıştı.

"Annen bu gece yatacağınızı biliyor." demişti Sandy şaşkınca kapıya bakan bana. Ona döndüm. Koluma girip yürümeye başladık.

"Onunla yatmayacağım."

"Evet, evet. En son boğazlarınızı morartıyordunuz." Keyifle güldüm. Sandy' nin saçma sözleri bile beni bu gece rahatsız etmiyordu. Öylesine büyük bir mutluluk içindeydim.

"Bu gece güzel şeyler olacak kızım. Ben hissediyorsam olacaktır. O yüzden... Sakın sorun çıkarma."

"Sorun çıkarmayacağım. O çıkarmazsa tabii."

"Çıkarmayacak. Seni bu gece neden çağırdı sanıyorsun?"

Tekrar güldüm.

Calum' un evi birkaç blok ötedeydi sadece. Kısa sürede varmış ve ben telaşımı dile getireceğim sırada Sandy sinsice zile basmıştı. Buna henüz hazır değildim!

Kapıyı Zayn açtı. Baygın ela gözleri benimle buluştuğunda ikimizin de yüzünü bir tebessüm kapladı.

"Kim geldi?" Zayn' in sırtına atlayan Ashton bizi görünce "Hoşgeldiniz bebekler! İçeri gelsenize?" deyince Sandy kolumu tutarak beni içeri çekti. Bana dokunması hareket etmeme yardımcı oluyordu. Tuhaf.

İçerde bizim çocuklar vardı. Ve Zayn' in dediği gibi birkaç kız sadece. Hepsini tanıyordum. İyi kızlardı.

"Ash, gel hadi. Calum' un akvaryumuna bakalım." Sandy bana herkesin görebileceği kadar belli olacak şekilde tek gözünü kırptı ve Ashton' ı zorla çekiştirdi.

Ash "Calum' un akvaryumu mu var?" demişti şaşkınca Sandy ile giderken. Sandy bana orta parmağını gösterip elini yukarı aşağı hareket ettirirken daha fazla ne kadar rezil olacağımı hesaplamaya çalışıyordum.

Zayn' in küçük kahkahasını duydum.

"Sandy, her zamanki Sandy."

"Ne yazık ki öyle." Yüzümü buruşturarak ona döndüm. Gözlerim tekrar boynunda bıraktığım çürüğe kaydı. Daha sonra tüm vücuduna. Bisiklet yaka, bedenini saran ince siyah tişörtünün altına gri bir kot giymişti. Tişörtünün kollarını dirseklerinden biraz aşağıda olacak şekilde yukarı sıyırmıştı. Kollarındaki dövmeleri ve sol bileğindeki gösterişli saatini de incelerken aynı şekilde onun da beni süzdüğünü anladım. İkimiz de sessizdik.

november rain • malik Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin