Dizlerinin üstüne kadar gelen deri siyah çizmelerinin topukları ıssız sokakta çınlıyordu. Bu sesi kim duyarsa duysun ''Bela geliyor.'' diye düşünürdü. Çünk bu ses korkunç derecede, ürkütücüydü.
Duru, soğuğa aldırmadan bakışları dimdik ve düz bir şekişde yürüyordu. Onun bu duruşundan bile, ne kadar korkusuz ve güçlü olduğu düşünülebilirdi.
Deri ceketine ellerini sakladı ve havaya bir nefes bıraktı. Havada soğuktan oluşan duman onda sigara içme isteği uyandırmıştı. Bu isteği bastırmadan, kısacık deri şortunun arka cebinden sigara paketinin içinden bir dal sigara aldı.
Hala güçlü ve dik adımlar atmaya devam ederken arka cebinde çakmak arıyordu. Bulamadığı için içinden, binlerce küfür etse de çakmağı nereye koydu son anda aklına geldi ve tekrar içinden ''Siktiğimin çakmağı!'' dedi. Ön cebinden ruj şeklindeki çakmağını çıkardı ve sigarayı yaktı. Çakmağı arka cebine, sigara paketinin yanına koydu.
Sigarayı sanki çok mümkünmüş gibi tüm ciğerlerine ulaştırdı. Ona zarar verse de, bunu umursamıyor ve ona iyi geldiğini düşünüyordu.
2 dakika içinde tüm sigarasını bitirdiğinde, onu hiç korkutmayan ve güç veren ıssız sokakta bitmişti aynı zamanda. Sigarasını ayağıyla ezdikten sonra, bir dal daha yakmayı düşünsede, o an çok üşengeç hissediyordu bunun için.
Vücuduna adımlarını hızlandırmasını emrederek, barın arka kapısını açtı ve tam içeri girecekken, boğuk bir inleme sesi duydu.
Barın arka kapısını geri kapattı ve çıkmaz sokağa doğru ilerlemeye başladı. İki-üç çocuk, sigarasını yakmıştı ve yerde bir çocuğu dövüyor gibiydiler. Bunların kötü çocuk olduğunu anlaması bir saniyesini almıştı.
Kendisinin ünü fazla olsa da, hiç onun gibilerlerin karşı cinsiyle karşılaşmamıştı. Biraz daha yaklaşarak, onları izlemeye başladı. Çocuklar -onun deyimiyle, taşlar çetesi.- onu fark etmemiş, yaptığı işe odaklanmıştı.
İkisi, yerdeki adamı döverken, biri sigara eşliğinde onları izliyordu. Yüzünü karanlık sokağın lambasının ışığı sayesinde görmüş ve ifadesiz olduğunu fark etmişti. Bu onu pek şaşırtmamıştı. Çünkü o da her zaman ifadesizdi. Bu onun korkusuz ve güçlü olduğunu gösteriyordu.
Arka cebinden sigara paketini aldı ve bir dal çıkardı. Sigara paketini yerine koyduktan sonra çakmağı aldı ve duvara yaslandı. Sigarasını dudaklarının arasına koydu ve çakmağıyla yaktı. Çakmak çaktığında çıkan ses yüzünden hepsinin bakışları, Duru'ya yönelmişti.
Duru hiç istifini bozmadan sigarasını dudaklarının arasından çıkardı ve sigara dumanını havaya bıraktı. Bunu yaparken, ne çok seksi olduğunun farkındaydı, ne de oradaki tüm herkesi etkilediğinden..
''Bence, hadım edin. Ne yaptığını bilmiyorum ama kötü çocuklar haksız yere birini dövmezler. Hele ki, çetenin lideriyle beraber.''
Duru haklıydı. Kötü çocuklar haklı olmadıkları sürece, çetenin liderini yanına alarak, birini dövmezdi. Demek ki, önemli ve haklı oldukları bir konuydu.
Orada ki herkez, bu ufak tefek ama seksi kızın, bunları bildiğini anlayamadı. Çetenin lideri, sigarasını attı ve onu ayağıyla ezdikten sonra, kaşlarını çatarak Duru'ya bir adım attı. Normalde olsa, herkes bu adımdan korkardı ama Duru'nun istifini bozmadan seksi bir şekilde sigara içmesine içten içe şaşırdı.
''Bu seni ilgilendirmez, ufaklık.''
İşte bunu yapmamalıydı. Ona 'ufaklık' denmesinden her zaman nefret ederdi ve ona ufaklık diyenleri bu zamana kadar en acılı bir şekilde öldürmüştü ki bunu yaparken hiç acımamış ve merhametten yoksundu.
Ama bu sefer öyle yapmayacaktı. Ona ağzının payının verilmesini istiyordu ve görünüşe bakılırsa, bu zamana kadar kimse bunu yapmaya cesaret etmemişti.
Duru sigarasını yere atarak gülümsedi ve yaslandığı yerden doğruldu. Sigarasını ezdikten sonra gülümsedi ki bu tehlikeli bir gülümsemeydi.
Herkes, Duru'nun bu haline ''Vay canına.'' çekmişti içinden. Çünkü gerçekten çok seksi duruyordu, hiç fark etmese bile.
Çetenin lideri olan, Egemen'e başını yana atarak baktıktan sonra, dudaklarını büzdü ve ''Sana acıyorum, çok yazık.'' bakışları gönderdi. Bu Egemen'in sinirini çok bozsa da, ifadesiz suratını koruyordu.
''Göreceğiz.'' dedikten sonra, arkasını döndü ve ilerlemeye başladı.
Giderken, bıçağını bırakmıştı. Bu mendil bırakırken ki aşk değildi. Bu bir meydan okumaydı. Duru gittikten sonra, onun işlemeli ve tam bir ''Ben tehlikeli birine aidim ve tehlikeliyim!'' diye bağıran bıçağı eline aldıktan sonra, bir iç çekti. Üzerinde yazan 'Duru' işlemesi canını sıkmıştı.
Çünkü hissetmişti. Bu 'ufaklığı' daha çok görecekti ve onun peşini bırakmayacaktı. Bunu hissetmişti ve içi sıkılmıştı. Çünkü kız,çok vahşi birine benziyordu ve Egemen'e hemen boyun eğmeyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORKUSUZ VE GÜÇLÜ
Teen FictionO korkusuz bir kız, O güçlü bir kız, O duygusuz bir kız, Ve o.. bir katil! Tüm hakları saklıdır.