oh , you're in my veins

3 0 0
                                    

  dün uyandım. kemiklerimin sızladığını hissettim. kafamı sola çevirdim , baktım ki beynimi taşıyamaz haldeyim. çok ağır geliyor. 

acınacak haldeyim. ve sen sadece kendinin öldüğünü düşünüyor olmalısın. bu kadar yalnız olmak , ne kadar iğrenç asla bilmiyorsun. çevrendekilerin aslında kafanı oyalamayacak kadar sana yabancı olması sefaletin kelime anlamı. 

hepsinin aklının evrendeki güzellikle kısıtlanması , ölüler ve onların bıraktıklarıyla ilgilenmemesini düşünmek , çayımın tadını kaçırıyor. bunun dışında : çayıma bir dilim limon atmayı severim. 

o gün çimlere uzandım. ve yeşil böcekler üzerimde kaliteli bir eğlence verdiler. çimlere uzandığımda yanımda kimse yoktu. beni bilmiyorsun , yüreğim çok kötü. 

eskilerden bir şarkı dinledim ve senin bir ay önceki mektubunu okudum : berbat hissediyorum. cehennemden , en iyi dileklerimi iletiyorum.

o gün ortak bir arkadaşımdan senin yüzünü hatırlatmasını istedim. gözlerinin değiştiğini söyledi. duyunca gözyaşlarım , beni hasta etmeye yetti.

bana düşünecek bir şey verdin. ama hala damarlarımda seni hissediyorum.

our last dayWhere stories live. Discover now