Uzaklaşmak. Sevdiklerimden, ailemden, arkadaşlarımdan uzaklaşmak iyi gelmişti. Her ne kadar beynimde canlanan ihanet resimleri olsa da bundan kaçışım olmadığını anladım. Ben nereye gidersem gideyim, beynimden silinmeyecekti o görüntüler ve zihnim asla unutmayacaktı ihanetin soğuk ve sert gerçekliğini. Ama kabul edecek ve zamanla hazmetmeyi öğrenecektim. Yoksa hayatıma bu şekilde devam edemezdim. Acılar unutulmasa da zamanla alışırmış ya insan, ben de günler geçtikçe yavaşça alışıyordum. İnsanlar nelerle uğraşıyor, ne acıların ne ihanetlerin üstesinden geliyorlardı. Evet, yaşadığımı hak etmemiştim ama hangi insan hak ettiği şeyleri yaşıyor ki? Hangi insan dört dörtlük bir hayat yaşıyor ki... Herkes bir mutluluk fotoğrafı çizmeye, buna kendini ve çevresini inandırmaya çalışıyor. Hangimiz daha fazla mutluyuz yarışına girmiş ve sosyal medyada boy boy fotoğraflarımızı paylaşıyoruz. Bir başkası gelip çekilen kısacık bir anı tüm hayatına mal edip seni bir anda yargısızca infaz da edebiliyor, senin hayatını da kıskanabiliyor, ya da sana bakıp ne hayatlar var be dedirtebiliyor. Lakin, yansıyanın ötesinde gizlenmiş mutsuz hayatlara sahibiz. Görüntülerdeki hayatın ötesinde yaşadığımız hayatlar bambaşka ama bunu insanlara anlatmak mümkün olmuyor. Beynim tüm bu düşünceler içinde kıvranırken gözlerim kapalı, pansiyonun bahçesinde bulunan salıncakta sallanıyordum. Güneşin tadını tam çıkarıyordum ki üzerime düşen bir gölge beni mutlu eden güneşin önüne perde gibi çekilmişti. Kim bu demeye kalmadan sallandığım salıncağa bir un çuvalı edasında tanımlayamadığım bir cismin sertçe kendisini bırakması ile korku ile gözlerimi açtım. Korkudan küçük bir çığlık atarken düşmemek için yanımda bulunan ne olduğunu anlayamadığım bir sıcaklığa sertçe tutundum. Reflekssel olarak yaptığım bu hareketin sonucunda gözlerimi açtığımda karşımda ışıl ışıl parlayan bir çift yeşil tanıdık göz ile karşılaşmayı hiç beklemiyordum. Elimin onun elinin üzerinde olduğu sırada tırnaklarımı geçirircesine elini sıktığımı bile fark edemediğim anda istemsizce ağzından bir inilti koptu. Yaptığımın farkına vardığım an elimi ateşe değmişçesine hızla geriye çektim. Kaşlarım çatık, "Senin ne işin var burada?" derken sesim kızgınlıkla çıkmıştı.
"Teyzemin pansiyonuna gelirken senden izin almak zorunda olduğumu bilmiyordum." Dedi bir solukta pişkin pişkin gülerek.
"Teyzenin pansiyonu mu?" diyerek gözlerimi şaşkınca kocaman açarken bakışlarım elinde tuttuğu ve benim günler önce yere fırlattığım kitaba ilişti. Sayfalarını çevirip bana aldırış etmeden sesli sesli okurken sinirlerim artık iyice zıvanadan çıkmıştı.
"Yeter kes şunu." Diye haykırdığımda artık dayanacak gücüm kalmamıştı. Salıncaktan bir hışım ile kalkıp tam karşısına dikildim. O salıncakta bana umursamaz bakarken ben ona tüm hiddetimi gönderiyordum.
"Kimsin? Nesin? Neden sürekli etrafımda dolanıyorsun bilmiyorum ama benden uzak dur, benden sana ekmek çıkmaz. Elinde tuttuğun o kitaptaki masalların gerçeğine olan inancımı çoktan yitirdim ben. Şimdi anlaman gerektiğini anladıysan çık git buradan ve bir daha da karşıma çıkma."
Akın yavaşça oturduğu yerden kalktı ve adım adım dibime kadar geldi. "Yaralısın, farkındayım ama bu kadar gözlerini kapatma çevrene... Birilerinin hayatında köprü olduğunu unutma. Sen aslına ulaşana kadar birçok insan girer çıkar hayatına. Aslını bulduğunda, tamamlandığında tüm suretler bir bir yok olur. Sen aslın ile birleştiğinde tam olursun ve işte o zaman gerçek aşkın ne olduğunu anlarsın. Şu elimde tuttuğum kitap; bir şeyler hissetmeyen, gerçekten yaşamış olmayan birisi bunları asla yazamaz. Sen de bir gün gerçekten hissedeceksin ve yaşadığın acının sadece aslına giden bir köprü olduğunu anlayacaksın. O yüzden Elif, gözlerini hayata da aşka da kapatma. Ve sen tam olacağın kişiyi kaybedersen eğer, işte o zaman gerçek acının ne demek olduğunu yüreğin parçalanırcasına hissedersin. Ve işte o zaman gerçekten pişman olursun." Dedi ve iki adımda bahçe kapısına yöneldi. Ben şaşkın bir halde hala söylediklerini idrak etme yolunda ilerlerken kapının girişinde durdu ve elinde tuttuğu kitabı havaya kaldırarak geriye döndü. "Ha bu arada, bu kitabı zamanı geldiğinde sana geri vereceğim, umarım o zamana kadar hayata ve aşka gözlerini açık tutmayı başarırsın."dedi ve çıkıp gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ömrümün Yüreğine Yolculuğu#TAMAMLANDI#
RomanceÖmrümün Yüreğine Yolculuğu "Bitti dediğim anda başlamadın mı sen bende? Gülüşünü ömrüme katık ederken, huzuru yüreğime hapsetmedin mi? Sen, ömrümün adamı, En güzel seferimin tek sahibi, yüreğine yolculuğumu ömrüme helal kılansın." ***Özlem Uğurlu Ay...