Hava ince belli bardakta içilen çay gibi ılık, şefkatli ve yeni baştan yaşanmaya hazırlandı.
Üstüme giysem evet evet bu havayı üstüme giysem, sonra salınsam sokaklarda sarmaş dolaş dolaşsam kendimle ve yanı başımda duran senle ve sen bunun farkında olmasan ama benimle benim olsan.
Üstümden çıkmasın bu hava bu tat bu koku bu güneş bu huzur bu mevsim yapışsa bedenime ben ve bedenim bir olup savrulsak tekrar havaya…
Sesin yankılansa gökyüzünden aşağıya salına salına inse saçlarıma tel tel ıslatsa ısınsam sen olsam.
Kocaman kucaklarsa beni bu gökyüzü ben ayaklarım yerde uçsam sonsuzluğuna esir olsam.Zamanın tüm vidaları yerinden koparılmış. Seni beklemenin zamanı yok, günü yok, saati yok.
Beklemek 8 kelime kısa ama anlamı çok uzun. Sahi uzunluklar demiştim. Bu kadar mesafeye inat neden yakın değilsin. Ben yakınlık için deli olurken sen uzakta neden delisin.
Bu uzaklıklar beni kederlendiriyor. Keder ne de yakışır gözlerime. Biriktirdim. Kendi suyumu kana kana içerim yine de açım….
Şimdi sen durmuş uzaklara bakıyorsun. Dağlara ,bulutlara ,ufuklara, güneşe bakıyorsundur. Belki bir çiçek kışın ortasında. Sen şimdi durmuş uzaklara bakıyorsundur. Ben uzaklara sana bakıyorum.
Bakıyorum bakıyorum bakıyoruz… Sen sen Seni göremiyorum. Dalgalar çok hava puslu hasret çok gözlerim yanıyor… Yangın bedenimde bu eriyen beden değil ruhum bak gökyüzüne…. Ruhum Kış Mevsimi oysa benim adım bahar mevsimi….
Dilsiz olmak isterim. Sağır olmak isterdim. Kör yada bir yanım eksik olsun isterdim. Ne diyorum ki ben simdi de eksik değil miyim ben sensiz. Bir yanım nefessiz bir yanım kuru bir dal gibi her an kırılıp yok olacakmış gibi…
Kesik bir an gibi her nefesim delik deşik. Aldığım nefes yarım yamalak sen nasıl da tam nefes alıp verebiliyorsun… Oysa ben hep delik deşik nefesler içindeyim.
Üstüme giysem seni hiç üşümeyecek hiç eksik kalmayacak hiç ben olmayacak biz gibi giysem hiç çıkarmadan bedenimden toprağa dokunsam sonra sonra o toprak olsam bize karışıp mevsim olsam.
Dakikalar dakikalar saatlere gidiyor. Sen bana gitmiyorsun. Oysa ben ne çok sana geldim. Senden öteye yer yok. Yer gök bir yere de sende… omzun ve başın arasında işte orası yer gök…
Alınmadım, kırılmadım , ama kırdım , acıttım ve yine anlatamadım kendimi… Kırsam kendimi parçalara ayırsam atsam yükseklere yaksam küllere savrulsam belki o zaman anlardı beni anılar.
Delilik bu biliyorum. Ama her zaman deli değil miydim ki korkmuyorum. Bir gün iki gün varsa üç dört ne varsa gelsin. Buradayım sen nerdesin sen nerdesin ben günlere hapis olmuşken sen nerdesin hangi gündesin söyle….
Ne güzel susuyorsun. Ne güzel susarsın kim bilir bu sesli ve sessizlikten oluşan bağırmalarım. Seni değil beni boğar bilirim. Ben boğulurken sıkı tutun kıyılarıma… O kıyılar sen kokar. O kıyılar sanadır.
Ben sana yazıyorum sen susuyorsun. Susunca siliniyor mu ben. Anılar mesela hangi denizin tuzlu suyu eritir.
Ben kıyıda susuz ben kıyıda topraksız sen nasıl bu kadar deniz kalabilirsin…