Bahar'dan...
İnsanın bilincinin kapalı olması çok farklı bir şeymiş. Nadiren başkalarının sesi kulaklarınızı dolduruyor gibi oluyor. Uyanmak istiyorsunuz ama gözleriniz açılmamakta inat ediyorlar. Bazen belki de pes etmeliyim diyorsunuz ama kulaklarınızı dolduran sesler engel oluyor size. Mesela Fatih'in çığlıkları, Oğuz'un sürekli adımı sayıklaması, acıyla iç çekmeler engel oldu kendimi uykuya teslim etmeme. Savaşmaktan ne zaman vazgeçecek gibi olsam bunları duydum, bunları getirdim aklıma ve savaşmaya devam ettim. Kazanmak için uğraşıp durdum. Gözlerimi açabilmek için çabalayıp durdum. Her çabalayışım da canımın acısı katlanarak artsa da pes etmemeye çalıştım. Ta ki artık ruhumun beni terk etmeye başladığını anlayana kadar. Tam o sırada onu duydum.
"Hiç bir yere gitmiyorsun, burada, tam burada benimle kalıyorsun."
Oğuz... Okyanus gözlüm...
Sizi gerçekten seven birilerinin olması çok güzel bir şey olmalı. Ben bugüne kadar hiç sevildiğimi hissetmedim. Bu beni kötü biri gibi yapmış gözüküyor olabilir. Ama ben kötü biri değilim. Özellikle geçirdiğim kazanın bana kazandırdıklarının mükemmel olduğu bir gerçek. Esma'nın yanına beni affetmesi için gittiğim de bana şüpheyle yaklaşmış olabilir ama bu benim iyi olmak için çabalamamı etkilemeyecek. Hatta burdan çıkar çıkmaz Eylül'ün yanına da uğramalıyım. Bunu kesinlikle yapmalıyım.
Ben bu düşüncelerle boğuşurken bir anda başım iyice dönmeye başladı ve nefes alamamaya başladım. Havanın ciğerlerimi doldurması için çabaladım ama hayır, hiç bir işe yaramıyordu. Oksijen kaybından dolayı başım iyice dönüyor ve oksijensizlikten ciğerlerim beni terk etmeye hazırlanıyordu. Artık düşünemiyordum. Tüm hayatım gözlerimin önümden akıp gidiyordu. Arada bir oksijen minik parçalar halinde ciğerlerime dolsa da yeterli gelmiyordu. Bu beni çıldırtıyordu. Yine hafifçe gelen oksijenlerin arasında kulaklarımı Oğuz'un sesi doldurdu.
"Sen inatçı keçinin tekisin Bahar. Sen gidersen beni kim kızdıracak? İşte o yüzden hiç bir yere gitmiyorsun!"
Göğüs kafesimde bir baskı hissediyordum. Belki de kalp masajına başlamışlardı. Onlara yardım etmek için çabalayıp duruyordum ama bilincim bir açılıp uzun süre kapanıyordu. Bu da onlara yardım etmemi imkansız hale getiriyordu. Belki de sonum belliydi. Belki de kesin olarak uykuyu seçmeli ve tüm acılardan kurtulmalıydım...Oğuz'dan...
Kalp masajı hiç bir işe yaramıyordu. Ama pes etmeyecektim. Bahar için güçlü ve profesyonel olmalıydım. Devam ettim. Onu hayata döndürene kadar durmayacaktım. O güçlü bir kadındı ve onun için ben de güçlü olmalıydım. Tam o sırada Bahar'ın telefonu çaldı ve Alp telefonu titreyen ellerle alıp ekranda yazan ismi okudu.
"Sinan Hoca arıyor."
Ona açmasını söyledim ve kalp ğmasajına devam ettim. Bahar bunu yapmak zorundaydı. Bizi bırakamazdı, beni bırakamazdı...
(Devam edecek)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sönmeyen Yıldız ✨
FanfictionŞöyle bir dünya düşünün; Bahar o silah yarasından kurtulmuş ve hayatta hem de Oğuz sayesinde ve biz onların aşkını okuyabiliyoruz. KALP ATIŞI/OĞBAH FANDOM