AĞUSTOS ÇİÇEĞİ -d

88 7 8
                                    

Belki de çoğu Mabelist'ten farklıdır benim hikayem. Çünkü hikayenin içinde acı, özlem ve aşırı sevgi var.
İstanbul'da yaşayan kuzenim gelmişti.
Ağustos ayında tüm kuzenler beraberdik, çok eğleniyorduk. Beraber kuzuları otlatırdık ve Yaşım Çocuğu dinleyip bağıra bağıra söylerdik. Neredeyse tüm köy duyardı. Son gün gitmeyi çok istediği o şelaleye gittik. Orada o kadar çok mutluydu ki gözleri ışık saçıyordu.
Tam bir haftayı dolu dolu geçirdik. O sabah bir bağırtı duydum. Bu bağırtının acı bağırtısı mı yoksa gülme bağırtısı mı çözemedim. Sonra gülme bağırtısı diye düşündüm ve güldüm. Sonra kuzenlerim ağlayarak koştuğunu görünce nefesim kesildi. Birisine bir şey olduğunu anlamıştım. Telefon geldi ve o kötü haberi duydum. Kuzenime minibüs çarpmıştı. Haberi duyunca bacaklarım beni taşıyamadı. Yere oturdum, düşündüm. Neden başkası değil de ona çarpmıştı.
Yolun kenarında olan köpekten korktuğu için koşmuş ve o anda çarpmış. Kilometrelerce savrulmuş duyduğuma göre. Hastaneye kaldırdılar. Hastanede 3-4 gün kaldı. O 3-4 gün nasıl geçti hiç bilmiyorum. 11 Ağustos sabahı uyandım. Yine bir bağırtı duydum. Ama bu sefer ne olduğunu anladım. Ağlamaya başladım. Dedem ve anneannem yanıma geldiler beni sakinleştirmek için. Aniden durdum, bir hafta içinde eğlendiğimiz vakitler, gittiğimiz yerler ve beraber şarkı söylediğimiz an gözümün önünden geçti. Sadece hatırladığım o anki sinirle duvara vurduğumdu. Daha sonra bir sürü ağlayan insan...
O gün toprağa defnettiler. Kendi kendime orada olmayı hiç haketmediğini düşündüm. Çünkü daha 15 yaşındaydı ve beraber yapacağımız çok şey vardı. Mesela beraber o çok sevdiği insanın konserine gitmek...
O gece hiç uyumadım, düşündüm. Neden bu kadar çok seviyordu O'nu. Belki de kendi gibi temiz kalpli olduğu için. Belki de şarkılarında bulduğu duygular için, kim bilir. Ve o gece anladım büyüdüğümü, sevdiğin insanı kaybetmenin nasıl bir duygu olduğunu anladım.
Biraz da O'nu düşündüm. Şarkılarındaki duyguları, sesini, hareketlerini... Resmine baktım, her ayrıntısını inceledim. Aslında birbirlerine ne kadar benzediklerini fark ettim. Ağız ve burun şekli, elleri, bazı hareketleri, bakışı, gülüşü ve tırnakları. Tırnaklarına kadar benziyordu. Doğum lekeleri bile neredeyse aynı yerdeydi. Resimlerini yan yana getirdim. Hiç birbirlerine benzemiyorlardı. Çok dikkatli bakınca fark ediliyordu. Ve o günden sonra sevmeye başladım O'nu. Zaman geçtikçe şarkılarında anlatmak istediklerinin ne olduğunu daha iyi anladım. Şimdi O'na bakınca sanki kuzenimi görüyorum. O'nu kuzenimin yerine koyuyorum. Ama O bilmiyor.
Bir yıldız tutmuştuk. Birbirimizi özleyince o yıldıza bakıp gülümseyecektik. O gece yıldıza bakmaya gittiğimde yıldız yerinde yoktu. Onunla beraber kaymıştı. Yıldızlar onun için çok anlam ifade ediyordu.
"Yaşım çocuk olduğu için Yaşım Çocuk şarkısını seviyorum." diyip gülmüştü bana. Sevdiği bir kız vardı bir de. Sesini açıp açıp dinlerdi. Çok üzülürdüm.
O'nun hayatımda yeri büyük. O'nun sayesinde insanları olduğu gibi sevdim. O'nun sayesinde farklılıklara saygı gösterdim. Ve şu anda belki de O'nun sayesinde bu kadar mutluyum.
Fan sayfası açmıştım. Belki O'nunla konuşurum umuduyla. Fotoğraflarıma yaptığı yorumları görünce ağladığımı hatırlıyorum. Bir gün konserine gideceğim. Ve belki de O'na sarılacağım. İşte o zaman sanki kuzenime sarılmışım gibi hissedeceğim. O günden sonra Yaşım Çocuğu kimseyle beraber söylemedim. Hep O'nun resimlerine bakıp tek başıma söyledim.
Her gece gördüğüm o kadar güzel bir rüya var ki; O'na sarılıyorum ve beraber şarkı söylüyoruz. Hayal etmesi bile mükemmel. Uyandığım zaman gerçek olmadığını anlayınca çok üzülüyorum. Ama bir gün gerçek olacak, inanıyorum. O'nunla biraz konuşsam, sohbet etsem o kadar güzel olacak ki. Bir kere konserine gitmiştim. Ama beni içeri almadılar. O kadar yakındık ki birbirimize, sadece bir üst katımdaydı. Kalbinin sıcaklığını hissetmiştim bir alt katında. Sadece çok ağladım, hiç konuşmadım.
İlk mezarına gittiğim günü asla unutamam. Kalbimin acıdığını hissetmiştim. O neşeli çocuğun nasıl olur da artık orada olduğunu aklım almıyordu. Gözümden bir yaşın aktığını hissettim. O anda yokluğuna hiç alışamayacağımı anladım.
Şu anda ihtiyacım olan tek şey kuzenimin geri gelmesi ve beraber yeniden şarkı söylemek. Ama geri gelmeyecek. Gelmeyeceği için sadece O'nunla şarkı söylersem, o hissettiğim mutluluğu yeniden hissedebilirim.
O'nun sayesinde güzel dostluklar edindim. Ve bir tanesi kardeşim gibi oldu, beni her zaman destekledi. O'nun sayesinde çoğu insan mutlu. Çünkü O etrafına mutluluk saçıyor. Üzgün olsa bile.
O'nun sayesinde hayatı ve insanları daha çok sevdim. O kadar kıymetli ve güzel ki. Kelimelerle ifade edemiyorum. Bence bulutlar O'nun sayesinde bu kadar güzel ve beyaz.
Bazen O'nu göremeden öleceğim diye çok korkuyorum. Ama kulağıma "Yaşım Çocuk, Değmez ve Kurtar Beni" diye bağıran 3 adam olunca korkum azalıyor ve hayata yeniden bağlanıyorum.
Hayatımda sadece 2 tane Çiçek Çocuk var. Biri kuzenim diğeri de O. "O" diye bahsettiğim güzel insanı tahmin etmişsinizdir. Mabel.
O'nun da dediği gibi "a another day in paradise."

ÇİÇEK ÇOCUKLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin