BÖLÜM 1

8.6K 190 32
                                    

Gözlerimden süzülen yaşlara engel olamıyordum. Sonuçta erkek arkadaşının kansere yenik düşüp ölmesi çok beklenilebilir değildi ve gözyaşlarım, gittikçe beni zorluyordu.

" Bayan iyi misiniz? " dedi mağazanın görevlilerinden birisi.

Sevgilim öldü. Benim ölmem beklenirken o öldü. Kanserim cigerlerim yanıyor. Kalbim ciğerlerimden daha çok acıyor. Evet, iyiyim.

"İyiyim,  teşekkürler"

Bu uzun zamandır insanlarla kurduğum nadir diyaloglardan biriydi. Sonsuzluğumuz bittikten sonra, kimseyle konuşmak istemiyordum. Hala da istemiyorum.

"Ben size bir sandalye getireyim, ya da isterseniz evinize bırakabilirim. Birine telefon etmemi ister misiniz?"

Evet, cennetten Augustus ile mesajlaşabilirsin çünkü beni iyi hissettirecek başka hiçbir şey yok.

"Hayır sağolun tekrardan. Evim şurda kendim gidebilirim." diyince yemyeşil gözleriyle bana baktı.

"Peki numaramı versem eve gidince beni arar misiniz, iyi olduğunuzdan haberdar olmak istiyorum."

Şaka yapıyo olmalı.

"Hoscakalin" diyip hemen marketten çıktım. Augustus ile de böyle ayaküstü tanışmıştık ve ben başka bir yük daha kaldiramazdim.

Evimizin karşısındaki parka gittik ve yerdeki tur broşürlerini gördüm. AMSTERDAM.

Teşekkür ederim diye fısıldadim sanki biri beni duyacakmişçasına. Her şey bana inattı bugün ve ben de eve gitmeye karar aldım. Anahtarı deliğe yerleştirdim ve içeri girdim. Hemen odama çıkarak bir kitap aldım. Okumaya başladım.

Bir saat kadar sonra telefon çaldım. Arayan Bayan Waters'dı.

"Alo?"

"Canim ben Bayan Waters. Bugün Augustus'u ziyarete gideceğiz. Gelmek istersin diye düşündük"

Tabi canım sevgilimin ölü halini görmeyi çok isterim.

"Peki neden olmasın" diye gülümsedim ve beni evden alacaklarını söyleyerek telefonu kapattılar. Buna dayanabilir miydim bilmiyorum ama Augustus'un yeni mekanını görmeyi istiyordum içten içe. Bazı inanışlara göre baska bir yerlerde tekrar görüşecektik ama şimdi bir toprak parçasını görmeye gidiyordum.

Odamdan arabanın korna sesini duydum. Bayan Waters beni almaya gelmiş olmalıydı. Aşağı indim. Anneme sarıldım ve arabaya bindim. Bayan Waters'ın benden daha kötü olmasını beklerdim ama cok güçlü karşılamıştı. Bay Waters ise duygusuz görünüyodu. Hiçbir şey hissetmiyormuş gibi. Onu anlamakta güçlük çekiyordum.

"Ziyaret sonrası bizim evimize gelmek ister misin canım seninle konuşmak istediğim bir şeyler var" dedi Bayan Waters sahte gülümsemesini takınarak. Başımı evet anlamında salladım ve yola devam ettim.

Sana aşığım Hazel Grace. Ve beni kendinden uzak tutmaya çalışman sana olan ilgimi azaltmıyor.

İşte gelmiştik. Augustus'un yeni mekanı. Koca taşın üzerinde Hac işareti vardi ve taşın üzerinde şunlar yazıyordu.

Tanrı seni korusun Augustus Waters. Kalbimizdesin.

Ağlamak istemiyordum çünkü ağlamak hiçbir şeyi değiştirmiyordu. Arabadan çıkacak halim bile yoktu ama şu an ne yapacağıma ben karar vermiyordum. Aradan kısa bir zaman geçmişti ve buraya ilk defa geldiğim için kendimi oldukça kötü hissediyordum.

Karşımdaki kişileri görünce şaşırdım. Isacc ve ailesi. Isacc'in yanına giderek omzuna dokundum.

"Hey dostum, nasilsin?"

"H-Hazel? Senin burda olabileceğin aklıma bile gelmezdi. Evden çıkıyorsun demek?"

"Evet, sagol. Cikista Augustus'un evine gidiyorum, bunu duymak seni sevindirebilir"

"Tabiki. Su an bu toprağın altında yatıyor olmasaydı belki o da gelebilirdi ama malum, hayat işte. Birimizi kör yapar diğerinin nefesinden çalar diğerinin tum yaşamını"

Bu konuşma istemediğim yerlere gidebilir diye daha fazla uzatmadim ve Augustus'a baktım. Taşının üzerinde bir paket sigara duruyordu. Her zamanki paket sigarasi.

Icinden bir sigara aldım ve beni duyacakmişçasına fısıldadim. "Merak etme onu ağzıma alacağım ama ona beni öldürecek gücü vermeyeceğim."

Gözyaşlarıma engel olamıyordum. Yine ve yine. Tekrar Augustus'a baktım ve Isacc'e döndüm. Beni göremese bile orda olduğumu hissetti ve kollarının arasına beni aldı. "Üzülme Hazel" dedi. "Üzülme,  bir gün tekrar görüşeceksiniz"

Isacc'in bu sözlerine dayanamayarak arabaya bindim. Kendimi coo güçsüz hissediyordum. Kolumu bile kaldıramayacak kadar güçsüz, artık hiçbirşey hissedemeyecek kadar dirençsiz.

Kırılmış

Bu bölüm de bu kadardı inşallah begenmissinizdir :) Yeni olduğum için cok uzun yazamıyorum ama elimden geldiğince yazmaya çalışıyorum. Vote ve yorumlarınız benim icin cok onemli cok zor bir şey değil :)

Aynı Yıldızın Altında 2 - Yıldızlardan Sonra-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin