Unutanların Tanrısı

1.6K 131 145
                                    


Yndi Halda - Illuminate My Heart, My Darling!


kısım bir; unutanların kederli tanrısı

İnce ince yağan karın ardından ona bakıyorum. Sersem bakışlarıyla etrafına bakınıyor. Burada ne yaptığını sorguluyor, biliyorum. Güzel elleri ile giydiği kabanın her zaman açık unuttuğum ilk düğmesini kapatıyor. Gözümden oyalanarak süzülen tuzlu su damlacığı çeneme ulaşıyor.

Kafasını kaldırıyor. Bana bakıyor.

Kahverengi gözleri dikkatlice bana bakıyor. Gözlerini hiç kırpmıyor.

Kalbim sıkışıyor. Anımsadığını sanıyorum.

Ama sonra​ gözlerini kırpıp bir şeylerden kurtulmak istercesine kafasını iki yanına sallıyor.

Anımsamıyor.

Kalbim iki duyguyu bir anda yaşıyor, cılız bir sevinç ve ciğerlerimi ezen bir acı.

Gidişini izliyorum, hiç gelmemesini diliyorum.

۝

"Kendine işkence ediyorsun." Kim Jongin uzun parmaklarının arasında tuttuğu sigarayı dudaklarından uzaklaştırırken söylüyor. Derin bir nefes veriyor, dudaklarından firar eden dumana bakıyorum. "Bırak seni hatırlasın."

"Yine geldi." diyorum aniden. Sigarayı dudaklarına götürecekken kısa bir süre duraksıyor. Kehribar rengine bürünmüş gözleriyle bana kısa süren bir bakış attıktan sonra kaldığı yerden devam ediyor. Ayaklarımın altında yükselen onlarca kata bakıyorum, bir an için düşmenin nasıl hissetireceğini merak ediyorum.

"Bunu nasıl başarıyorsunuz hala anlayabilmiş değilim açıkçası," diyor bir süre sonra. İkimiz de bir an önce batıp gitmek isteyen güneşi izliyoruz. Onun esmer teni güneşin kaçışı yüzünden ışıldıyor. "O ısrarla geliyor, sen de ısrarla gidiyorsun."

"Beni öldürüyor." diyorum yavaşça. Nefeslerim sıklaşıyor. "Onu her seferinde orada bırakmak beni öldürüyor."

"Onu da öldürüyordur," diyor, sigarasını beton zemine bastırarak söndürüşünü izliyorum. Sigara, Jongin'in ona yaptığı basınç yüzünden eziliyor. Bir an için kendimi sigaraya benzetiyorum, ben de eziliyorum. "İnsan her unutuşunda biraz ölür aslında."

Uzun bir süre konuşmuyoruz. Dizini kendine doğru çekerek kollarıyla hapsediyor. Kendimi geriye atarak gözlerimi güneşten ayırıyorum ve koyulaşan gökyüzüne dikiyorum. Yıldızlar yavaşça ortaya çıkıyor. Bir an için onunla aynı gökyüzünün altında yaşamak bile bana eziyet ediyor, ciğerlerimdeki havayı alıp götürüyor.

"Sence babamız insanlara unutturduğum için beni cezalandırıyor mu?" çocukça kelimelerim dudaklarımdan fırladığında onları geri almam mümkün olmuyor. "Bunu yapmamı isteyen o, biliyorum ama üzülüyor sanki."

"Sanki insanların sıkı sıkı bağlandıkları şeyleri benim tek dokunuşumla bırakmaları onu üzüyor, çok üzüyor hem de."

"Yapma," diyor Jongin. Yüzünü göremiyorum, görebildiğim tek şey kış ayı için oldukça ince olan siyah ceketi ve usul usul esen rüzgârda dalgalanan koyu renkli saçları. "Baekhyun onu silerek kendini öldürüyorsun."

"Ah, çok zamanım kalmadı zaten." diyorum kederle. Giden her seferinde ben olmama rağmen gitme fikri beni korkutuyor. Aynı zamanda üzüyor, çok üzüyor hem de.

Unutanların TanrısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin